Buradasınız
Covid-19 ile Normalleştirip Alıştırmak!
Kocaeli’den bir kimya işçisi
İnsan hayatındaki alışkanlıkları, benzer durum ve şartlar altında sıklıkla ve planlanmadan, kendiliğinden gerçekleşen davranışlar olarak tanımlayabiliriz. Bu tanıma uygun olarak gerçekleştirdiğimiz her türden davranış özelliklerimiz, bizim alışkanlıklarımızdır. İnsanın, kendinde olumlu duygular bıraktığı, yaşam kalitesini arttırdığı ve yapmaktan zevk duyduğu için kendi isteği ile kazandığı alışkanlıkları olduğu gibi, normal şartlarda kabullenemeyeceği fakat belli bir baskı ve dayatma sonucu, zaman içerisinde normal kabul ettiği alışkanlıkları da olabilir.
Kültürel özelliklere göre değişkenlik gösterse de; beğendiği bir filmi sinemada izlemek, ormanlık alanda piknik yapmak, deniz kenarında kitap okumak, sağlıklı yiyecekler ve içecekler tüketmek, egzersiz ve yürüyüş yapmak, girdiği bir ortamda selam alıp vermek, yaşanan dramatik bir olay karşısında acıyı ve hüznü paylaşmak, dayanışma içerisinde olmak… Tüm bu ve benzeri alışkanlıklar insanın kendisinde ve çevresinde duygulara sebep olan, insanın yaşamdan tat almasını sağlayan davranış özellikleridir. Kişi, hoşuna giden böylesi alışkanlıkları belli bir öz disiplin sayesinde zaman içerisinde kendisi kazanabilir. Ayrıca zaman içerisinde, yetiştiği çevre veyahut başka bir etmen etkisiyle, farkında olmadan da edinebilir.
Fakat insanlarda normalde yapmaktan hoşlanmayacağı alışkanlıklar da gelişebilir. Böylesi alışkanlıklar, kişinin kendi isteğinden bağımsız, dışsal faktörlerin zorlamasıyla edinilen alışkanlıklardır. Olumsuz bir davranışın, kişiler tarafından kanıksanması, alışkanlık haline gelebilmesi; dış bir unsur tarafından, çeşitli yol ve yöntemlerle gerçekleştirilmeye zorlanması ile oluşur. Bir bakıma zorunlu olarak gerçekleştirilen bu eylemler, belli bir süre sonra günlük rutinden otomatikleşmeye geçer ve kişilerde alışkanlığa dönüşür.
Gelelim meselemize. İçinden geçtiğimiz dönemde dünya büyük bir krizle sarsılıyor. İşsizlik, yoksulluk ve açlık, bu krizin doğrudan sonuçları olarak artıyor. Şimdi egemenlerin, yaşanan krizin olumsuz etkilerine karşı doğabilecek tepkileri bastırabilmek, işçi ve emekçileri dizginleyebilmek için başvurduğu yönteme bir göz atalım. Böylece topluma adeta deli gömleği giydirmek için nasıl çalıştıklarını görmüş oluruz.
Öncelikli olarak 24 saat televizyon ekranlarında gözle görülmeyen, son derece ölümcül bir düşmanın, toplum sağlığını tehdit ettiği yaygarası koparılıyor. Öte yandan “halk sağlığını korumak için” denilerek tamamen krizden etkilenen sermayeyi kollamaya ve toplumu baskı altına almaya dönük önlemler alınıyor. “Elbirliği ile bu musibeti yenebiliriz. Biz gerekli tedbirleri alıyoruz. Sizin üzerinize düşen de bu tedbirlere uymaktır” deniyor. Böylece egemenler; yaratıkları korku atmosferiyle toplumu, yaşanan tüm sıkıntıların sebebinin Covid-19 olduğuna ikna etmeye çalışırken, aynı zamanda da sorunu çözmeye yardımcı olduklarını gösteren, psikolojik bir hava yaratıyorlar. “Çözüme dair” diyerek dayattıkları önlemler ise, “dost ve akraba ziyaretlerine gitmeyi bırakın, müsaitseniz dahi misafir kabul etmeyin, güneşli havada eve kapanın ve kimseyle yan yana gelmeyin. Bir de bu sürecin kaçınılmaz bir sonucu olarak yaşanan; işsizlik, yoksulluk, açlık, savaşlar ve ölümleri de normal karşılayın. Bunlara da alışın, kabullenin…” oluyor.
Normalde bu tür zorlamalar, kişilerin kolay kolay kabullenmeyeceği davranışlardır. Ancak insanlar korktukları için uymak zorunda kalıyorlar. Çünkü tersi bir durumda hastalanacaklarından korkuyorlar. Önlemlere uyulmadığı gerekçesiyle; kabahatler kanununun en üst seviyesindeki para cezalarına çarptırılıyorlar. Ya da yola çıkmış her araç durdurulup, normalde 5 saniyede geçebilecek bir mesafe basit bir ateş ölçme uygulaması ile yarım saatte geçilemez hale getirildiği için kişiler, bir daha bu ve benzeri uygulamalarla karşılaşmak istemediklerinden evlerinde kalmayı seçiyorlar. Bir yandan korku ve panik, bir yandan baskı ve denetimler. Böylece, eve kapanmak, işsizlik, açlık, yoksulluk ve sürekli kontrol zaman içerisinde alışkanlığa dönüşebiliyor.
Tüm bunlar çürüyen kapitalizmin derinleşen krizinin sonuçlarıdır. Sermaye sınıfı yarattığı Covid-19 paranoyası ile baskıları normal göstermeyi, kanıksatmayı hedefliyor. Kitlelerde ortaya çıkabilecek tepki ve isyanların önünü almak için “sokakları tehlikeli, işçi mitinglerini gereksiz, insani münasebetleri mesafeli” hale getirmeye çabalıyor. Burjuvazinin hile ve aldatmacalarına rağmen gerçekler gün gibi ortadadır. Çürümüş olan bir doku ya da organ değil, kapitalist sistemin ta kendisidir. Anormal olan kapitalizmdir!
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...