Buradasınız
Nasıl İnşa Ediyoruz?
Sefaköy’den bir inşaat işçisi

İstanbul Silivri açıklarında yaklaşık altı büyüklüğündeki deprem, yılardır bastırdığımız deprem korkumuzu tekrar gündemimize getirdi. Yaşanan sarsıntıyla yoksul işçi ve emekçiler artık diken üzerinde yaşamaya başladı. Büyük sarsıntıdan sonra, sürekli belirli aralıklarla oluşan küçük çaplı sarsıntılar bile uykularımızı kaçırmaya yetti. Ne yazık ki yapılan incelemelerde hasar tespiti yapılan binaların büyük çoğunluğu kamu kurumları, okular, camiler, öğrenci yurtları, fabrikalar ve düşük maliyetlerle yapılan yüksek katlı binalar.
Ben inşaat sektöründe çalışan bir işçiyim. Birçok okul yapımında, yüksek katlı binalarda, hastane inşaatlarında çalıştım ve çalışmaktayım. İnşaatlar yapılırken araziye uygun belirli kat sayısına göre projelendirilir. İnşaat ruhsatları da bu projeye göre çıkarılır. Fakat ülkemizde ve dünyada her şey kâr amaçlı yapıldığı için, yapılan inşaatlar yapım aşamasında proje dışına çıkılarak genellikle daha fazla kat yapılır. Yapılan kaçak yapılar denetlemelerde ya gizlenir ya da bir orta yol bulunur. Bu kaçak katlar imar affıyla birlikte resmileştirilir. Oysa binanın bulunduğu zemin bu kaçak katlara elverişli değildir. Yaşanılacak bir depremde yüzlerce kişinin canına mal olacaktır. Görünürde deprem doğa olayıdır, fakat aslında göz göre göre cinayet davet edilir. Çalıştığım inşaatlarda gördüğümüz eksiklikleri şeflere ilettiğimiz halde bazen “bir şey olmaz” diyerek bazen ise “inşaat sahibi öyle istiyor” diyerek geçiştirirler. Özellikle kamu kurumları inşaatlarında ihaleyi alan müteahhit daha fazla kâr etmek için malzemeden çalar yada eksik beton eksik demir vb. kullanır.
Yaşadığım ve arkadaşlarımın anlattığı birkaç örnekle inşatlardaki denetimsizliği ve kaçak yapılaşmayı anlatayım. Yaptığımız çok katlı bir otoparkın en alt katında eksik projeden kaynaklı taşıyıcı kolon ve kirişler birbirlerini karşılamamaktaydı. Normalde yıkılıp yeniden yapılmalıydı ama bu patron için fazla maliyetli olduğu için yıkılmadan üzerine birden çok kat çıkıldı ve hiç bir şey olmaz denildi. Çalıştığım bir AVM’de ise en üst ve en alt kat imar affından yararlandı, yani buralar kaçaktı. Bir arkadaşım şunu anlatmıştı; attıkları beton, kolonları tam doldurmadığı için demirler açıkta kalmış. Açıkta kalan demirleri gizlemek için sıvayla kapatmışlar. Yaptığımız dünyaca ünlü bir hastanenin su depoları ve mekanik odaları kaçak yapıldı. Denetlemeciler geldiğinde o bölümler paravanlarla kapatılarak o bölümlerde çalışmalar durdurulurdu. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
Aslında yaşadığımız depremler öldürmüyor biz işçi ve emekçileri. Bizleri patronların kâr hırsıyla yetersiz malzemeyle yaptıkları yapılar, inşaatlar öldürüyor. Biz işçilerin örgütsüzlüğünden kaynaklı gün geçtikçe bu inşaatlar yükselmeye devam ediyor. Yaşanılacak büyük bir depremde, bu durumun ciddi sonuçlarının olacağı açık değil mi? Doğa olayları elbette ki kaçınılmazdır ama kâr hırsının yol açtığı yıkım doğa olaylarıyla meşrulaştırılamaz. Biz işçiler bu duruma karşı mücadele etmeliyiz, yaşamımıza ve geleceğimize sahip çıkmalıyız. Kimse gelip bizi kurtarmayacak! Madem üreten biziz, o halde mücadele ederek bu gidişata biz dur demeliyiz!
Deprem değil, Kapitalizm Öldürür!
Sesli Düşünceler
Kırk Yıllık Zam Oldu Güncelleme
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...
- Zamanın çarkları döner, takvim yaprakları birer birer savrulur, yaşananlar birer birer unutulur. Fakat bazı değerler, deneyimler vardır ki, kuşaklar değişse de yitip gitmez, çünkü onlara sahip çıkanlar, onları geleceğe taşıyanlar vardır. İşçilerin...
- İktidar, yıllardır Türkiye’yi “şahlandırdığını”, ekonomiyi büyüttüğünü anlatıp duruyor. Televizyonlarda bol bol rakam gösteriyor, beton kulelerle övünüyor. Ama sokakta, evde, işyerinde bambaşka bir hayat yaşanıyor. Milyonlarca genç ne okulda ne işte...
- Artık eski kuşak bir işçi olarak, gençliğimde başımdan geçen bir olayı anlatacağım. Yıllar evvel “iş kazası” nedeniyle biri ağır iki ayrı ameliyat olmuştum. Sonrasında bir buçuk seneye yakın yatalak kalmıştım. Bu sürenin 7 ayını evde geçirmiştim....
- UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılan bir engelli arkadaşımız, dünyada 1 milyar engelli olduğunu söyledi. Bu rakam 8 milyarlık dünya nüfusunun yüzde 12,5’ine denk geliyor. Yani her 8 kişiden biri engelli! TÜİK verilerine göre de Türkiye’de en az 10 milyon...
- ABD’nin her yıl “özgürlük ve bağımsızlık günü” olarak kutladığı 4 Temmuz, bu yıl resmi törenlerin ve barbekü partilerinin ötesine geçerek işçi ve emekçilerin öfkesine sahne oldu. “Amerika’ya Özgürlük” sloganıyla onlarca şehirde gerçekleşen...
- Şüphesiz ki koşullar insanın ruh halini belirlemede çok etkili olur. Aynı şekilde tersine, bilinçlenen, ruh halleri değişen insanlar koşulları belirlemekte ve değiştirmekte çok etkili olur. Örneğin yoğun bir kış mevsimin yarattığı ruh hali, öyle bir...
- “Kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak, kamuya ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak, verilen görevleri layıkıyla yerine getirmemek hem vebal hem de günahtır. Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım yapmak, tanıdığı kişilere öncelik...
- Petrol-İş Sendikasında örgütlü grevci TPI Kompozit ve Temel Conta işçileri ile grevlerini kazanımla sonuçlandıran DYO Boya işçileri ve sendika düşmanlığına, işten atma saldırılarına karşı direnen TEKSİF üyesi Digel Tekstil işçileri, İzmir Menemen...