Buradasınız
Geçmişini Bilmeyenin Geleceği de Olamaz!
Esenler’den bir işçi
Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği UİD-DER bir yaşını kutluyor. Bildiğiniz üzere derneğimizin açılışını 2006 yılında 15-16 Haziran genel direnişi etkinliği ile yapmıştık. Bugün o tarihi mücadele ve başkaldırı ruhunu yeniden diriltmek üzere, bu tarihsel olaydan çıkarttığımız dersleri yeniden hatırlıyor ve asla unutmamak için mücadele ediyoruz.
Hepimizin bildiği gibi sınıf mücadelesinin alabildiğine gerilediği bir dönemden geçiyoruz. Dünya üzerinde patlak veren emperyalist paylaşım ve hegemonya savaşları ve tüm ülkelerde çıkartılan baskıcı ve gerici yasalar bunun en açık örneğidir. Ne yazık ki işçi sınıfı bugün 12 Eylül öncesindeki gibi bir örgütlülüğe sahip değil. Ancak bu böyle gidecek diye bir düşünce olamaz, çünkü böyle gelmemiştir. Geçmişimizi, yani sınıfların mücadelesinden başka bir şey olmayan tarihimizi öğrenmek bizlerin her zaman birinci görevlerimiz arasında olmalıdır. Ve açılış etkinliğimizde de şimdi de söylediğimiz gibi, ne mutlu bizlere ki, “geçmişini bilmeyenin geleceği de olamaz!” sözünün bilincindeyiz. Ve insanlığın geleceğini inşa etmenin, mütevazı ama kararlı çabalara bağlı olduğunun farkındayız.
Etkinliğimiz tıpkı geçen seneki gibi kelimelere sığmayacak bir şekilde coşkulu geçti. Yine iki önemli şeyi birden hatırlamıştık: Birincisi, 1962 Kavel direnişi ile önü açılan ve yaklaşık sekiz yılı bulan bir gelişim sürecinden sonra 15 Haziran günü, 115 işyeri ve yaklaşık 75 bin işçiyle başlayıp, 16 Haziran günü 168 fabrikayı ve 150 bine yakın işçiyi kucaklayan 15-16 Haziran direnişiydi. İkincisiyse, bir yılını sabırlı, disiplinli, planlı ve kendinden emin çalışmalarla geçiren UİD-DER’in açılış yıldönümüydü. Evet dostlar, 15-16 Haziran’ın içeriğini anlatmaya çalışmayacağım, isteyenler web sitemizde o tarihi günlerin geniş geniş anlatıldığı “Tarihimizden” linkine bakabilirler. Benim burada vurgulamak istediğim nokta, işçiler birlikte hareket etmeye başladığı anda ne önünde taburlar ve tanklar durabilmiştir ne de o işçilerin ürettikleri ürünlere el koyan ve “asla alaşağı edilemez” bir güçmüş gibi görünen fakat aslında bir avuç asalak güruhtan başka bir şey olmayan patronlar sınıfı ve onun temsilcileri durabilmişlerdir. Bu tarihsel bir gerçekliktir. Ve bize de bir tek görev düşmektedir ki o da bıkmadan, usanmadan, yılmadan ve yorulmadan işçi sınıfını din, dil, ırk, mezhep, cins vb. diye ayırmadan işçi sınıfının birliği için çaba sarf etmektir.
Yaşasın 15-16 Haziran Direnişi ve Başkaldırı Ruhu!
Her Şeyi Öğren, Hiçbir Şeyi Unutma!
Birleşen İşçiler Yenilmezler
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- 15-16 Haziranı Yaratanlara ve Onun Ruhunu Yaşatanlara Selam!
- UİD-DER Saflarında Olmak
- Sendikası İçin Mücadele Edenler
- UİD-DER’le 15-16 Haziran’ı Biz de Yaşadık
- Dün de, Bugün de Emekçi Kadınlar Mücadelede Önde!
- Mücadele Ateşini Harlayan UİD-DER’e Selam Olsun!
- Dev Gövdesiyle Yürüyor Haziranda
- Metal İşçileri: “Tarihe Başka Bir Gözle Baktık”
- Bu Tarih, Bizim Tarihimiz
- Sınıf Tarihimizin Yolunda, UİD-DER ’in Rehberliğinde Yürüyoruz
- Geleceğe Köprü Olmaya Borçluyuz!
- Okurlarımızdan Yayın Akışımıza Yönelik Mesajlar
- Gururlandık, Onurlandık ve İçimiz Umutla Doldu
- Akın Akın Yürüyor İnsan Seli
- Mücadele Tohumlarını Yeşertenlere Selam Olsun!
- Tarihi Yazan ve Yaşatanlara Selam Olsun!
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Köklerimiz Derindedir
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...