Buradasınız
Tek Millet İki Ayrı Sınıf!

Millet, “aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus” diye tanımlanır. Egemenler sürekli “benim milletim” diyerek propaganda yürütüyorlar. “Biz bir milletiz, ortak çıkarlarımız” var diyorlar. Bu çıkarlar uğruna diğer milletlerin karşısına birlikte dikilmemiz gerektiğini iddia ediyorlar. Öyle mi peki gerçekten? “Millet”, çıkarları bir, beklentileri bir, umutları bir olan bir insan grubu mudur?
Millet kavramı modern çağda ulusu anlatır. Ama her ulus kendi içinde işçi sınıfı ve patronlar sınıfı olarak sınıflara bölünür. Patronlar sınıfı sermayeyi elinde tutar. İşçi sınıfı ise emek gücünü satan ve sömürülen bir sınıftır. İkisinin çıkarları ve yaşam tarzları farklıdır. Fabrika sahibi bir patron işlerini büyütmek, daha çok kazanmak, diğer firmalarla rekabet etmek, daha fazla üretmek amacını güderken işçi ise düşük olan ücretini yükseltmek, çocuklarına iyi bir gelecek sağlamak kısacası hayatta kalma amacını güder. Elbette işçi sınıfının çıkarı, işçileri bir yük hayvanı konumuna iten kapitalist sömürü düzeninin yıkılmasıdır. Bu nedenle de işçi sınıfı kapitalist düzene karşı defalarca ayağa kalkmıştır. İşçi ile patron arasındaki fark bu kadar açıktır. O yüzden işçi ile patronun aynı milletten olması bizleri yanıltmamalı, gerçeği görmek zorundayız.
Egemenler neden “biz bir milletiz, aynı gemideyiz” derler? Çünkü kendi çıkarlarının, menfaatlerinin üstünü örtmek, işçilerin gerçekleri görmelerini engellemek isterler. Bir patronun işyerinde “işçiler, sizi sömürüyorum, emeğinize el koyuyorum, elimden gelse ücretlerinizi yarı yarıya düşürmek istiyorum, iş güvenliği önlemlerini maliyetli olduğu için almıyorum” dediğini duydunuz mu? Bunun yerine “daha fazla çalışmamız, hedefleri tutturmamız, ülkemizi kalkındırmamız gerek” derler. Ya da ekonomi %11 büyürken egemenler aslında sadece kendi kârlarının arttığını, işçilerin ise alım gücünün azaldığını, ücretlerin hayat pahalılığı karşısında eridiğini söylerler mi? Söylemezler.
Egemenler “biz bir milletiz, aynı gemideyiz” derler ama işçiler haklarını aradıklarında polisi işçilerin karşısına dikerler. Onlara yasalarda olan haklarını bile kullandırmazlar. Örneğin geçtiğimiz Ocak ayında metal işçilerinin grevi yasaklandı. Madem aynı milletiz, işçilerin meşru hakkı ve aynı zamanda anayasal hakkı olan grev neden yasaklanıyor? Demek ki aynı milleten olmamız farklı sınıf çıkarlarına sahip olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Metal patronları ile metal işçileri aynı topraklar üzerinde yaşıyorlar, aynı havayı soluyorlar ama sorun bu değil. Sorun sömüren kim sömürülen kim?
Düzen sahipleri, “dış güçler”in oyunları yüzünden aç ve yoksul kaldığımızı, işsiz kaldığımızı, düşük ücret aldığımızı düşünmemizi, buna ikna olmamızı isterler. Emperyalist savaş yüzünden canlarını kurtarmak için Suriye’den kaçan binlerce emekçi başta Türkiye olmak üzere Avrupa ülkelerine mülteci olarak sığınmak zorunda kaldı. Bu ülkelerde yaşayan işçi ve emekçiler yaşadıkları sorunların mültecilerden kaynaklandığını düşündüler. Türkiye’de kimileri Suriyelileri linç etmeye kalktı, kalkıyor. Oysa biz Suriyeli işçileri düşman olarak gördükçe, düşük ücretlerin ya da yüksek ev kiralarının sebebini göremeyiz.
Sadece Türkiyeli egemenler değil diğer ülkelerin egemenleri de aynı söylemlerle işçileri aldatırlar. “Rüyalar ülkesi” ABD’de yarım milyon insan evsizken, milyonlarca kişi işsizlik ve yoksullukla boğuşurken ABD’li egemenler kendi uluslarına “en büyük ve en iyi ekonomiyiz” diyerek propaganda yapıyorlar. İster Alman ister İngiliz isterse Amerikan olsun, tüm uluslar işçi sınıfı ile patronlar sınıfı olarak bölünür. Tüm dünyada işçiler haklarını aradıklarında patronlar sınıfı karşılarına yasalarıyla, kolluk kuvvetleriyle dikilir. Hangi milletten olursa olsun patronlar sınıfı kriz olduğunda bundan kârlı çıkmanın yoluna bakar, işten atılan ve aç kalan ise işçiler olur. Savaşlarda onların çocukları askere gidip ölmez, ölenler daima yoksulların çocukları olur.
İş kazalarında ölen, meslek hastalığına yakalanan, düşük ücret alan, çocuklarının geleceği için endişelenen, savaşlarda ölen, yoksulluk çeken işçiler ve emekçilerdir. Türk, Kürt, İngiliz, Alman hangi milletten olursak olalım işçiler olarak sorunlarımız ortaktır. İşçilerin çıkarları patronların çıkarları ile aynı olamaz. İşçiler olarak çıkarlarımızın bir olduğunu öğrenmeliyiz ve unutmamalıyız. Egemenlerin “biz bir milletiz” diyerek bizi peşlerine takmasına aldanmamalıyız.
UİD-DER’le 1 Mayıs Coşkusu
Sınıfını Bil Safa Gel! Birleş, Güçlü Ol!
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
Son Eklenenler
- Dünya ve Türkiye’deki tüm gelişmeler, tarihsel olarak kaotik bir dönemden geçtiğimizi gösteriyor. Yaşamları, geçimleri iyice zorlaşan işçi ve emekçiler, haliyle olan biteni, gidişatı anlamakta zorlanıyorlar. Kendilerini ve evlatlarını nasıl bir...
- İzmir’de Sunel Tütün ve Oryantal Tütün Paketleme işçilerinin ardından TTL Tütün işçileri de 3 Martta greve başladı. Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde Şubat ayında düşük zam dayatmasına karşı başlayan eylemler tüm baskılara rağmen devam...
- İster farkında olalım ister olmayalım, gerçek şudur: Karşı karşıya olduğumuz tüm toplumsal sorunların, yaşadığımız acıların, ödediğimiz ağır bedellerin kaynağında artık yıkılması gerektiği halde hüküm sürmeye devam eden kapitalist sömürü düzeni var.
- Posamız çıkana kadar çalışıyor ama yeterince uyumaya vakit bulamıyoruz. En çok uykuya hasret kalanlar biz işçileriz. Fabrikalarda, işyerlerinde gecemiz gündüzümüze karışırken dinlenmeye ayırmamız gereken zamanı da daha fazla çalışmak için harcıyoruz...
- Yunanistan’da 57 kişinin öldüğü Tembi tren kazasının üzerinden iki yıl geçti. 28 Şubat 2023 gecesi gerçekleşen felaketten bu yana Yunanistanlı işçi ve emekçiler kararlı bir şekilde hesap sormaya devam ediyorlar. Miçotakis hükümeti sorumluluğunu...
- Emekçi kadınlar olarak bazen sorunlarımızın çözümsüz, önümüze dikilen duvarların yüksek ve aşılmaz olduğunu düşünebiliriz, tükendiğimizi de hissedebiliriz. Yaşamı, sorunlarımızı sadece bugüne, kendimize odaklanarak anlamaya çalışırsak, sanki sisli...
- DİSK/Enerji-Sen’in örgütlü olduğu İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketi olan İSPER AŞ’de çalışan İSKİ ve İGDAŞ işçileri toplu iş sözleşmesi sürecinde dayatılan sefalet zammına karşı 28 Şubatta İstanbul genelinde eylem yaptı. İzmir Torbalı’da...
- İzmir Pınarbaşı’nda Sunel tütün fabrikasında grevde olan işçileri ziyaret ettim. Tekgıda-İş Sendikası İzmir 7 No’lu Şube üyesi grevci işçiler, ücretlerine zam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep ediyorlar.
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden geçen iki yılda depremzedelerin yaraları sarılmadı. Devlet yetkileri hiçbir sorumluluk almadıkları gibi emekçilerin acılarına yeni acılar eklemeye devam ediyorlar. Mesela depremin ikinci yıldönümünde Adıyaman’da “...
- İzmir’in Bornova ilçesinde faaliyet gösteren, Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Sunel Tütün fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine yaklaşık 600 işçi 27 Şubatta greve çıktı.
- Dayanışma ve mücadele günümüz 8 Mart’ı karşılamaya hazırlanıyoruz. Sorunlarımızın büyüdüğü, kendimiz ve evlatlarımız için kaygılarımızın derinleştiği böyle bir dönemde 8 Mart’ın bizim için anlamı daha derin, önemi daha büyük. Çünkü 8 Mart,...
- İşçi sınıfının sömürüye karşı mücadelesinin güçlenmesi, işçilerin sınıf bilincinin güçlenmesiyle mümkün olur. Sınıf bilincinin güçlenmesiyse, işçilerin sınıflarını, sınıflarının tarihini, mücadele deneyimlerini ve yöntemlerini bilmesiyle mümkün olur...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Sermaye sınıfı, burjuvazi, sağıyla soluyla, iktidarıyla muhalefetiyle bir bütündür ve yoksul halka, işçi sınıfına düşmandır. Ancak bu utanmaz sınıf ve politikacıları, bizleri kandırmak için yapmadıklarını bırakmazlar....