Buradasınız
Küçülmeye Giden İşyeri
Mersin’den bir genç işçi
Gün geçmiyor ki hayat koşulları zorlaşmasın. Tabi bu zorluklar biz işçi ve emekçi sınıfın yaşamını etkiliyor. Evlerimizde, okullarımızda, işyerlerimizde hepimizin sorunları ortak. Bu yaz stajımı yaptığım firmada da işçiler katmerlenen sorunlarımızdan yakınıyorlardı. Stajımı koli bandı üretiminin yapıldığı bir fabrikada yaptım. Ama sadece bandın paketlenmesi yapılmıyor. Yapışma özelliği olan tutkal da paketleme deposunun yanındaki depoda kocaman kazanlarda hazırlanıyor. Bu tutkal hazırlanırken kimyasal maddeler kullanılıyor. Kimyasalları taşıma, tartma, karıştırma işlemini hep işçiler yapıyorlar ve kimyasal odası o kadar ağır kokuyor ki odada nefes almak neredeyse imkânsız.
İşyerindeki işçiler bu kadar zor ve tehlikeli bir iş yaparken maalesef onları korumak için hiçbir önlem alınmıyor. Ne bir maske ne de bir koruyucu malzeme veriyorlar. Ama işin tuhaf kısmı bölümün girişinde iş önlemleri ile ilgili bir sürü uyarı levhalarının asılı olması! Ben ve yanımdaki stajyer arkadaşım ilk defa böyle bir yerde çalıştık. İçeride yoğun kimyasal kokusu ve dışarda muazzam bir Ağustos sıcağı… Mersin’i bilirsiniz, cehennem gibi bir sıcağı vardır. İşte bizler bu sıcağın ortasında hiçbir önlem alınmayan koşullarda çalıştık. Bizim bir Mehmet abimiz vardı ve sohbet ettiğimiz zaman bize diyordu ki “ben mecbur kalmasam hayatta bu sıcakta ve bu kötü kokunun olduğu yerde çalışmam!” Evet hiç kimse bu koşullarda çalışmak istemez ama gerçekler ortada. Bizim bu koşullarda çalıştığımızı gören patronlar her şey normalmiş gibi boy boy fotoğraflar çekip firmanın reklamını yapıyorlar, sanki bütün işi kendileri yapıyormuş gibi utanmadan, arlanmadan bizim emeğimiz diyorlar! Onlar hiç çalışmadan sermayelerine sermaye katarken ve her geçen gün inanılmaz derecede zenginleşirken biz gittikçe yoksullaşıyoruz.
Canımı sıkan bir olayı daha paylaşmak istiyorum sizlerle. Stajımızın üçüncü haftasında firmanın servis aracında çok az işçiyle işyerine gittik. Tuhaftı çünkü koltuklar her gün doluyken o gün birkaç koltuk boştu. Firmaya vardıktan yarım saat sonra firma aracıyla alınmayan işçiler arandı ve firmaya çağırıldı ve firma küçülmeye gidiyor bahanesiyle yedi işçiyi işten çıkardılar. Patron işten çıkardığı işçileri bir de o Ağustos sıcağının altında tam bir saat bir imza için bekletti. Neymiş işçilerin kendi rızalarıyla çıkması gerekiyormuş işten! İşçilerden ikisi her ne kadar imzayı atmak istemeseler de çoğunluğa uyup onlar da imzaları attılar. Burada gerçekten örgütlü mücadelenin öneminin ne kadar büyük olduğunu, çok gerekli olduğunu hissettim. Çünkü bu firmadaki işçi abilerim örgütlü olsalardı hiçbir güç o işçileri işten atmazdı. İşte bu yüzden biz bir arada hareket etmeyi başarırsak, sorunlarımızı paylaşıp çözüm yolları ararsak haklarımızı o kadar koruruz, güzel kazanımlar elde deriz. Hakikaten UİD-DER Müzik Topluluğu UMUT’un da bizlere güzel ezgilerle haykırdığı gibi, “Örgütlüysek Her Şeyiz Örgütsüzsek Hiçbir Şey!”
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın sahte enflasyon verilerine dayanarak 2025 yılı için kamu emekçilerine yaptığı yüzde 11,54 oranındaki zam, kamu emekçileri tarafından ülke genelinde protesto edildi. 13 Ocakta iş durduran KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, ASİM-Sen...
- Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları...
- Günümüzde fabrikalarda, işyerlerinde “kolay yoldan para kazanma” hayaliyle şans ve bahis oyunları oynamak gitgide yaygınlaştı. Teknolojiyle birlikte kumarhane herkesin cebine girdi. Her molada, her köşede tüm başlar cep telefonlarına eğiliyor,...
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...