Buradasınız
Kuzey Denizinden UİD-DER’li Genç Arkadaşlarıma Selam!
Kuzey Denizi’nden bir stajyer
İstanbul’dan bir grup genç arkadaş buluşup işçi sınıfının gençlerinin yaşadığı çeşitli sorunları konuşup, var olan dertlere derman aramışlar ve “Genç arkadaş! Merak ediyoruz, sen nasılsın?” diye sormuşlar. Söze girmeden önce hemen belirteyim. Ben çok iyiyim. Kendimi çok güçlü, umutlu ve kararlı hissediyorum. Ben de işçi sınıfının bir parçası, çalışma hayatına henüz atılmış genç bir işçiyim. Bu mektubu sizlere uzaklardan, okyanusun ortasında bir gemiden yazıyorum ve sizlerden uzakta olmama karşın yazdığınız mektuplar, satırlara döktüğünüz o güzel duygular ve kararlılığınız bana da güç veriyor.
Mektupta arkadaşlar çeşitli sorunlarından bahsetmişler ve dertlerini dile getirmişler. Hukuk okuyan bir arkadaşımız sindirilmediği, yoksulluğun pençesinde kıvranmadığı, işsizlik korkusu duymadığı bir gelecek hayalinden bahsetmiş ve “çok şey mi istiyoruz?” diye sormuş. Çok şey istemiyoruz tabi ki arkadaş. Bizler her şeyi var eden bir sınıfın evlatlarıyız. Kaygısız ve tasasız bir hayat istemek, doya doya yaşamak, gençliğimizi dolu dolu geçirmek bizim en tabii hakkımızdır.
Çalıştığım gemide stajyerlerin normalde günde 8 saat ve haftada 5 gün çalıştırılması gerekiyor. Ama biz haftanın neredeyse her günü ve günde 12-16 saat çalışıyoruz. Gemide çalışan mühendisler de aynı şekilde çalışıyorlar. Hani okuldayken o pohpohlanan mühendisler… Okuldayken bize vaat edilen o rahat hayat hayalleri maalesef gerçeği yansıtmıyor. “Sizler mühendissiniz, şöyle değerlisiniz böyle değerlisiniz” diye söylerlerdi, kariyer günlerinde şirket temsilcileri. Ne kadar “değerli” olduğumuzu şimdi daha iyi anlıyorum.
İster öğrenci olalım ister işçi olalım her birimiz benzer sorunlarla boğuşuyoruz. Tam da orman kanunlarının hâkim olduğu bir dönemden geçiyoruz. Böylesi bir dönemde yolumuzu bulmanın, ayakta kalmanın, akıl sağlığımızı korumanın tek yolu örgütlü olmaktır. Sizlerin yaptığı gibi UİD-DER çatısı altında bir araya gelip, dertleşmek ve birbirine kenetlenmek bugün daha da önemli hale gelmiştir. Biz gençler ne kadar şanslıyız ki örgütlenip bu düzende ayakta kalabileceğimiz, doğru bir rotadan gideceğimiz, mücadele edebileceğimiz örgütümüz UİD-DER var. Tüm UİD-DER’li arkadaşlarımı sevgiyle selamlıyorum.
- Özgürlük İstiyorsak…
- Geleceğimiz İçin UİD-DER’deyiz!
- Gençlerimizi Öldüren Kapitalist Düzendir
- Gençler Olarak UİD-DER’de Buluşalım
- Umudumuzu Hep Birlikte Yeşertelim
- Gençliğe Sınıfımızın Gerçeklerini Anlatalım
- Depresyon ve Anksiyetenin İlacı Dayanışma
- Gelecekten Korkma! Korkunun Üzerine Birlikte Gidelim!
- Gençlik ve Kapitalizm Lodosu: Şikâyet Etmek Yetmez!
- Adalet Orada mısın?
- Gücümüzün Farkındayız!
- Sen Nerede Duracaksın?
- Biz de Umutluyuz, Çünkü UİD-DER’liyiz!
- UİD-DER Hayatıma Bir Güneş Gibi Doğdu!
- Barınamayan Gençlerin Ruh Hali!
- Çoğaldıkça Umudumuz Büyüyor
- UİD-DER’in Bana Öğrettiklerini Yaşayarak Deneyimledim
- Yağmur Olup Yağacağız Bu Kurak Topraklara
- Umut Bizim Ellerimizdedir!
- Genç İşsizliği “Ulusal Genç İstihdam Stratejisi” ile Çözülebilir mi?
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın sahte enflasyon verilerine dayanarak 2025 yılı için kamu emekçilerine yaptığı yüzde 11,54 oranındaki zam, kamu emekçileri tarafından ülke genelinde protesto edildi. 13 Ocakta iş durduran KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, ASİM-Sen...
- Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları...
- Günümüzde fabrikalarda, işyerlerinde “kolay yoldan para kazanma” hayaliyle şans ve bahis oyunları oynamak gitgide yaygınlaştı. Teknolojiyle birlikte kumarhane herkesin cebine girdi. Her molada, her köşede tüm başlar cep telefonlarına eğiliyor,...
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...