Buradasınız
İşçi Hakları ve Mücadele Maratonu!
Gebze’den bir işçi
Türkiye işçi hakları açısından dünyadaki en kötü ülkeler arasında. Yaygın hak gaspları arasında sendikasızlaştırma, grev yasağı, işçi eylemlerine yönelik engellemeler ve hatta mücadeleci işçilerin gözaltına alınmasına kadar birçok saldırı mevcut. Patronların ve hükümetlerin el ele gerçekleştirdikleri bu baskı ve sınırlamaların amacı susmuş, sinmiş, ezilmiş ve hakkını arayamayan bir işçi sınıfı yaratmaktır.
İtaatkâr ve kanaatkâr işçi tipi model olarak işçilere sunuluyor. Televizyon programlarından kültür sanat etkinliklerine, dini yayınlardan milli günlere sürekli “uysal”, “hakkını aramayan” insan tipi övülüyor. Fakat işsizlik, düşük ücretler, iş kazaları ve sendikalaşmaya yönelik baskılar yani işçilerin içinde bulunduğu yoksulluk ve kötü hayat koşulları işçileri yeni seçenekler aramaya itiyor. Birçok işyerinde işçiler haklarını korumak, geliştirmek ve yaymak için çeşitli arayışlara giriyorlar.
İşçilerin hak mücadelesine atılması bir maraton koşusuna benziyor. Örneğin bir fabrikada işçilerin haklarında iyileştirme yapmak için müdür veya patron ile yaptıkları görüşmeler çoğu durumda ya oyalama ya da reddedilmeyle sonuçlanır. Bunun üzerine yeni bir mücadele etabı daha başlar. Bu kez devletin çeşitli kurumlarına sözlü, yazılı veya telefon ile yapılan başvurular gelir. Bu noktada işçiler avukatlara, çeşitli bilirkişilere başvururlar. Kimi zaman “evet haklısınız” denilerek, kimi zaman da net bir fikir edinmeden işçiler için bu etap da kapanmış olur. İşte bu noktada kimi işçiler “bu iş yorucu ve bıktırıcı” der ve geri çekilir. Yani “kaderine” razı olur ve boyun eğer. Fakat inatçı ve mücadeleci kimi işçilerse hak arama maratonuna devam ederler.
Bu kez işçiler bir sendikanın kapısını çalarlar. Sendikacı onları dinler ve şikâyetlerinde haklı olduklarını söyler. Ardından toplu iş sözleşmesi yapabilmek için işçilerin çoğunluğunun sendikaya üye yapılmasının şart olduğunu söyler. İşçiler alelacele işyerine döner ve güvendikleri kişilerden başlayarak herkesi sendikaya üye yapmaya çabalarlar. İşçiler arasında umut, tedirginlik, beklenti, korku gibi birçok duygu yaşanır. Kısa zamanda işçilerin çoğu sendika üyesi yapılır. Sonuçta bakanlığa başvuru yapılır ve patron tabanda olup bitenden şok geçirerek haberdar olur. Şimdi yeni bir maraton daha işçileri beklemektedir.
Sendika için koşturan işçiler derhal işten atılır. Patron itiraz “hakkını” kullanır ve bu süreçte de yeni yeni işçilerin işten atılmasıyla fabrika önündeki direnişçi işçi sayısı çoğalır. İşten atılan işçiler direnişe başlar. Direniş yeri bir yandan yeni umutlar verir işçilere. Sınıf dayanışmasını, çeşitli ziyaretler ve yardımlaşmaları görür ve yaşarlar. Diğer yandan da uzayan mahkemeleri, ailede büyüyen ekonomik sorunları, devletin patronları kayırmasını ve patronların ne kadar dayanıklı olduklarını görürler. Nihayet hak alma mücadelesi, başlangıçta işçinin umut ettiği gibi haklı olanın hemen kazandığı birkaç günlük bir mücadele değil, uzun bir maratona dönüşür. Kimi etaplarda işçinin yorulduğu, moralinin kaybolduğu, yalnız kaldığı ve haklarını alamadığı olur, kimi etaptaysa umudun, haklı olmanın gururunun yaşandığı ve mücadele etmekten başka bir yol olmadığının farkına varıldığı olur.
Mücadeleye atılan işçiler için kısa vadede kimin (patronun mu işçilerin mi) kazanacağı belli olmaz. Fakat uzun vadede kazananlar elbette işçiler olacaktır. Çünkü haklı, meşru ve doğru olan işçilerin mücadelesidir. Sonuç olarak mücadele uzun solukluysa iyi hazırlanmalı, iyi antrenman yapmalı, hakkımızı gasp edenleri iyi tanımalı ve yol üstündeki engelleri nasıl temizleyeceğimizi iyi hesaplamalıyız.
Kırk Ayaklı Karınca
Temmuz Ayında 195 İşçi Hayatını Kaybetti
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Çorum/Dodurga’da ODAŞ Yel Enerji’nin işlettiği Alpagut kömür madeninde çalışan Dev Maden-Sen üyesi işçiler direnişlerini yeraltında sürdürüyorlar. İşçilerin aileleri ise yer üstünde direniş nöbetine başladı. Rize’de Fındıklı Ziraat Odası ile Esnaf...
- Perfetti Gıda’da sendikalaşma mücadelesi verdiği için işten atılan, bu haksızlığa boyun eğmeyi reddeden ve direnişe geçen işçinin gölgesinde oturduğu, gölgesinde sohbetlerin koyulaştığı, sınıf dayanışmasının güçlendiği ağacın dallarının kesilmesi...
- Türkiye’de ekonomik krizin derinleşmesiyle faturanın işçi sınıfına kesilmesi, çalışma koşullarının ağırlaşması, reel ücretlerin düşmesi giderek daha fazla sayıda işçinin sendikalaşmasını beraberinde getiriyor. Ne var ki yasal bir hak olan...
- Yerel seçimlerin ardından pek çok belediyede işten atma saldırıları başladı. İzmir Büyükşehir Belediyesinde çalışan İZENERJİ ve İZDOĞA işçileri işten atma saldırısına karşı oturma eylemi başlattı. Bursa Gemlik’te sendikalaştıkları için işten...
- İşyerinde ücretlerimiz düşük olduğu için patrondan zam istedik. Kararlı olduğumuzu gören patron ara zam yapamayacağını ama Temmuzda “iyi bir zam” yaparak bu durumu telafi edeceğini söyledi ve ekledi: “Söz namustur arkadaşlar, bana güvenmiyor musunuz...
- Egemen sınıfın yani patronlar sınıfının yarattığı ekonomik kriz her geçen gün daha fazla belimizi büküyor. Gencinden yaşlısına, erkeğinden kadınına, işçisinden işsizine hepimize fatura ediliyor bu kriz. Fakat bu süreçte en fazla yok sayılan, gözden...
- İzmir’in Bayraklı Belediyesi’nde ücret kesintilerine karşı mücadele sürüyor. Maaşlarındaki haksız kesintileri 14 Mayıstan beri çeşitli eylemlerle protesto eden Tüm Bel-Sen üyesi kamu emekçilerinin ardından aynı belediyede çalışan DİSK Genel-İş 6 No’...
- Filistin halkının İsrail devleti tarafından topraklarından zorla çıkarılıp sürgün edildiği, binlercesinin öldürüldüğü, yüzlerce köy ve kasabanın yakılıp yok edildiği “Nakba” yani “Büyük Felaket”in üzerinden 76 yıl geçti. On yıllardır zulüm altında...
- Adıyaman: Besni OSB’de üretim yapan Mega Polietilen fabrikası işçileri 8 Nisanda BİRTEK-SEN öncülüğünde ücret gaspına karşı direniş başlatmışlardı. Direniş çadırları yakılan işçiler, baskı ve saldırılara rağmen devam ettirdikleri mücadeleleri sonucu...
- 2024 1 Mayıs’ını geride bıraktık. İşçi sınıfı tüm dünyada talepleriyle alanlara çıktı. Ben de örgütlü bir petrokimya işçisi olarak mücadele örgütümüz UİD-DER ile alanlara çıktım. UİD-DER’le işçi sınıfımızın patronlar sınıfına karşı sıkılı yumruğuyla...
- Öyle bir sloganla, öyle bir umut ışığıyla çıkmalı ki yola, her dokunuşun, her haykırışın binlerce kilometre uzaktaki insanın dahi evindeki sıcaklık, yüreğindeki nasırlaşmış yaraya merhem olsun. Emeğin satılması diye bir cümlenin ağırlığı altında...
- “İşçi sınıfının Süleyman’ı”, işçilerin hocası Süleyman Üstün, 19 Mayıs 2007’de 80 yaşında hayatını kaybetti. Aslen öğretmen olan Süleyman Hoca, 1970’lerde DİSK’e bağlı sendikalarda işçilere eğitim vermeye başladı. Lastik-İş Sendikasının...
- “Diplomanıza ekleyeceğiniz her belge birdenbire size tüm kapıları açacaktır.” Üniversitede kariyer gelişimi dersinde hocamızın bizlere söylediği sözler bunlar. Bu dersin amacı kariyer planı yapıp ileriye dönük hedefler belirleyerek, “Daha rahat...