Buradasınız
Bu Düzende İşçiler İçin Adalet Yok
Esenyurt’tan bir emekçi
Merhaba arkadaşlar, hizmet sektöründe çalışan bir mağaza işçisiyim. Sizlerle seçimden önce ve sonra bir işçinin hayatında nelerin değiştiğini paylaşmak istedim. Biliyorsunuz seçim döneminde hepimizin gündemi kime oy vereceğimiz oldu. Bu süreçte bazen sohbetler de keskinleşip hararetlendi. Sonunda bir taraf vatanını seven, devletine sahip çıkan olurken, diğer taraf vatan haini ilan edilebiliyordu. Seçim döneminde ben de elimden geldiği kadar bizi yönetenlerin istediği kutuplaşmaya prim vermeden çevremdeki insanlara bir şeyler anlatıyordum. Tabii ki anlattığım kişiler bana inanmıyordu, hatta “yalan konuşuyorsun, bilmiyorsun” diye suçlamalarla da karşılaşıyordum. “Senin söylediklerin ne gazetede yazıyor ne de televizyonda konuşuluyor” diye tepki gösterenler de oluyordu.
Yine o günlerde karşı mağazadaki işyeri sahibi ve işçisi ile seçimleri konuşurken kime oy verdiğimi sormuşlardı. Kime oy vereceğimi söylememiştim, o zaman konuşmalarımdan onların istediği partiye oy vermeyeceğimi de anlamışlardı. İkisi dört koldan atağa kalkıp beni propaganda bombardımanına tutmaya başlamışlardı. Hükümetin yaptıklarını ve yapacaklarını sıralamışlardı: “Köprü, yol, 2023, yapılan konutlar, belediyelerin verdiği hizmetler, din, milli güvenlik, Lozan, dış güçler” vs… “Arkadaş bunları görüp de oy vermeyen vallahi taş olur” demeyi de unutmamışlardı. Hatta bir adım daha ileri gidip “beğenmeyen gitsin başka ülkede yaşasın” demişlerdi. Ben de “iyi de kardeşim 16 yılda hayatında ne değişti ki bu kadar umutla bakıyorsun, çok şükür yaşıyoruz diyorsun” dedim. “Kriz var, işsizlik artıyor, gün geçtikçe daha çok yoksullaşıyoruz, güvencesiz, sağlıksız koşullarda çalışıyoruz, esnek çalışma saatleri, zamlar, vergiler, eğitim, sağlık…” diye sıralayınca durdular. “Abi hepsi bitecek artık merak etme, seçimden bir zaferle çıkalım dolar da düşecek, tüm dünya bize düşman, bu oyun bozulacak” diye cevapladılar. Patronunu destekleyen işçi de “ne krizi abi, çalışana iş var, bizim işlerimiz yolunda, bunlar hep Türkiye düşmanlarının karalamaları, amaç belli; bizim büyümemizi istemiyorlar. Bak ikinci şubeyi açıyoruz, iş olmaza açabilir miyiz?” demişti. “Hadi bakalım hepimiz buradayız, yaşayalım görelim” diye sohbeti bitirmiştim. Bu arada çalışan işçi arkadaşın patronu sigortasını bile yapmamış, sürekli “önümüzdeki aylarda” diye oyalıyormuş. İkinci şubeyi açınca bunu da oraya göndermiş.
Geçenlerde patronuyla konuşurken işçi arkadaşı sordum, “ne yapıyor en son görüştüğümüzde çocuğunun sağlık problemleri vardı halledebildi mi?” diye. Bayramdan önce işten çıkardığını söyledi. Başta klasik patron savunması yapıp çalışmadığından, tembelliğinden bahsetti. Sonra da “zaten iş yok, bir de yatan adama maaş mı ödeyeceğim?” dedi. “Ya çocuğu? Bildiğim kadarıyla sigortasız çalıştırıyordun.” Helalleşip ayrıldığını söyleyerek konuyu bayramda çıktığı tatile getirdi. Kendi kendime düşünmeye ve öfkelenmeye başladım. Neden böyle oluyor? Bu dünyanın işçilere hiç mi adaleti yok? Biz niye bu kadar safız? Yönetenler kandırıyor, patronlar kandırıyor bizleri. İşleri bitince çaput gibi buruşturup bir köşeye atıyorlar işçileri. Adama “işçini sigortasız çalıştırdın, çocuğu da hasta işten çıkarttın” diyorum, “helalleştik biz” diyor. Hangisi adil bu yaşananların?
Peki, böyle gelmiş böyle gider diye geçiştirip kendimizi mi kandıracağız hep, hiç mi gülmeyecek bizim yüzümüz? Ne diyeceğiz, “oh olsun hak etmiş, ‘işine gelmeyen çeksin gitsin’ derken düşünseydi” mi? Şu dünyayı kendi gözümüzle göremeden, karnımızı istediğimiz gibi doyuramadan aç ölmek mi bizim payımıza düşen? Çocuklarımız da mı bizim gibi yaşayacak? Adaletsizlik, eşitsizlik, açlık, yokluk, yoksulluk mu olacak hep payımıza düşen? Kime olacak kinimiz, nefretimiz, öfkemiz? Bizimle aynı partiye oy vermeyen, aynı takımı tutmayan, farklı mezhepten, farklı etnik kökenden gelse de yanı başımızda çalışan işçi kardeşimize mi; yoksa bize hayatı zindan eden düzene, patronlara, bizi yönetenlere mi?
Tek çıkar yol; “ben” değil “biz” demek. Bir arada bu çarkı bozuk düzene karşı mücadele etmek. Bir tarafta sömürenler bir tarafta sömürülenler. Ne yaşamlarımız onlarla aynı ne de çıkarlarımız. İnsani değerlerimizi kaybetmemek için, bu düzende çürümemek için, bu dünyayı yaşanabilir bir hale getirmek için, çocuklarımız için mücadele etmekten başka yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Gözle görülen her şeyi üreten bizleriz, milyonlarız. Bunları yapacak gücümüz varken, kendi sınıf mücadelemiz için neden gücümüzü kullanıp bu düzeni değiştirmeyelim?
İSTEMEM
Cargill İşçileri Gözaltına Alındı
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının kadınları olarak birçok sorun yaşıyoruz ve bu 1 Mayıs’ta bizim de yükselteceğimiz taleplerimiz var. Sohbetimiz sırasında emekçi kadın kardeşlerimiz hangi taleplerle 1 Mayıs’a katılacaklarını anlattılar.
- Bizler bir grup petrokimya işçisiyiz. Tüm sınıf kardeşlerimizi 1 Mayıs’ın birlik, mücadele ve dayanışma coşkusuyla selamlıyoruz.
- İşçilerin sendikalaşma hakkı, ücretleri patronlar tarafından gasp edilirken bu duruma itiraz eden, hakkını arayan işçiler cezalandırılıyor, darp ediliyor. Ancak saldırılara, baskılara boyun eğmeyen işçiler mücadeleyi sürdürüyor. İstanbul Finans...
- Tekirdağ Çorlu’da 8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren katliamında 7’si çocuk 25 kişi yaşamını yitirmiş, 300’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliama ilişkin davanın karar duruşması 25 Nisanda Çorlu Halk Eğitim Merkezi’ne kurulan 1. Ağır Ceza...
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...