Buradasınız
Polyplex ve Polifarma Direnişçileriyle Söyleşi
Çorlu’da bulunan Polyplex işçileri 6 Temmuzda bir basın açıklaması yaptılar. Basın açıklamasına Petrol-İş’in de örgütlü olduğu Uluslararası İşçi Sendikaları Birliği Federasyonu destek verdi. İstanbul ve Gebze’den Legrand, Ontex, PTT, Kubatoğlu direnişçileri de Polyplex işçilerine destek verdiler. Derneğimiz UİD-DER de “İşçiler Boyun Eğmiyor, Mücadele Ediyor”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması” pankartı açarak direniş alanında yerini aldı. Polyplex işçilerinin basın açıklaması bittikten sonra, birkaç gün önce sendikalaşma gerekçesiyle işten atılan ve direnişe çıkan Polifarma işçilerinin yanına gidildi. Burada da bir basın açıklaması yapıldı. Direniş alanında Polyplex ve Polifarma işçileriyle yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.
UİD-DER: Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Yıldıray: Ben 2005 yılının Haziran ayında montaj işine girdim, Kasım ayında kadroya geçtim, beş buçuk yıl çalıştım. Burada ambalaj malzemeleri üretiliyor. Bisküvi ambalajlarından makarna ambalajına kadar birçok çeşit üretiyorduk.
İbrahim: Ben 2007 Kasım ayında Polyplex’e girdim. 2011 Nisanının son haftası işten çıkartıldım.
UİD-DER: Çalışma koşulları nasıldı?
Y: Ağır sanayi fabrikası olarak geçiyor. Gerçekten ağır çalışma koşulları vardı. Bazı büyük fırınlar vardı. Bu fırınlar sıcakken içine girmemizi istiyorlardı. Makineler hareket halindeyken parçalarını temizlememizi istiyorlardı. Hattın ara vermeden, durmadan çalışmasını sağlamak için bizden bunları istiyorlardı. Yeni girenler asgari ücretin biraz üzerinde alıyorlar ve tehlikeli işlerde çalıştırılıyorlardı. Ambalaj üretimi makinelerde yüksek ısılarla yapılan bir iş. Yüksek ısıyla üretilen ürünlerde bazen kopmalar oluyor. İşçi öyle olduğunda elle müdahale ediyor. Gerek sıcak, gerek yüksek hızda çalışan makinelerde elle ve bıçakla keserek iş yapıyoruz. Bize verilen çalışma talimatlarına göre, hareket halindeki makineye ve yüksek ısıdaki makineye dokunmamız yasak. Ama bize sıcak ya da hareket halindeyken filmi keseceksin deniyor. Bu işlem sırasında bir sürü iş kazaları meydana geliyordu. Bununla ilgili bazı önerilerimiz oldu. Bu öneriler fazla maliyetli diye reddedildi, uygulanmadı. Bu işi makinelerin yapmasıyla ilgili bazı projeler de sunduk. Buna rağmen bunlar dikkate alınmadı ve elle hareket halindeki filmin kesilmesi istendi. Büyük makine zinciri var, o zinciri hareket halindeyken temizlettiriyorlar. Büyük bir fırın var. O fırının içine film parçaları yapışıp kaldığı zaman bize temizlettiriyorlar.
UİD-DER: Günde kaç saat çalışıyordunuz?
Y: 8 saat çalışıyorduk. Bu hat sürekli çalıştığı için yılbaşı, bayram, remi tatillerde de çalıştırılıyorduk. Kanundaki bazı boşluklardan faydalanarak bizim resmi tatil ve bayram mesailerinde ücretimizi kesmek istediler. Biz itiraz edince bayram mesailerimizi, Pazar mesaisi ödermiş gibi ödemeye başladılar. Fakat resmi tatillerdeki ücretlerimizi kestiler. Bordrolarımızda da “borç, prim” gibi gösterilerek düşük ücretler işleniyordu.
UİD-DER: Buna karşı bir şey yaptınız mı?
Y: Benimle birlikte 15 kişi “biz yılbaşında çalışmak istemiyoruz, yılbaşını ailemizle geçirmek istiyoruz” dedik. Bu isteğimizi işyerine telgraf çekerek haber verdik. Onlar da noterden evlerimize evraklar göndererek, bundan sonra nasıl çalışacağımızın belli olmadığını ve bize güvenlerinin sarsıldığını, bu yüzden işten çıkarıldığımızı bildirdiler. Beş buçuk yıl bizi istedikleri gibi çalıştırdılar. Biz isteklerimizi dillendirmeye başlayınca işten çıkardılar. Biz de çareyi Petrol-İş sendikasına üye olmakta bulduk.
İ: 2010 Kasım ayında fabrikada sendika faaliyetleri başladı. Arkadaşlar sendikaya üye oldular. Çünkü çok ağır çalışma koşullarımız vardı. Duvarlara yazdıkları uyarılara, önlemlere uyarsak “sen çalışmak istemiyorsun, kasıtlı yapıyorsun” diye baskı yapıyorlardı. Sıcak ortam, yüksek gürültü, kimyasal, radyasyon ve tozlu ortamda pek çoğumuz sağlığımızı kaybettik. Buna karşılık olarak ücretler düşük. Üç buçuk yılda sadece 80 dolar zam gördüm. Performansa göre prim verileceğini söylediler. Bugüne kadar tek kuruş prim görmedim ben. Bundan dolayı sendikaya girdik. Sendikaya üye olur olmaz, uyduruk sebeplerle 15 arkadaşımızı işten attılar. Daha sonra da 15 arkadaşımızı daha “yılbaşında çalışmaya gelmeyeceğiz dediniz” diyerek işten çıkardılar. Çıkarmalar devam etti. Bana da sıra geldi. Bana yanımdaki arkadaşların iş sağlığını ve iş güvenliğini tehlikeye attığımı söylediler. Ben yıllarca bu işyerinde kendi sağlığımı tehlikeye atarak çalıştım. İş kazası geçirdim, bel fıtığı oldum. Ben aslında haksız yere işten çıkarılan arkadaşlarımın mahkemelerinde şahitlik yaptığım için çıkarıldım işten.
UİD-DER: Çorlu’da organize sanayi yapılanması hızla artıyor. Çorlu bölgesinde işçilerin ücret, örgütlenme, mücadele ve dayanışma bakımından genel durumunu nasıl görüyorsunuz?
Y: Çorlu çok büyük bir sanayi bölgesi. Bizim en büyük sıkıntımız sisteme oturtulmak istenen torba yasa. Şirketler de bunu kullanmak istiyorlar. Meselâ diyorlar ki “biz en fazla 29 yaşına kadar işçi alıyoruz.” Sebebi de devletin şirketlere tanımış olduğu vergi muafiyeti.
UİD-DER: 29 yaş altındaki işçilerin sigorta primlerini devlet mi ödüyor?
Y: Evet.
UİD-DER: Çorlu bölgesini anlatıyordunuz…
Y: Evet, birçok işsiz var burada. İş bulanlar da ancak asgari ücretle buluyor. Bir ev kirasının ortalama 400 lira olduğunu düşünürsek, asgari ücrete çalışan biri kesinlikle tek başına geçinemez. Evli olmayanlar ailesinden olmayan birileriyle birlikte ev tutarak geçimini sağlamaya çalışıyor.
UİD-DER: Çorlu genelinde örgütlenme ve dayanışma anlamında durum nasıl?
Y: Bu havzada birçok sendikanın ofisleri var. Bu tarzda şikâyetleri olan arkadaşlar bu ofislere başvurarak sendikalı olarak çalışmak istiyor. Bir kere sendikalı olduysanız, diğer firmaların da bundan haberi oluyor ve sizi işe almıyorlar.
UİD-DER: Peki bu işçilerin hak araması ve sendikalı olmaları sonucunda işsiz kalmaları mücadele etmemiş olan işçiler açısından kötü örnek olarak mı algılanıyor? Başlarına iş almamak için örgütlenmekten uzak mı duruyorlar, yoksa zaten uzaklar mı?
Y: Yok, Avrupa Serbest Bölgesi’nde bizim gördüğümüz kadarıyla örgütlenmek ve mücadele etmek çevredeki diğer işçilere olumlu örnek oluyor. Hatta bazı şirket patronlarıyla yaptığımız mülakatlarda “bizim işçilerimiz de sendika istemeye başladı” diyenler oldu.
İ: Bütün dünyada işçiler sendikayı ister. Ama Türkiye’de bizim yasalarımız o kadar kötü ki işçi sendikalı olsa da fark etmiyor, yasalar boynunu büküyor. Bakın 6-7 ay oldu işten çıkarıldık, mahkemelerde bir arpa boyu ilerleyemedik. Bu sürecin uzaması işçilerin gözünü korkutuyor. Daha kısa sürse bu bölgedeki bütün işçiler sendikalı olur. İşçiler sendikayı her zaman ister. Bizim tek sorunumuz yasalar.
UİD-DER: Polyplex işçileri talepleri nelerdir?
Y: Sendikanın tanınması, insanca çalışma ortamı ve haklarımızın acil şekilde ödenmesini istiyoruz.
UİD-DER: Polyplex direnişine ailelerinizi katıyor musunuz?
Y: Sonuna kadar destekliyorlar. Yanımızdalar ama çoğumuzun ailesi farklı şehirlerde oturuyor, fırsat oldukça gelebiliyorlar. Edirne’den, Lüleburgaz’dan, Sivas’tan arkadaşlarımız var çalışmaya gelen. Burası bir sanayi bölgesi. Birçok farklı bölgeden arkadaşlarımız iş bulup karınlarını doyurmak için geliyorlar. İnsanlar nasıl İstanbul’a çalışmak için göçtülerse, buraya da çalışmaya geliyorlar. Çünkü köylerinde aç kalıyorlar. Çiftçilik öldü. Sadece büyük firmaların hayvan getirmelerine izin veriliyor. Buradaki yerli hayvan üreticisi kazanamıyor. Hayvancılıktan kazandıklarıyla kendi sigortalarını ödeyemiyorlar. Mecburen fabrikalarda çalışmak için gelip şehirlere yerleşiyorlar. Fabrikalara iş aramak için geliyorlar. Fabrikalar da belli merkezlerden işçi alıyor. Bu insanlar da şehirlere yerleşiyorlar. Evli olanlar kiralarını ödemeye çalışıyorlar. Bekâr olanlar da aynı fabrikadan ya da başka fabrikalardan arkadaşlarla daire tutup yaşamaya çalışıyorlar.
İ: Benim de eşim, çocuğum, bir oğlum burada. Onlar destekliyorlar tabii ama çadıra gelemiyorlar. Basın açıklamalarımıza, eylemlere geliyorlar.
UİD-DER: Bugün yapılan uluslararası dayanışma ve işçi örgütlerinin çeşitli bölgelerden gelmesinin önemi ve anlamı nedir?
Y: Globalleşen dünyada farklı ülkeler birbirlerinin topraklarına fabrikalar kuruyor. Örneğin bizim fabrikamızın sahipleri Hintli. Bu fabrikalarda gelişen mücadeleye global çapta destek verilmesi çok önemli. Gereken de budur diye düşünüyorum. Çünkü Polyplex bugün Türkiye’de fabrika açar, yarın Bulgaristan’da fabrika açar. Bu ülkelerin işçileri birbirine destek vermeli ki patron istediği gibi davranamasın.
UİD-DER: Uluslararası dayanışma sağlanabilir mi, ne dersiniz?
Y: İnşallah… Zaten ICEM’in de amacı o. “Uluslararası İşçi Sendikaları Birliği Federasyonu” diye geçiyor. Biz ICEM’in bize verdiği bu destekten çok memnunuz. Yeri gelir biz onlara desteğe gideriz. Bu gibi desteklerin sürmesini temenni ediyoruz.
İ: ICEM Genel Sekreterinin gelmesi de çok iyi oldu. Çünkü bu firma %80 yurtdışına ihracat yapıyor ve bu sektörde dünyanın dördüncüsü. Avrupa’daki bu firmanın diğer müşterilerini etkilemek çok önemli. Onlar bu yaptıkları haksızlıklara destek bulamayacaklar ama bizi destekleyenler olacaktır.
UİD-DER: Bugün İstanbul’dan desteğe gelen işçi dostlarınızla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Y: Direnişçi arkadaşlarımıza daha önce biz de desteğe gittik. Onlar da sağ olsunlar, bize desteğe geldiler. Elimizden geldiğince dayanışmamızı sürdüreceğiz. Ayrıca siz de hoşgeldiniz, UİD-DER olarak yanımızdasınız. Yanımızda olmanız bize moral oluyor. İşte biz bu dayanışma sayesinde hak mücadelesini kazanabiliriz.
İ: 7 aydır direndiğimiz için yıpranmaya başlamıştık. Bu tür etkinlikler bize moral kazandırıyor. Sizden hep gelenler oluyordu, ama bugün çok kişi var yanımızda. Keşke her gün burası böyle olsa. Çok mutlu olduk, sağ olun.
UİD-DER: Teşekkür ederiz.
Polifarma Direnişçileri Anlatıyor
UİD-DER: Polifarma fabrikasından biraz söz eder misiniz? Burada ne üretiliyor?
1. İşçi (Kadın): Bu fabrika 1953’ten beri var. Çatalca’dan buraya taşınalı 5 ay oldu. Çalışan herkes yeni, en eskimiz 4 aylık. Burada Türkiye’deki devlet hastanelerine ve askeriyeye serum üretiliyor.
UİD-DER: Çalışma koşullarınız nasıldı?
1. İşçi: Biz 12 saat diye başladık, daha sonra 3 vardiyadan 8 saate döndük. 4 saatte bir yarım saat yemek molamız var. Yemek için 3 kat yukarı çıkıyoruz. Üzerimizi 2 kere değiştiriyoruz. Yarım saat içinde yemek yiyoruz, çay içiyoruz, sigara içiyoruz, üzerimizi değiştiriyoruz ve yarım saatin sonunda işimizin başındayız. Bu 4 saat içinde su içmiyoruz, tuvalete gitmiyoruz, işimizin başından kesinlikle ayrılamıyoruz. Bunları yapmak istersek patron, “çoluk çocuk çalıştırmıyorum ben” diye azarlıyor. Hem kadın, hem erkek soyunma odalarında kameralar vardı. Daha sonra biz sendikayla birleşince kameralar çıkarıldı. Fabrikanın her yerinde kameralar var.
2. İşçi: O da yetmiyormuş gibi muhafızlar iç güvenlik bahanesiyle ellerinde telsizle dolaşıyorlar, acayip acayip bakışlarla rahatsız ediyorlar. Bunlar adam seçiyorlar, şüphe duyduğunu işten atıyorlar. Sendikalı olsun olmasın, akıllı, çalışkan adamları atıyorlar. Özellikle akıllı ve çalışkan adamları.
1. İşçi: Bugüne kadar çıkardıkları adamların çoğu Akın Tekstil, Zorlu gibi sendikalı işyerlerinde çalışmış olan adamlar. Daha önce sendikalı çalışmışları istemiyor.
2. İşçi: Sendikanın ne anlama geldiğini bilenleri istemiyor tabii. Ben tekstil fabrikasında çalışırken Pazar günü mesaiye geldiğimde 4 yevmiye veriyorlardı.
1. İşçi: Benim Pazar mesaim 22 lira. Bir saatimiz 2 lira.
2. İşçi: 19 Mayısta çalıştık, 22 lira para kazandık. 12 saat çalışıyoruz, sonra 4 saat daha fazla mesai yapıyoruz. Bunun karşılığında aylık 800 lira alıyoruz.
3. İşçi: Bizi gündüz vardiyasında bir hafta çalıştırdılar. Sonra geceye bir aldılar, hep gece çalıştırdılar. Biz, çıkana kadar, 5 ay boyunca gece çalıştık. Gündüz yat, gece çalış!
1. İşçi: 320 kişi çalışıyordu. Çıkarılanlar 150 kişiyi geçti… Geçtiğimiz Pazartesi çıkarmaya başladılar, halen çıkarmalar devam ediyor. Her gün, her vardiyadan 6’şar 7’şer işçi çıkarttılar.
UİD-DER: Hangi gerekçelerle, nasıl işten çıkartıldınız?
1. İşçi: Alıyorlar 5 kişiyi odaya, birine diyorlar “karı-koca çalışanı istemiyoruz”, diğerine “senin işini beğenmedik…” Meselâ şefimizi çıkarttı, yerine şef aldı. 2. gün de onu çıkarttı. Sebebi, “emre itaatsizlik!” Kimisini de “küçülüyoruz” diye çıkarttı. “Küçülüyoruz” dedi ama dün yeni dolum makinesi getirtti, 12 musluklu! Almanya’dan getirtti. Sonra muhasebeye bir giriyorsun, yazıyor kâğıtta “performans düşüklüğü.” Biz önceki vardiyanın da bir serisini yapıyorduk, bizden sonraki vardiyanın da bir serisini yapıyorduk. Şefim bana geldi dedi ki “helâl olsun, süpersin!” Ertesi gün ben performans düşüklüğünden işten çıkartıldım.
UİD-DER: Gerçek işten atılmanızın sebebi ne?
1. İşçi: Fabrikanın içinde sendika toplanmaya başladı.
UİD-DER: Kim önayak oldu?
1. İşçi: O arkadaş gönderildi. Gitti bile, İzmir’de artık. Konuyu o açmıştı, karı-koca çalışıyorlardı. İşsiz kalınca mecbur gitmek zorunda kaldılar.
UİD-DER: Sendikalı olma süreciniz nasıl gelişti? Çok sayıda işçi sendikalı olmak mı istedi?
2. İşçi: Ben çalışırken haberim yoktu, çıkarken benim de haberim oldu. Ne zaman işten çıktım, o zaman ben de gittim üye oldum.
3. İşçi: Sendikalı olma el altından gidiyor ya… Şey de var, orada kaç kişi birbirini ne kadar tanıyor ki? Bir anda olmadı o yüzden.
UİD-DER: Kaç kişi sendikalıydı?
1. İşçi: O zaman 100’e yakındı. Şu an daha fazladır.
2. İşçi: Çoğunluğu işten atıldıktan sonra sendikalı oldu.
3. İşçi: Ben de bugün yeni başladım, sendikaya kaydımı yaptıracağım.
UİD-DER: Çıkışınız yapıldı mı?
3. İşçi: Tek taraflı fesih, ben çıkış imzalamadım.
UİD-DER: Sizin sendikadan da haberiniz yoktu. Siz ve bu 150 kişinin hiçbiri imzalamadı mı çıkışını?
2. İşçi: Çok az kişi imzaladı, 5 kişiden biri.
UİD-DER: Peki, imzalamamanız gerektiğini nasıl öğrenmiştiniz?
2. İşçi: Performans düşüklüğü yazmışlardı çünkü. Doğru değil ki.
UİD-DER: Elbette doğru olan, haksız çıkartılmayı onaylamamak. İyi ama bunu nereden biliyordunuz?
2. İşçi: Herkese aynı bahane!
3. İşçi: Sonuçta birçok kişi sendikalı olarak çalışmış daha önce. Yakınımızda Zorlu var, Şahinler var…
2. İşçi: Ben şahsen sendikalı çalışmadım. Ama baktım 1-2 kişi çıkış imzalamadı, bir de geçerli bir bahaneleri olmadığından dolayı ben de imzalamadım.
1. İşçi: Şahinler, Zorlu, Akın Tekstil, Eczacıbaşı’nın yanı başımızda fabrikaları var. Burada bilinçsiz insan yok!
UİD-DER: Teşekkür ederiz.
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...