Buradasınız
Farkında mıyız? Temizleyelim Derken Kirletiyoruz!
Hadımköy’den bir işçi
Farkında mıyız? Temizlenelim, temizleyelim derken kirletiyoruz. Evimizde, işyerimizde, okulda, toplu taşımada kısacası yaşamın her alanında hem temizliyoruz hem kirletiyoruz. Biraz tuhaf gelebilir. Kime sorarsanız sorun, verecekleri cevaplar “olur mu öyle şey, en kaliteli ürünü kullanıyorum! Düzenli temizlik yapıyorum” olacaktır. Doğrudur temizlik yaptığımız, evimizi, kendimizi, çamaşırımızı, bulaşığımızı yıkadığımız… Yine de temizlerken kirlettiğimizin farkında mıyız? Temizlerken doğayı kirletmemenin bir yolu var ama bu konuyu sona bırakalım…
Bugün yetişkin herhangi bir bireye çamaşır deterjanı, bulaşık deterjanı, yer temizleyici, cam temizleyici, kişisel bakım için şampuan, duş kremi, losyon, parfüm vs… sorsanız hepsinden en az beşer marka ismi sayar. Reklamlarda, market raflarında sayıları o kadar çoğaldı ki yaşamımızda temizlik ürünleri çok yer işgal eder hale geldi. Reklam sektörünün gelişmesiyle ve farklı marka ürünlerin sayısının artmasıyla insanların hayatında temizlik ürünleri neredeyse takıntı haline geldi. Beyazların daha beyaz olması, canlı renklerin solmaması, “dağ gibi” bulaşıkların bir damla deterjanla yıkanması, ter kokusunun rahatsız etmemesi, karşı cinsten birisinin etkilenmesi vs… Bunlar için envai çeşit deterjan, parfüm, losyon hizmetimizde.
Mesela son yıllarda yaşamımıza giren ıslak mendiller. El temizliğinden, yüz temizliğine, çocuklarımızın temizliğinden eşyaların temizliğine kadar en sık kullandığımız ıslak mendiller. Ne kadar temizliyor bilemiyorum fakat 2011 yılında 11 bin 538 ton ıslak mendil ithal edilirken bu rakam 2017 yılında 28 bin 800 tonu bulmuş. Her yıl kişisel bakım ve temizlik ürünleri kullanımı katlanarak artmış. Kapitalistler açısından muazzam pazar alanı oluşurken temizlik ürünlerine o kadar çok para harcamamıza rağmen farkında olmadan kirlettik.
Kullandığımız kişisel bakım ve temizlik ürünlerinin içinde neler var diye hiç inceledik mi? Örneğin temizlik amacıyla kullandığımız deterjanların petrol türevlerinden elde edilen toz, sıvı ve krem durumunda bulunan kimyasal madde ve arıtıcılar olduğunu biliyor muyuz? Hayatımızda yer alan şampuanlar, leke çözücüler, halı temizleyiciler, duş jelleri, losyonlar gibi birçok farklı ürünün aktif maddeleri sodyum lauril sülfat ya da sodyum lauril eter sülfat gibi deterjan molekülleri, yani kimyasal maddeler olduğunun farkında mıyız? Yaşamımızda çokça yer bulan ıslak mendillerin kimyasal madde barındırdığını hiç düşündük mü? Kullandığımız sprey ve deodorantların içinde yer alan ve ter bezlerini tıkayıp terlemeyi azaltan alüminyum elementinin meme kanserine neden olan kanserojen özelliği olduğunu hiç duyduk mu? Cilt bakımından kozmetiğe birçok üründe karşımıza çıkan paraben denilen kimyasalın kanserojen olduğunun hiç önemi yok mu?
Kimimiz kendimizi daha iyi hissetmek için, kimimiz bulunduğumuz ortamda iyi bir intiba oluşturmak için, kimimiz çocuklarımıza iyi bir örnek oluşturmak için, kimimiz karşı cins üzerinde iyi bir etki bırakmak için, temizlik ve kişisel bakım ürünlerine bütçemizden yüklüce para ayırırız. O marka olmazsa diğer markaların peşinden koşar hale geliriz. Bu arada temizlik ürünleri üretip piyasaya süren firmalar da her gün kârlarını yükseltmeye devam eder. Üretici firmaların tek düşündükleri daha fazla üretim, daha fazla satış ve daha fazla kâr elde etmektir. Sermayenin başka düşüncesi yoktur ve bu sistemde insanları, havayı, suyu, toprağı kirletmesinin sermaye açısından bir önemi de yoktur.
Günlük yaşamımızda kullandığımız deterjanlarda ve temizlik malzemelerinde o kadar çok zararlı kimyasal var ki, çoğu kendimiz için, çocuklarımız için zararlı diyebiliriz. Deodorantlarla havayı, deterjanlarla denizleri, toprağı çeşitli kimyasallarla her gün kirletiyoruz. Yıkanan çamaşırlardan, bulaşıklardan ya da kendi bedenimizden kimyasalları yeterince temizlediğimizi mi düşünüyoruz? Aslında petrol türevlerini sürekli bedenimizde bir elbise gibi taşıyoruz fakat farkında değiliz. Hem kendimizi hem de doğayı kirletiyoruz temizlik ürünleri ile temizlik yaparken.
Diyeceksiniz ki, yıkanmayalım mı? Çamaşır, bulaşık yıkamayalım mı? Temizlik yapmayalım mı? Tabi ki, onu demiyorum. Pislik içinde yaşamak değil benim kastettiğim. Kapitalist sistemde sermaye sahiplerinin insanlığın geleceğini ve doğanın geri dönüşü olmayan tahribatını düşündüğü yok. Denizlerin, toprağın, havanın, suyun çeşitli kimyasallarla zehirlenmesinin insanlığın geleceği açısından büyük tehlike olduğu ortadayken sermaye sahipleri bu tehlikeyi umursamıyorlar bile. İnsanı ve doğayı daha az kirletecek olan temizlik ürünlerinin üretimi neden yapılmasın? Doğaya zarar vermeyen temizlik malzemeleri üretmek mümkün… Güneşi enerji kaynağı olarak kullanabilir ve enerji sorunumuzu çözebiliriz. Ama pahalı! Bir ürünün üretilmesi maliyetliyse, patronların cebine giren kâr düşük olur. Oysa sermaye sınıfının tüm derdi daha ucuza üretmek ve daha çok satarak kâr elde etmektir. Bu yüzden büyük sermaye yatırımları yapmadan, maliyeti düşük malları üretirler ki daha fazla kâr etsinler… “E o zaman doğaya zarar vermeden ürün üretelim, patronlar kâr etmesin ama doğa da zarar görmesin” diyebilirsiniz, fakat bunun için bu lanet olası kapitalist düzenden kurtulmak lazım! Kendimizin, insanlığın ve doğanın daha fazla kimyasal maddelerle zehirlenmesine hayır diyebilmek için öncelikle bu durumun farkında olalım.
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
Son Eklenenler
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...