Buradasınız
“Sendika Olsa Ne Olur?”
Özellikle son 20 yılda işçi hakları o kadar çok geriye gitti ki, sendikalı işçiler bile son derece düşük ücretlerle çalışıyor, kuşa çevrilmiş sosyal haklarla yetinmek zorunda bırakılıyorlar. İşçiler bu duruma bakarak sendikalı olmayı çok gerekli görmediklerini ifade ediyor, “sendika olsa ne olur, ne değişir?” diyorlar. Hatta bazı işçiler, işyerinde sendikal örgütlenmeyi konuşmaktan bile çekiniyorlar. “Şimdi sendikaya üye olsak işveren bizi işten çıkaracak, ne gerek var sendikaya?” diye düşünüyorlar.
Bu ifadelerde korku var, umutsuzluk var, öfke var. Bu anlaşılabilir bir durum. Çünkü bugün sendikalar işçilerin haklarını yeterince savunamıyor, işçilere güven vermiyor. Sendikalar işyerlerindeki varlıklarını sadece toplu sözleşme dönemlerinde gösteriyor, tüm faaliyetlerini toplu sözleşme sendikacılığı ile sınırlıyorlar. Bürokratlaşmış sendikacılar, sanki patronların temsilcisiymişler gibi hareket ediyorlar. Türk Metal örneğindekine benzer sendika bürokratları ve işyeri temsilcileri, patronun personel, üretim, planlama müdürleri gibi hareket ediyorlar. Hak arayan işçiyi işten attırıyorlar. Tıpkı bir işveren örgütü gibi, işçinin karşısında patronların yanında yer alıyorlar. Bu durum işçilerin sendikaları işçilerin mücadele örgütü olarak değil, işçinin aidatını alan ama bunu işçinin yararına kullanmayan kurumlar olarak görmelerine neden oluyor. İşçilere umutsuzluk hâkim oluyor ve aynı serzeniş sıklıkla tekrarlanıyor: “Sendika olsa ne olur, olmasa ne olur!”
Peki, bu sorunun çözümü işçilerin işyerlerinde sendikasız çalışması mıdır? Sendikal örgütlenme konusunda duyarsız davranmaları mıdır? Elbette değil. Aslında sendikalar işçilerin en temel örgütleridir. Ama işçiler tabanda örgütlü olmadıkça, sendikalar mücadele örgütü niteliğini kazanamaz. İşçiler sendikalarına sahip çıkıp denetlemezlerse, o sendikalardan hayır gelmez. Ama işçiler işyerlerinde örgütlü olur ve bilinçli bir şekilde sendikalarına sahip çıkarlarsa her şey farklı olur. Mücadele eden işçiler, sendikaları ve sendikal anlayışı tepeden tırnağa değiştirebilirler.
Meselâ 12 Eylül 1980’de gerçekleşen askeri darbeden önce daha güçlü ve mücadeleci bir sendikal hareket vardı. Çünkü tabandaki örgütlü işçiler mücadeleleriyle sendikalarını daha ileri bir çizgiye taşıyabiliyorlardı. Patronların baş düşman ilan ettiği DİSK/Maden-İş’e üye metal işçileri, sendikalarına duydukları güvenle en gözü kara mücadelelere, grevlere atılıyor ve metal patronlarına kök söktürüyorlardı. Haklarını söke söke alıyor, alınları ak, başları dik ve güçlerinin farkında olarak çalışıyorlardı. O günlerde, işyerinde havalandırmanın olmaması bile grev nedeni sayılmaktaydı. İşçiler pek çok ikramiyeye ve sosyal hakka sahiptiler. Sendika temsilcileri fabrikadan içeri girdi mi patronlar saygı göstermek zorunda kalıyorlardı.
Maden-İş üyesi işçiler, toplu sözleşmede isteyecekleri hakları işyerinde tartışıyor ve sendikaya iletiyorlardı. Bununla da kalmayarak işyeri komiteleri kuruyor ve doğrudan toplu sözleşme görüşmelerine katılıyorlardı. Kendilerinin belirlediği taleplere, mücadeleyle sahip çıkıyorlardı. Üretimi durdurup greve çıkmaktan çekinmiyorlardı. Patronlar kendi çıkarları doğrultusunda yasalar çıkarmak istediklerinde ise işçiler, sendikaları aracılığıyla bunun karşısına dikiliyor, geçit vermiyorlardı. Patronların Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurma, DİSK’i kapatma, işçilerin sosyal haklarını budama planları gelip örgütlü ve bilinçli işçilere çarpıyordu. İşçiler değil, patronlar geri adım atmak zorunda kalıyorlardı. Çünkü o zamanki DİSK ve Maden-İş, işçilerin örgütlü gücünün ta kendisiydi. Demek ki sendikayı sendika yapan şey, işçilerin örgütlü olmasıdır. Örgütlü işçilerin sahip çıktığı bir sendika ile sendikal bürokrasinin ele geçirdiği bir sendika arasında dağlar kadar fark var.
Güvensizlikle söylenen “sendika olsa ne değişir?” ifadesini şöyle değiştirmek lazım: “İşçiler örgütlü olsa neler olur?” İşçiler örgütlü olursa çok şey olur! Tüm işçiler, işçilerin en büyük gücünün birlik olmaktan geldiğini bilir. İşçiler birlik oldukları zaman kendilerine olan güvenleri artar, kendilerini patronlar karşısında yalnız ve çaresiz hissetmezler. Birlik olan işçi mücadele eder, hakkını arar ve onurlanır. Kısacası işçiler birlik olursa dirlik olur. İşçiler birlik olursa dünya bile yerinden oynar.
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...
- Sorunlarımız her geçen gün katmerlenerek büyüyor. Mutfak masrafları, faturalar, barınma sorunu, düşük ücretler… Ama yalnızca sorunları sıralamakla bir yere varamayız. Yaşadığımız sorunları çözüme kavuşturmak için öncelikle sorunun kaynağını...
- Mersin Çevre Platformu, MIP AŞ’nin limanı genişletmek amacıyla Atatürk Parkını kapatmasını Özgür Çocuk Parkında basın açıklaması ile protesto etti. Mersin halkı, şehir merkezinde bulunan Atatürk Parkının MIP A.Ş tarafından liman genişletme...
- 28 Nisan birçok ülkede iş kazalarında ve meslek hastalıklarında yaşamını yitirmiş işçileri anma günü olarak kabul edilmiş durumda. İlk defa Kanada Kamu Çalışanları Sendikası (CUPE), 1984’te kendi üyeleri için 28 Nisanı Yas Günü olarak ilan etti. Bir...
- ABD’nin New York şehrindeki Columbia Üniversitesi öğrencilerinin başlattığı Filistin halkıyla dayanışma eylemleri ülke çapındaki diğer üniversitelere de yayılarak büyüyor. ABD’nin 22 eyaletinde 40’tan fazla kampüste öğrenciler aynı taleplerle...
- Aralık 2023’te iktidara gelen faşist Javier Milei ve hükümeti, kemer sıkma politikalarıyla krizin faturasını Arjantinli emekçilerin sırtına yıkmaya devam ediyor. İktidara geldiği günden bu yana birçok protesto gösterisiyle Milei hükümetine...
- İşçi sınıfının kadınları olarak birçok sorun yaşıyoruz ve bu 1 Mayıs’ta bizim de yükselteceğimiz taleplerimiz var. Sohbetimiz sırasında emekçi kadın kardeşlerimiz hangi taleplerle 1 Mayıs’a katılacaklarını anlattılar.