Buradasınız
Çay Saatinde Yanlıştan Dönmek
Sancaktepe’den bir işçi

Çay saatiydi. Çayımı aldım ve dışarı çıktım. Nereye otursam diye bakınıyordum. İki arkadaş dertli, boyunları bükük bir şekilde duvara yaslanmış, kara kara düşünüyor ve konuşmuyorlardı. Sohbet etmek için bu arkadaşları seçtim. Yanlarına yaklaştım. “Hayırdır, bir derdiniz mi var?” diye sordum. Benimki de soru mu şimdi? Dertsiz işçi var mı ki? Neyse. İçlerinden biri cevap verdi: “Sorma abla. Krediyi ödeyemedim. Maaşıma icra geldi. Başka borçlar da var. Kara kara düşünüyorum nasıl ödeyeceğim diye.” Bu işçi arkadaşımızın da yakın zamanda düğünü var. Aslında şimdiye kadar olacaktı düğün ama olamadı borçlarından dolayı. Sürekli ertelediler ama bir türlü borçları da ödeyemediler. Diğer işçi arkadaşa sordum. Ondan da farklı bir cevap almadım. Onun da maaşına icra gelmiş. Borcu maaşından aylık olarak düzenli kesilecekmiş. Ancak anapara dışında, faizler de kesileceğinden ve her ay faiz işlemeye devam edeceğinden kesintiler kolay kolay bitmeyecekmiş vs.
“Peki, ne düşünüyorsunuz? Neden bunlar oluyor? Yok mu bir çıkış yolu?” diye sordum tekrar. Birinin gözleri parladı. “Aslında var” dedi yanındaki arkadaşını göstererek. “Eğer bunun dediği yasa çıkarsa, biraz rahatlarız, inşallah çıkar, bekliyoruz bakalım” dedi. Allah Allah dedim içimden, bir yasa olacak ki işçilerin işine yarayacak ve onları rahatlatacak? Nedir bu yasa? Merak ettim, genelde takip ederim ama yeni çıkacak hayırlı bir yasa da duymadım. Aklımdaki soruları sordum. Yasanın çıkmasını bekleyen arkadaş anlatmaya başladı. Efendim, kıdem tazminatı yasası çıkacakmış, herkes tazminatı alabilecekmiş, alırlarsa da, icralarının büyük bir bölümünü kapatacaklarmış ve rahatlayacaklarmış.
Burjuva medyanın, işçilerin çıkarına olmayan bir yasayı, nasıl da çıkarlarınaymış gibi gösterdiğine, insanları nasıl kandırdığına, yalan söylemekte ne kadar başarılı olduğuna bir kez daha tanık oldum. Bu yasayı, çeşitli kaynaklardan araştırıp araştırmadıklarını, nereden, nasıl duyduklarını tekrar tekrar sordum. Elbette araştırmamışlardı. Malum kanalların malum anlatımlarına, “müjdelerine” inanmışlardı.
Tekrar tekrar birkaç soru daha sordum. Bugüne kadar hangi hükümetin, işçilerin yararına bir yasa çıkarttığını, buna tanık olup olmadıklarını, maaşlara gelen icralar ile ilgili devletin neden bir şey yapmadığını sordum. Çalıştığımız işyerinde icradan dosyası gelen ve maaşlarından icra kesintisi olan işçi oranının hiç de az olmadığını, %75 olduğunu söyledim. Onlar da bu oranı gayet iyi biliyorlar. Sohbetimiz, bu yasanın gerçek içeriğinin ne olduğu ile devam etti. İş garantisini ortadan kaldırdığını, işverenin daha rahat adam çıkartabileceğini çünkü kıdem tazminatı yükünün ortadan kalktığını, fonda biriken paranın ancak 10 yıl sonra alınabileceğini, dolayısıyla da onların icralarına bu gün bir faydası olamayacağını, 10 yıl sonra ise alınıp alınamayacağı kısmında da bir garantinin olmadığını, daha önceki fonlarda ve işsizlik fonunda biriken paranın, bugün ne için kullanıldığını anlattım. Ben de geçmiş zamanlarda Konut Edindirme Fonu mağduru olduğumu ve bu fonların nasıl iç edildiğini anlattım. İşçi arkadaşlarım daha da yıkıldılar ama bu olması gereken bir yıkımdı. İnandıkları, bekledikleri kıdem tazminatı yalanlarıyla dünya başlarına yıkılmış oldu. Her sözümün ardından şaşkınlıkla, “biz böyle bilmiyorduk” dediler. Neden böyle bilmedikleri, medyanın neden böyle haberler verdiği üzerine de konuştuk.
Ertesi gün, çayımı aldım, dışarı çıktım. Gene iki arkadaş aynı yerde oturuyorlardı. Bana seslendiler. Yanlarına gittim. “Abla sen bizi büyük bir yanlıştan döndürdün, Allah senden razı olsun” dediler. Ne kadar güzel bir şey kardeşler. Bir çay saatinde, iki işçi arkadaşımıza daha gerçekleri anlatabilmiş olmak. Çay ve yemek saatleri, biz işçiler açısından önemlidir. İşçi arkadaşlarımıza ulaşmak için, mutlaka bu molaları değerlendirmemiz gerekiyor.
Sözünü ettiğim sohbet, sendikalı bir işyerinde oldu. Sendikalı işyerinde dahi kıdem tazminatı yasasının gerçek içeriğini, kapsamını bilmiyor işçi arkadaşlarımız. Biz bilinçli işçiler olarak daha çok işçi arkadaşımıza ulaşmalı, fabrikalarımızdaki işçi arkadaşlarımız ile sohbet etmeli ve gerçekleri anlatmalıyız. Her gün, her saat, her dakika burjuva medya, işçi arkadaşlarımızı zehirlemeye, yalanlarını yutturmaya devam ediyor. İşçi Dayanışması Bültenini arkadaşlarımıza ulaştırmalı ve okutturmalıyız.
Avcılar Belediye İşçileri İş Bıraktı
Şiir ve Mücadele: A.Kadir
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...