Buradasınız
Örgütlülük Kötü müdür?

Adana Arkeoloji Müzesi’ni gezen bir ziyaretçi paleolitik ve neolitik çağlara ait buluntuların sergilendiği bölüme geldiğinde, şu satırların yazdığı panoyla karşılaşır; “Değişken iklim koşulları, yanardağ patlamaları ve seller gibi doğal afetler yüzünden insan soyu sürekli yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştır. Mağara tipi yerlerde yaşamaya çalışan insanlar, doğal felaketler yüzünden yok olmuşlar; ancak daha örgütlü olan insan grupları bu olumsuzluğa karşı direnç göstermişlerdir.” Bu satırlar tarihten süzülen sayısız örnekle ispatlanabilir. Örgütlülük insanlığın yaşamsal davranışlarının başında gelir ama bu topraklarda egemenler bu kavramı “öcü” haline getirmişlerdir. Neden?
Organize olmak, ortaklaşa hareket etmek, kenetlenmek, imece kurmak, tek vücut olmak, güç birliği oluşturmak… Nasıl telaffuz etmek istersek öyle olsun! Bilelim ki örgütlülük tarih boyunca insan yaşamının ve ilerlemenin vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Tarihte bir yolculuk yapalım ve beş bin yıl önceye gidelim ve Nil nehrinin kenarında yaşayan insan topluluklarını düşünelim. Nehrin sularının tarım arazilerine ulaşmasını sağlayan koca koca su kanalları, suyun depolanmasını sağlayan barajlar el birliği olmadan, yani örgütlü bir faaliyet olmadan yapılabilir miydi?
Tarih yolculuğumuzda daha da gerilere uzanalım. Dilin gelişimi mesela, organizasyon ihtiyacından doğmuştur. Gelişen dil sayesinde insan toplulukları karşılıklı iletişim kurabildi ve plan yaparak daha iyi organize olabildi. Böylece yaşamsal faaliyetlerin sürdürülebilmesi, ihtiyaçların karşılanabilmesi daha mümkün hale geldi. Çeşitli doğal felaketler karşısında insanların hayatta kalma şansları arttı.
İnsanlık beslenme ve barınma gibi temel ihtiyaçları karşılamanın ötesine geçerek doğaya hükmetmeye başlamışsa bu örgütlülüğü sayesinde olmuştur. Şehirler kurarak büyük insan toplulukları halinde yaşayabilmişse ve bugün ulaştığımız gelişkinlik düzeyine çıkan basamakları birer birer tırmanabilmişse bu insanlığın örgütlü hareket etmesi sayesinde olmuştur. Sözün özü örgütlenme sayesinde hayatta kaldık, ilk günden bugüne muazzam bir yol aldık, medeniyetler inşa edip ileri teknolojiyi geliştirdik.
Aslında örgütlülüğün önemini anlamak için tarihte yolculuk yapmamıza da gerek yok. Kapitalist üretimin bizzat kendisi bir örgütlenme değil midir? Patronlar sınıfı, daha fazla mal (meta) üretmek ve işçinin bir dakikasını bile boşa harcamamak için fabrikalardaki çalışmayı baştan sona nasıl da örgütlüyor düşünelim. Üretimin nasıl bir sıralamayla yapılacağı, kimin hangi işin ne kadarını yapacağı, kaç işçiye ihtiyaç olduğu, kimlerin ekip halinde ya da nasıl bir iş bölümü temelinde çalışacağı bellidir. Fabrikada çalışmaya başlayan işçi, örgütlü bir sistemin içine dâhil olur ve o sistemin bir parçası olarak hareket etmek dışında bir seçeneği yoktur. Fabrikalarda örgütlü bir disiplinle çalışan işçilerin, sıra hak aramaya geldiğinde bireysel davranması büyük bir çelişkidir. Sebebi ise patronlar sınıfının çeşitli araçlarla gerçekleri çarpıtması, zihnimizi ve düşünce sistemimizi de örgütlüyor olmasıdır.
Kapitalist düzende patronlar sınıfı kıran kırana rekabet ederler, çünkü rekabet sermayenin doğasında var. Ama kendi düzenlerinin bekası söz konusu olduğunda derhal bir sınıf olarak birleşir, örgütlü hareket ederler. Kendi sendikaları, dernekleri ve çeşitli örgütleri vardır. Bununla kalmaz, eğitimden kültüre yaşamın her alanını da kapitalist düzenin çıkarları temelinde örgütleyerek topluma kendi fikirlerini aşılarlar. Emekçi kitleleri örgütlülüğün kötü bir şey olduğuna, hiçbir şey kazandırmadığı gibi zarar verdiğine, asıl olanın toplumculuk değil bireycilik olduğuna inandırmak isterler. “Gemisini kurtaran kaptandır”, “her koyun kendi bacağından asılır” gibi bireyci düşüncelerin örgütsüz emekçilerin geneline sirayet etmiş olması tesadüf değildir. Çünkü en büyük korkuları işçi sınıfının örgütlü gücünün farkına varmasıdır.
Gerek insanlık tarihine baktığımızda gerekse de sınıfımızın, işçi sınıfının tarihine baktığımızda örgütlülüğün ne kadar önemli olduğunu görürüz. Sigortalı çalışma hakkından grev hakkına, oy hakkından işsizlik maaşına ve 8 saatlik işgünü hakkına kadar, bugün sahip olduğumuz tüm haklar geçmişte işçi sınıfının verdiği örgütlü mücadele sayesinde elde edilmiştir. Tek başına, örgütsüz davranmak ise işçilere bugüne kadar hiçbir kazanım sağlamadığı gibi aksine zarar vermiştir. Dolayısıyla kötü olan, zarar veren örgütlülük değil örgütsüzlüktür! İşçi sınıfının tepeden tırnağa örgütlü olan kapitalist sömürücüler karşısında örgütlenmekten ve omuz omuza mücadeleyi büyütmekten başka şansı yoktur.
Umut Her Zaman Her Yerde
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
Son Eklenenler
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın yüzde 16’lık sefalet zammı dayatmasına karşı 26 Haziranda Türkiye genelinde yarım gün iş bıraktı. Türkiye Sağlık-İş Sendikasına...
- İspanya’nın güneyinde bulunan sanayi kenti Cadiz’de yaklaşık 30 bin metal işçisi grevde. 18-19 Haziranda 2 günlük grevlerinin ardından talepleri karşılanmayan işçiler 23 Hazirandan bu yana süresiz grevdeler. CCOO ve UGT sendikalarına üye işçiler,...
- Gençlik dönemi, insan hayatının en heyecanlı, en meraklı ve en enerjik zamanlarıdır derler. Bu yönleriyle gençlik bir nehre benzetilebilir; coşkulu, yönünü arayan, bazen de önüne çıkan taşlara çarpa çarpa yolunu bulan… Bazen hızlı, bazen yavaş akar...
- Yozgat Sorgun’da, 71 yaşındaki Selami Şimşek dede, çalıştığı inşaatın 6. katından düşerek yaşamını yitirdi. Akla ilk şu soru geliyor: “71 yaşındaki bir dedenin evinde torununu sevmek yerine, ne işi var inşaatın 6. katında?”
- Umutlarım, hayallerim, sevdalarım Sığmıyor ceketimin cebine Bunca zamandır ket vurulmuş umutlarıma Bunca zamandır kafeste tutulmuş ruhum, nefesim, aklım Sığar mı bu düzene gencim, yaşlım