Buradasınız
Üniversiteliler Anlatıyor: Ne Yaşıyorlar, Ne Yapacaklar?

Yıldız Teknik Üniversitesinden bir öğrenci: Kapitalist sistem öyle bir durumda ki nereden tutsak elde kalır. “Oku yoksa aç kalırsın” dedirtiyorlar ailelerimize ama zaten okusak bile yine aç ve işsiz kalıyoruz. “Normal” şartlarda bile biz işçi ve emekçi çocukları için bir yandan hayatta kalmak, bir yandan da okumak zaten zorken böylesi zorlu zamanlarda işler iyice zorlaşıyor. Bildiğiniz gibi korona virüsünün baş göstermesiyle okullar tatil edildi. Bizleri de memleketlerimize yolladılar, uzaktan eğitim ile derslere devam ediyoruz. Ediyoruz ama bunun olması için evimizde internetimiz ve bir de bilgisayarımızın olması gerekiyor. Bunlar da herkesin sahip olabildiği şeyler değil ne yazık ki. Hele ki tek gayesi evine ekmek götürmek olan işçi, emekçi çocuğu öğrenciler için internete ulaşmak neredeyse çölde vaha bulmak gibi bir şey.
Benim okulum da uzaktan eğitim vermeye başladı fakat kullanılan sistem çok yavaş olduğu için hocalar alternatif sistemlere yöneleceklerini söylediler. Bir gün bir arkadaşımız kullandığımız sistemin belli bir yerden sonra ücrete tabi olacağını ve ancak para verirsek kullanabileceğimizi söyleyince, hoca da “o zaman herkes üç beş bir şeyler atar ve dersleri öyle yaparız” dedi. Çözüm yine fakirin cebi! Zaten bu süreçte de hep öyle gitmiyor mu? Devletin başı sıkışır, çözüm fakirin cebi! Patron az kâr eder, çözüm fakirin cebi! Korona gelir fakirin cebi, korona gidecek yine fakirin cebi! Alacak bir şey kalmadı artık fakirden; bir paltosu kaldı yamalı, bir de cebi delik pantolonu…
Sağlık Bilimleri Üniversitesinden bir öğrenci: Ben Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun yurdunda kalan bir öğrenciyim. Bu süreçte yurtta kalan öğrenciler olarak birçok sıkıntıyla karşı karşıya kaldık. Kaldığım yurttan apar topar çıkartıldık. Doğru düzgün bir açıklama bile yapılmadı, “boşaltmanız lazım, karantina yurdu burası artık” dendi o kadar. Birkaç gün içerisinde bilet alıp memleketlere dönmemiz istendi. Birçoğumuzun kısa süre içerisinde bilet alacak maddi durumu yoktu. Biletler oldukça pahalı satılıyordu ve bazılarımız memleketine gidemedi, zaten kısa süre içerisinde de şehirlerarası yolculuk yasaklandı.
Yurtlarda yediğimiz yemeklerden tutun da kaldığımız yere kadar sağlıksız koşullarda olduğumuz aşikâr fakat her ne hikmetse koronavirüs çıktıktan sonra birden sağlımızı düşünür oldular. Yurdu kısa zamanda boşaltmamız gerektiği ile ilgili anonslar yapılıp öğrencilerde panik hali yaratıldı. Bir de yabancı uyruklu öğrenciler var, tabi onların mağduriyeti bizimkinden daha fazla… Memleketlerine gitmeleri büyük sıkıntı oldu. Onlar okudukları şehirde bazı yurtlara yerleştirildiler. Yabancı uyruklu oldukları için yurttan dışarı çıkmaları da yasaklandı. İhtiyaç halinde izin alıp günde 1 saat dışarı çıkma hakları var.
Bizlerin ise yurt odalarında eşyaları kaldı, açıkta olan eşyalarımızın çöpe atıldığını öğrendik. İçeriye girip almamıza da izin verilmiyor. Yurtlar bu süreçte Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı olmayacakmış, Valiliğe bağlı olacakmış. Valilik de kesin bir şekilde yurtlara öğrenci giriş-çıkışını yasaklamış. Bundan dolayı da ihtiyacımız olan eşyalarımızı ve okul kitaplarımızın birçoğunu alamadık. Şimdi de internet üzerinden sınav yapılacağı ve derslerin internet üzerinden işleneceği söyleniyor fakat birçoğumuzun şartları buna uygun değil.
Piri Reis Üniversitesinden bir öğrenci: Merhaba, ben özel üniversitede okuyan bir öğrenciyim. Her anlamda çeşitli problemler yaşadığımız bu salgın döneminde eğitim sürecimizle ilgili sorunlarımızı paylaşmak istiyorum. Özellikle özel üniversitelerde yaşadığımız problemler bir hayli fazlayken salgın döneminde daha farklı bir boyuta ulaştı. Okulların kapatılmasıyla hepimizin bildiği gibi üniversitelerde de “uzaktan eğitim” sistemine geçildi. Genel tabloya baktığımızda uzaktan eğitim için gerekli şartların sağlanmadığını net bir şekilde görüyoruz.
Binlerce öğrenci örgün eğitim sürecinde zaten çok zor şartlarda okuyor. Okullarına devam ederken çalışmak zorunda olan, ihtiyaçlarını karşılamaya çalışan on binlerce genç var. Şimdi ise yetkililer “Öğrencilerimizi mağdur etmeyeceğiz” diye bas bas bağırıyorlar. Tabi ki bunlar içi boş sözlerdir. Uzaktan eğitim sistemine katılabilmek için bilgisayar, akıllı telefon, internet, tablet vb. gibi araçlara ihtiyaç var. Fakat bunlara sahip olmayan çok fazla öğrenci arkadaşımız var. Bu yüzden zaten yetersiz olan eğitimlerine devam edemiyorlar.
Bu koşulları özel üniversiteler için düşünelim bir de. Özel üniversitelerde zengin aile çocukları olduğu kadar emekçi ailelerin çocukları da var. Burslu okuyan, tek bir dersinden dahi kalmak istemeyen, ailesine yük olmak istemeyen gençler var. Fakat bizlere öyle seçenekler sunuyorlar ki bu duruma öfkelenmemek elde değil. Öğrenciler olarak eğitim yetersizliği ve gelecek kaygısıyla boğuşurken, bize sunulan çözümler asla bizim yararımıza olmuyor. Öğrencilerini müşteri olarak gören özel üniversitelerde yeterli seviyede eğitim alamıyoruz. Özellikle uzaktan eğitim sisteminde bu durum oldukça kötü. Bu bize ilerleyen süreçlerde çok fazla şeye mal olacak. Nitelikli eğitim alamadığımız için derslerimizi geçmekte zorlanacağız. Bu biz emekçi çocukları için bursların kesilmesi ve ailemizin cebinden çıkacak binlerce lira anlamına geliyor. Canını dişine takıp çalışan anne ve babalarımızın emekleri bir kez daha sömürülüyor. Hem yeterli eğitimi vermeyip hem de bizlerden çok daha fazla para talep ediyorlar. Salgın dönemi tabi ki işlerine geliyor. Biz işçi sınıfının gençleri için durum budur.
Yukarıda her birimizin de değindiği gibi çeşitli sorunlar yaşıyoruz bu süreçte. Uzaktan eğitim değil adeta uzaktan eziyet! Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) ise “eğer sorun yaşıyorsanız okulunuzu dondurun” diye bir “çözüm” sundu bizlere. Böylece aslında devletin ve onun kurumlarının bizlerin yararına çözümler sunmayacağı ve bizim aslında onların umurlarında bile olmadığımızı bir kez daha göstermiş oldular. Bize zorluk çıkartmaktan ve hayatı zehir etmekten başka bir işe yaramıyor bu sistem.
Onların ne yaptığı ortada peki biz ne yapacağız? Birlik olacağız, sınıfımızın saflarında mücadele edeceğiz! İhtiyacımız olan tek çözüm birliğimizdedir. Biz ancak birlik olursak, ancak o zaman tüm sorunları ve çıkışsızlıkları yok edebiliriz.
Slovenya’da Bisikletli Protesto
Covid-19 ile Normalleştirip Alıştırmak!
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- Sınavlar, Gelecek Kaygısı… Çözüm Nerede?
- Nehirler Akmaya, Gençlik Mücadeleye Devam Eder!
- Yaşımız 19…
- UİD-DER’de Çocukların Anlattıkları
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Üniversite Hayalleri ve Hayatın Gerçekleri...
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- “Babamıza Bile Güvenemeyecek miyiz?”
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...