Buradasınız
Yasalar İşçilerden Yana mı?
İşyerinde haksızlığa uğradıklarını düşünen, meselâ ücretlerini alamayan işçiler yasal haklarının ne olduğuna bakarlar. İşten atılınca “yasal haklarım nedir?” diye sorarlar. Çünkü yasalar milyonlarca işçinin çalışma şartlarını belirler. Peki, yasaları kim yapar? Yasaları çıkaran siyasetçiler, devlet adamları gerçekten işçilerin çıkarını düşünür mü? Bu soruya doğru cevap verebilmek için iktidarın iş yasalarında yaptığı değişikliklerin bizim yaşamımızı ve patronlar sınıfının durumunu nasıl etkilediğini görmemiz gerekiyor.
İktidar, 1 Ocak 2018 itibariyle Zorunlu Arabuluculuk Sistemini yasalaştırdı. Artık kıdem, ihbar tazminatı, fazla mesai gibi haklarımız için, işe iademizi istemek için doğrudan mahkemeye başvuramıyoruz. Hükümet tarafından yasayla ilgili olarak hazırlatılan ve TV ekranlarında döndürülen “kamu spotu” manidar bir biçimde “hem işçi kazanıyor hem de işveren” sözleriyle sona eriyor. Bu uygulamanın işçilerin haklarından daha azına razı edilmesi, patronların cebinden daha az para çıkması için getirildiğinin üstü örtülmek isteniyor.
Baksanıza, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) gibi bir patron örgütüne başkanlık eden Rıfat Hisarcıklıoğlu, Genel Kurul toplantısında onlara kolaylık sağlayan iktidara, bu yasa için ve daha pek çok “hizmeti” için teşekkür etti. “Biz de iş ve yatırım ortamı önündeki engelleri tespit edip, hükümetimizle birlikte kaldırdık. En çok şikâyet ettiğimiz konu olan, istihdam maliyetlerinin düşürülmesini sağladık. İş sağlığı ve güvenliği mevzuatı, KOBİ’lerimize büyük yükler getiriyordu, bunları kaldırttık. Sanayicinin üzerindeki emlak vergisi yükünün azaltılmasını sağladık… Özellikle iş mahkemelerindeki davalarda, işveren yüzde 99 haksız çıkıyordu. Bunu değiştirmek üzere, zorunlu arabuluculuk sisteminin uygulamaya alınmasını sağladık. Bu vesileyle, bizlere her zaman destek olan sayın cumhurbaşkanımıza, başbakanımıza, bakanlarımıza ve meclisimize, bizimle birlikte çalışan, emek veren bürokratlarımıza, camiamız adına teşekkür ediyorum.”
Bir patron örgütünün başkanı, şöyle yaptırdık, böyle yaptırdık, sorunları çözdük diyor. Yani kazandıklarını anlatıyor. Onlar kazandıklarına göre biz kaybettik. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonunun dünya genelinde 142 ülkede sendikalaşma, toplu sözleşme ve grev haklarının kullanımına ilişkin yasal ve fiili engelleri saptamak amacıyla hazırladığı 2018 Küresel Haklar Endeksi raporunda, Türkiye hak ihlalleri açısından en kötüler arasında yer alıyor. Kendisini “patronların ayaklarındaki prangaları çözmeye” adamış bu iktidar zamanında emeklilik yaşı ve prim günü yükseltildi, emeklilik maaşı iki kez düşürüldü. Sözleşmeli, esnek çalışma, taşeron işçilik derken kadrolu bir işte çalışanların sayısı azaldı. Sendikalaşmanın önündeki engeller arttırıldı. İş kazalarında ölen işçilerin sayısı her geçen gün biraz daha arttı. İş Güvenliği Kanununun bütün önemli maddeleri iptal edildi. Yüz binlerce işçinin grevi yasaklandı. Yani patronların “prangaları” çözülürken işçilerin ayağındaki prangalara kilit üzerine kilit vuruldu.
Kapitalizm denilen sömürü düzeninde tüm yasalar mevcut düzeni korumak ve geleceğe taşımak için yapılır. Yalanlarla meşrulaştırılır. Adil ve tarafsız olduklarını iddia eden egemenler, güçlerini bizim örgütsüzlüğümüzden alır, bizleri güçsüz, saflarımızı dağınık bulduklarında haklarımızı elimizden alırlar. Yani yasaların nasıl şekilleneceğini işçi sınıfı ve sermaye sınıfı arasındaki güç dengesi belirler. Nitekim bugün işçiler yeteri kadar örgütlü olmadıkları için geçmişte kazanılmış hakları tek tek ellerinden alınıyor.
Yani sermaye düzeninin efendileri durup dururken işçilere bir şey vermez. Eğer işçiler birlik olurlarsa, yani sendikalarında, derneklerinde, mücadele örgütlerinde bir araya gelirlerse iktidara baskı yaparak yasaları etkilerler. Onlara haklar bahşedilmesini beklemezler, o hakları mücadele ederek, söke söke alırlar. 8 saatlik işgünü, grev, toplu sözleşme, yıllık izin, doğum izni, sendikalaşma hakkı, emeklilik ve bunun gibi daha pek çok hak işçilerin yürüttüğü çetin mücadeleler sonucunda kazanıldı. Bu ülkede grev hakkı Kavel greviyle kazanıldı. 15-16 Haziran işçilerin örgütlenme, sendikalı olma özgürlüğü için verdiği büyük bir mücadeleydi.
Unutmayalım ki asıl belirleyici olan kimin, hangi sınıfın daha güçlü olduğudur. Güçlü olansa, birlik içinde ve örgütlü olandır.
Dünyaca
Ölen Hep Bizleriz İşte
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...