Buradasınız
Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!
Gebze’den bir grup kadın işçi
İtalyan oyun yazarı Dario Fo’nun 1974 yılında yazdığı “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!” adlı oyun, İtalya’nın yoksul mahallelerinde yaşam mücadelesi veren işçilerin karşılarına çıkan zorlukları ve mücadelelerini ele alıyor. Oyunda sürekli artan hayat pahalılığı karşısında emekçi kadınların ve işçilerin fiyatların zamlanmasına karşı hep birlikte eski fiyatlar üzerinden alışveriş yapmaya karar vermesi ve “Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!” diyerek süpermarketteki yiyeceklere el koyması anlatılıyor. Yıllar içinde pek çok dile çevrilen oyunla işçilerin mücadelesi dilden dile sahnelerde canlandırılmaya devam ediliyor.
Dönemin İtalya’sına baskıcı ve yasakçı iktidar, polis tarafından kuşatılan işçi mahalleleri, artan hayat pahalılığı ve vergiler hâkim. Ücretler dondurulmuş, grevler yasaklanmış, sendikalar işlevsizleştirilmiş. İşçiler faturalarını ve kiralarını ödeyemez durumda ve açlığın pençesinde bir yaşama mahkûm edilmişler. Tek tek duruma tepki göstermenin çare olmadığını fark ettiklerinde, çoğunluğunu kadınların oluşturduğu işçiler, zamları protesto edip eski fiyatlar üzerinden alışveriş yapmak istediklerini dile getirmişler. Patronlar, “Güven ticaretin ruhudur. Fiyatlar serbest ticaretle belirlenir” diyerek kitleleri başlarından atmaya çalışmış. Başaramayınca polis tehdidine başvurmuşlar. Ancak işçiler geri adım atmamışlar, cesaretle birbirlerine kenetlenmişler. O kadınlardan biri olan Antonia şöyle anlatıyor yaşadıklarını; “kadınlar erkeklerle birlikte patronlara karşı öyle cesaretle kavgaya atıldı ki görmeliydin. ‘Ödenmeyecek! Ödemiyoruz!’ diyerek haykırıyorduk.”
Kocası Giovanni, bir yandan yaşadığı düzeni eleştiren diğer yandan da düzenin kurallarına ve yasalarına bağlı kalmaya çalışan bir işçi. Durmadan yiyeceklere el koyanların hırsız olduğunu ve kurallara uymadığını söylüyor. Oysa Antonia, beslenmenin ve barınmanın bir ayrıcalık olmadığını, işçilerin en temel hakkı olduğunu anlatıyor kocasına. Haklarına el koyanlara karşı insanların birlikte mücadele etmesinin doğru bir tutum olduğunu savunuyor. Çocuk doğurmak, yemek yapmak, evi çekip çevirmek, üç kuruş maaşı kiraya, faturalara, alışverişe yetirebilmek için kadınların nasıl zorluklar çektiklerini, evi çekip çevirmenin kadınların üzerine yıkıldığını anlatıp buna karşı duran kadınların cesaretini dile getiriyor.
İşçi sınıfının kadınları içinde de pek çok Antonia var bugün. Fabrikalarda iliğine dek sömürülen, ama yaşamdan umudunu kesmeyen. Mücadelede en önde, cesaretli, atılgan ve kendisine biçilen rolleri kabul etmeyen, boyun eğmeyen kadınlar. Bunu başarabilen kadınlar işçi sınıfının mücadelesi içinde yer alan kadınlardır. Bizler sahnede Antonia’yı izlerken, içinden geçtiğimiz dönemin karanlığından sıyrılıp umutla dolduk. Sınıfımızın kadınlarının ne denli cesaretli olabileceğini gördük ve bu bizlere ilham verdi. Geçmişte işçi sınıfı ve kadına biçilen rolün bugünle bağlantı kurularak aktarımı, kadınların mücadelenin içinde çok daha güçlü bir karaktere büründüğünün resmedilmesi bizlere direnç verdi.
İnsanın, doğanın, sanatın düşmanı kapitalizmin tarihin çöp sepetine atılmasının zamanı çoktan geldi. Bu mücadelede elbette emekçi kadınlara da çok iş düşüyor. Biz kadınlar yaşamın yarısıyız. Mücadelede de tıpkı hayatın her alanında olduğu gibi var olmalıyız. Bizler, kadınıyla erkeğiyle işçi sınıfına dayatılan böylesi bir yaşamı reddettiğimizde, özlemini duyduğumuz yaşamın perdeleri aralanacak. Oyundaki işçiler, hayat pahalılığının, zamların, vergilerin, artan yasakların, polis baskısının bedelini, “Non si paga, non si paga!” diyerek reddettiler. Bizler de bu topraklardan karşılık veriyoruz. Kapitalizmin yarattığı sorunların bedeli ödenmeyecek! Ödemeyeceğiz!
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...