Buradasınız
Çanak Çömlek Patladı!
Gebze’den bir işçi

Çocukken saklambaç oynamayanımız yoktur. Unutanlar ve bilmeyenler için anlatırsak eğer, oyun şöyle oynanıyordu. Bir tekerleme söylerdik; “portakalı soydum başucuma koydum, ben bir yalan uydurdum. Duma duma dum. Kırmızı mum. Ben dedemin sakalına kondurdum.” Böylece ebe olacak kişi seçilirdi. Ebe gözünü yumarak belirlenmiş bir sayıya kadar yüksek sesle sayar ve sayı sayma işi bittiğinde gözlerini açarak, o esnada saklanmış olan oyun arkadaşlarını arardı. Gözlerini yumduğu yer ise sobeleme yeriydi. Saklanan oyuncu eğer ebeden önce sobeleme yerine ulaşırsa, bir sonraki oyunda ebe olmuyordu. Eğer ebe oyunculardan birini görürse adını söyleyerek sobeliyordu. Yanlış söylerse bütün oyuncular “çanak çömlek patladı” diye gülerek oyunu tekrardan başlatıyordu. Güzeldi o günler. Şimdiki çocukların bu oyundan haberleri var mı bilemiyorum. Zaten konumuz da bu değil.
Ama biz işçileri çok yakından ilgilendiren, oyunun içinde gizli olan bir konu var. Farkında mısınız sürekli sobeleniyoruz. Ülkenin en başındakiler çıkıp bizlere ekonomimizin çok iyi olduğunu söylüyor. Yeni Ekonomi Paketi açıklayıp, hızla eski günlere dönülebileceği söyleniyor. İşin ilginç yanı buna kendileri de inanıyorlar gibi, en azından inanıyor gibi heybetli konuşuyorlar. Bu arada yalnızca ekonomi çökmüyor, ekonomiyle birlikte eğitim, sağlık, sigorta, emeklilik ve ulaşım gibi tüm çalışanları yakından ilgilendiren sorunlar da karşımızda dağ gibi dikiliyor. Evet, “yeni” diye açıkladıkları ve patronlar için sürdürülebilir olan şey işçi sınıfının tüm kazanılmış haklarına göz dikmek oluyor. “Yeni” mi? Ben zaten bu “yeni” kelimesinden hep bir ürkmüşümdür. Sosyal bir devlet olduklarını söyleyenler, sıradan kamu hizmetleri olan eğitim, sağlık gibi meseleleri çözmeleri gerekirken, hiç durmadan bunları bireye yüklüyor ve özelleştiriyorlar. İşçilere “paran kadar sağlık ve eğitim” diyerek, işçi sınıfına güvencesiz bir gelecek dayatıyorlar.
Diğer taraftan ise patronlar sınıfına ballı kıyak, işçi sınıfına sefalet demiş oluyorlar. Şimdi sizlere soruyorum, güle oynaya kaç patron gidip namusluca vergisini veriyor? Allem edip kallem edip, ödemeleri gereken vergileri minimuma çekiyorlar. Borçları da ya öteleniyor ya da sıfırlanıyor. Ama biz işçilerden daha maaşımızı elimize almadan tıkır tıkır vergi kesiliyor. 299 türde vergi yükünün altında eziliyoruz, buna plastik poşet bile dâhil. Bir asgari ücretli her ay 700 lira vergi ödüyor. Bu şu demek oluyor, bir asgari ücretli yılın 128 günü devlet için çalışıyor. Şimdi bu hak mı? Varın siz karar verin!
Artık bu patronlar sınıfını ve onların siyasetini yürütenlerin yaptıklarını sobeleme vaktidir. Esas baş belası içinde yoksullukla yaşadığımız, tüm patronları Karun kadar zengin eden bu sömürü sistemidir. Bu sistemin sürmesi için siyaset yapanlar işçi sınıfımızın karşısındadırlar. Sağlık hizmetini yeterince ve düzgün biçimde alamamamızın nedeni zengini daha zengin etmeye odaklı sağlık sistemidir. Çocuklarımızın eğitimini aksatan, kalitesini düşüren kapitalist eğitim düzenidir. Emekliliğimizin, kıdem tazminatımızın gasp edilmesinin, güvencesiz çalışmaya mahkûm edilmemizin nedeni daha fazla kâr hırsıdır. Yani dostlar başınızda her ne bela varsa baş sebebi kapitalist düzendir. Bu düzen işçi sınıfı tarafından yıkılmadan iki yakamız bir araya gelmeyecek.
Egemenler işçi sınıfının yaşamını ve geleceğini umursamıyorlar. Onların umursadıkları tek şey kendi zenginlikleri ve kendi sınıf çıkarları. Kapitalizmi temellerinden sarsan ekonomik krizi Covid-19 virüsü ile gizlemeye çalışıyorlar. İşçi sınıfı isyan etmesin diye baskıyla sindirmeye çalışıyorlar. Şimdi tüm sorunların kaynağı olan kapitalizme ve yalanlarına karşı haykırmalıyız: Çanak çömlek patladı!
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Artık eski kuşak bir işçi olarak, gençliğimde başımdan geçen bir olayı anlatacağım. Yıllar evvel “iş kazası” nedeniyle biri ağır iki ayrı ameliyat olmuştum. Sonrasında bir buçuk seneye yakın yatalak kalmıştım. Bu sürenin 7 ayını evde geçirmiştim....
- UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılan bir engelli arkadaşımız, dünyada 1 milyar engelli olduğunu söyledi. Bu rakam 8 milyarlık dünya nüfusunun yüzde 12,5’ine denk geliyor. Yani her 8 kişiden biri engelli! TÜİK verilerine göre de Türkiye’de en az 10 milyon...
- ABD’nin her yıl “özgürlük ve bağımsızlık günü” olarak kutladığı 4 Temmuz, bu yıl resmi törenlerin ve barbekü partilerinin ötesine geçerek işçi ve emekçilerin öfkesine sahne oldu. “Amerika’ya Özgürlük” sloganıyla onlarca şehirde gerçekleşen...
- Şüphesiz ki koşullar insanın ruh halini belirlemede çok etkili olur. Aynı şekilde tersine, bilinçlenen, ruh halleri değişen insanlar koşulları belirlemekte ve değiştirmekte çok etkili olur. Örneğin yoğun bir kış mevsimin yarattığı ruh hali, öyle bir...
- “Kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak, kamuya ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak, verilen görevleri layıkıyla yerine getirmemek hem vebal hem de günahtır. Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım yapmak, tanıdığı kişilere öncelik...
- Petrol-İş Sendikasında örgütlü grevci TPI Kompozit ve Temel Conta işçileri ile grevlerini kazanımla sonuçlandıran DYO Boya işçileri ve sendika düşmanlığına, işten atma saldırılarına karşı direnen TEKSİF üyesi Digel Tekstil işçileri, İzmir Menemen...
- Yıllar önce çalışıp ayrıldığım işyerinden bir işçi arkadaşım anlattı. Patron ekonomik krizden dolayı iflas ettiğini, işyerini kapatacağını söylemiş işçilere. Sonra patronla birlikte oturup ağlaşmışlar; “ne güzel bir işyerimiz vardı, ne güzel bir...
- Başlıkta yer alan ifadeler, Hakkı Özkan’ın “Grevden Sonra” romanındaki öncü işçi Nuri’nin eşinin sözleridir. Nuri, grevde öncüdür; mayası sağlam, kararlı bir işçidir. Yazar Hakkı Özkan matbaa işçiliği yapmıştır, yaşadıklarını romana aktarmıştır. “...
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...