Buradasınız
“Zincirlerinizden Başka Kaybedecek Bir Şeyiniz Kalmamış”
Gebze’den bir petrokimya işçisi

Geçtiğimiz haftalarda, çok bilindik bir program olan “Güldür Güldür”de işçi sınıfının örgütlülüğünün dağıtılarak yıllar içinde nasıl sorgulamayan işçiler yaratıldığı anlatıldı bir skeçle. İzlediklerimiz komik bir şekilde ele alınmıştı ancak bir kez daha düşünmemize vesile oldu. Bir zaman makinesi icat edilmiştir ve bir TV programındaki konukların zamanda yolculuk yaparak torunlarını görme şansı vardır. 1970’li yıllardaki programa davet edilmiş ses sanatçısı, kasap, hırsız ve bir işçinin gelecekteki torunları günümüzden geçmişe giderek stüdyoya yolculuk ediyorlar. Sıra 1970’li yılların sınıf bilinçli işçisinin torununa geldiğinde dede; “işçi sınıfının, emekçinin, bilinçlenerek sendikalaştığına olan inancım tam. Bu geçen süreçte de nev-i şahsına münhasır bir duruma geldiklerine de inanıyorum” der. Zaman makinesinden torun işçi çıkar, dede “hoş geldin torun, nasılsın iyi misin?” diye sorunca torun da “çok şükür. 1500 lira maaşla geçinip gidiyoruz” cevabını verir. Haliyle dede, “1500 lira senin zamanında iyi bir para o zaman” diyerek sevincini belli eder. Torunu ise “1500 lira maaşın, 1300 lirasını kiraya verip 200 lira ile idare edip gül gibi geçiniyoruz” deyince, dede şaşkınlıkla bakarak köşkte yaşayıp yaşamadığını sorar. Bunun sonrasında aldığı cevaplar ise hem dede de hem de diğer konuklarda şaşkınlık yaratır. 1+1 evde yaşadığını söyler torun, “çok şükür” der. Dede “en azından sigortan vardır” der, torunu ise “yok çok şükür, patron yapıyormuş gibi gösteriyor, 2500 lira veriyor 1000 lirasını geri alıyor” diye cevap verir. Hırsız bile bu durum karşısında dile gelip “bu alenen hırsızlık” diyerek araya girer. Torun ise “hırsızlık çok şükür” diye cevap verince, hem kendi kuşağı hem de kendilerinden sonraki işçi kuşakları için daha iyi bir dünya umuduyla mücadele eden dede, daha fazla sinirlerine hâkim olamayarak “zincirlerinden başka her şeyini kaybetmişsin sen evladım” diyerek duruma ve torununun kayıtsızlığına tepki gösterir. Gelecekten gelen torun işçi sınıfından ve onun taşıdığı potansiyelden habersiz tek başına geçim savaşı veren bir işçidir. Yıllar geçmiş ve ülkedeki işçi sınıfının durumu bu hale gelmiştir.
Belki gelecekten gelen işçi toruna karşı öfke duyacak ya da onu saf görüp tüm eleştiri oklarını ona ve onun gibi işçilere yöneltecek olanlar olacak. Mesele o işçinin düşünme, davranış biçimini tek başına ele almak değildir kuşkusuz. Türkiye işçi sınıfı da dünya işçi sınıfı da 1970’li yıllar boyunca genel olarak daha örgütlü bir şekilde hareket etmiş ve patronların yüreklerine korku salmışlardı. İşçilerin örgütlülüğünün kendi düzenlerinin sonunu getireceğini bilen patronlar sınıfı türlü hilelerle, kanlı provokasyonlarla bu örgütlülüğü dağıtmanın yolunu aradılar. 1980 askeri faşist darbesinin amacı buydu. Bu darbeyle hedeflenen; geçmiş kuşakların mücadele geleneklerinin sonraki kuşaklara aktarılmasının önüne geçmek ve aktarma kayışlarını koparmaktı. Böylelikle de dağınık ve örgütsüz bir işçi sınıfı yaratılmış olacak ve patronlar sınıfı da istedikleri gibi at koşturabilecekti. Yıllardır hem dünyada hem Türkiye’de işçi sınıfının kazanılmış haklarına yönelik saldırılar artarak devam ediyor. İşçi sınıfı olarak tüm bu saldırılara örgütlü bir şekilde cevap vermemiz gerektiği ancak o zaman üstesinden geleceğimiz açık ve nettir.
Sadece şükrederek, “aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz” sözleriyle avunmak biz işçilerin derdine derman olmayacaktır. Bize “şükredin” diyen patronlar neden aynısını yapmıyor ve bizi iliklerimize kadar sömürmenin yolunu arıyorlar? Dünya üzerindeki tüm zenginliği üreten işçilerdir, ancak bunların kırıntısına mahkûm edilen de yine işçilerdir. Her fırsatta bu dünyanın bir imtihan olduğunu söyleyip bizlere şükretmeyi salık verenler dönüp hiç kendi servetlerine bakarak şükrediyorlar mı? Aksine hep daha fazlasını isteyip milyonlarca işçiyi, emekçiyi sonu gelmeyen yoksulluk girdabının içine yuvarlıyorlar. Bizim için tek çözüm yolu birlikte hareket etmek ve haksızlıkların hesabını sormaktır.
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- İsrail devleti Filistin halkına yönelik saldırılarını her geçen gün arttırıyor. Filistin halkı yalnızca bombalarla, kurşunlarla değil abluka nedeniyle açlıkla da mücadele ediyor. Bölgede gıdaya erişim neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak İsrail...
- Sırbistan’da geçtiğimiz yıl Kasım ayında Novi Sad şehrindeki bir tren istasyonunda meydana gelen çökme sonucu 16 kişi hayatını kaybetmişti. Yolsuzluk ve ihmalin yol açtığı bu felaketin üzerinden 9 ay geçti, ancak öğrenciler ve işçilerin öfkesi...
- Geçtiğimiz ay Emekçi Kadın köşemizde, 1840’lı yıllarda Ignaz Semmelweis adlı genç bir doktorun annelerin hayatını kurtaran mücadelesine yer vermiştik. Zorluklara, engellere, baskılara rağmen doğru bildiği yolda yürüyerek kadınların ve bebeklerin...
- Bundan 1162 yıl önce, 863’te köleler Abbasi İmparatorluğuna isyan ettiler ve bataklığın ortasında bir şehir kurdular. Bu şehrin adı El-Muhtare idi, yani “Özgürlük Kenti”… Bu bölge, Dicle ve Fırat nehirlerinin Basra Körfezine dökülmeden önce...
- 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecinde iktidarın ilk zam teklifi 2026 yılının ilk 6 ayı için yüzde 10, ikinci 6 ayı için yüzde 6; 2027’nin ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci 6 ayı için yüzde 4 olmuştu. İkinci...
- Kamu emekçilerinin 2026–27 yıllarını kapsayacak toplu iş sözleşmesi görüşmeleri başladı. Yaklaşık 6 milyon kamu emekçisi var ve aileleri ile birlikte düşünüldüğünde 20 milyon insanı ilgilendiren bir süreç başladı. Kamu işvereni yani devlet, 2026’nın...
- İşçi Dayanışması’nın sayfalarında dünyadan işçi mücadelelerine, yüz milyonlarca işçinin katıldığı grevlere, farklı millet ve inançlardan yüz binlerce emekçinin bir araya geldiği Filistin’le dayanışma eylemlerine, ülkeden ülkeye yayılan emekçi...
- 17 Ağustos 1999 gecesi Türkiye tarihinin en büyük felaketlerinden biri yaşandı. Kocaeli, Yalova, Sakarya, İstanbul ve Düzce’yi sarsan 7,4 büyüklüğündeki depremde 50 binden fazla insan hayatını kaybetti, çok daha fazlası yaralandı. Yüzbinlerce...
- Mersin’in Tarsus ilçesi 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren PMS Tıbbi Cihazlar fabrikasında 12 işçi, sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı. Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS), 16 Ağustosta fabrika önünde basın açıklaması...
- Sakarya Hendek’te bulunan, Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu Koç Holding’in şirketlerinden Türk Traktör’ün tedarikçisi olan SAG Hidrolik fabrikasında bir işçinin işten çıkarılması sonrası 12 Ağustosta direniş başladı. TEKSİF Sendikasına...
- İsrail’in Filistin halkına yönelik saldırıları ve açlık politikası tarifsiz acılar yaşatmaya devam ediyor. Siyonist rejim, iki milyon Filistinlinin bölgeden sürülmesi anlamına gelecek olan Gazze’yi tam işgal planıyla saldırılarını tırmandırıyor....
- Pakistan’da binlerce tekstil işçisi, hakları için haftalardır mücadele ediyor. Arjantin’de emekliler her Çarşamba günü düzenledikleri protestolar devam ediyor. Tunus’un en büyük işçi sendikası Tunus Genel İşçi Birliği (UGTT) üyesi toplu taşıma...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair, Kamu İşveren Heyeti teklifinin açıklanmasının ardından, 13 Ağustos Çarşamba günü Türkiye’nin pek çok kentinde ortak basın...