Buradasınız
Senin Safın Ne, Kimden Yanasın?
Gebze’den İSG uzmanı bir kadın işçi

Metro şantiyesinde İSG uzmanı olarak çalışan bir kadın işçiyim. Amcamın inşaatta geçirdiği kaza sonucu ölümünden sonra bu mesleği tercih ettim. Çünkü bir şeylerin değişmesi gerektiğini ve en azından benim de değiştirmek için bir şeyler yapabileceğimi düşünüyordum. Okuldan mezun olup iş bulana kadar epeyce zaman geçti. Mesleğim dışında işlerde de çalışmak zorunda kaldım. Mesleği yapmaya başladığımda ise karşıma çıkan gerçeklerin hayal ettiklerimle hiç bir ortak noktası olmadığını gördüm.
Örneğin yasalar bana diyor ki; uygunsuzluk durumunda işi durdurma yetkisine sahipsin. Ama aynı zamanda ücretini de patrondan alacaksın. Peki, benim maaşımı ödeyen bir patronun işini ben nasıl durdurabilirim? Şantiyede birçok iş kazasına, iş cinayetine tanık oldum. Üç kuruş para için insanların canından olduğunu gördüm. Her kaza sonrasında suçu çalışan işçinin dikkatsiz davranışına bağladılar, hatta ölümlü kazada bile. Oysa yaşanan kazaların %98’i önlenebilir kazalar. Bana önlemleri almam ama hiç masraf çıkarmamam söyleniyor, çünkü işçilerin güvenliği için kullanılacak parayı masraf olarak görüyorlar. Hatta “sen İSG uzmanısın, koruyucu malzemeleri senin alman gerekiyor” deniliyor. Ve şu an çalıştığım şantiye devlet ihalesiyle taşerona verilmiş bir iş. Devletin yaptırdığı bir işte neden gerekli denetimler yapılmıyor? Neden bu kadar zulüm yaşanmasına müsaade ediliyor?
Şimdi önümüzde seçimler var. Cumhurbaşkanı ben seçim yapıyorum, siz de beni seçin dercesine televizyon kanallarından hiç eksik olmuyor. Peki, seçelim de;
Okullarda kitapları ücretsiz dağıttınız, herkes eğitim alacak dediniz. Peki, eğitimin kalitesi ne duruma geldi? “Çocuğum bir meslek sahibi olsun, üniversiteye gidebilsin” diyen işçi aileleri her yıl dershanelere, özel eğitim kurumlarına binlerce lira yatırmaya başladı. Üniversiteden mezun olanlar ise deneyimsizsin, tecrübesizsin denilerek düşük ücretlerle çalışmak zorunda kaldı ya da işsizlik yüzünden “diplomalı işsiz” oldu. 4+4+4 sistemi ile çocuk işçiliğinin önü açıldı. Hani nerede kaliteli eğitim? O nedenle TAMAM…
Yollar yapıldı, köprüler yapıldı. Yeşil alanlar talan edildi. İhaleleri alan inşaat firmaları kısa sürede büyük kârlar elde ettiler. Bizler bir kere bile geçmediğimiz köprülerin, yolların vergilerini ödemek zorunda bırakıldık. O nedenle TAMAM…
Yasalarda işçilere sendikalı olma hakkı verilmiş, grev hakkı işçilerin mücadelesiyle yasalara girmiş. Peki, neden biz sendikalı olunca işimizden, ekmeğimizden oluyoruz? Neden greve çıktığımızda hemen yasaklanıyor ya da TOMA’lar suyu ve biber gazlarını üzerimize boşaltıyor? Millet biziz ve bizim güvenliğimizi bozan patronlar. “Milli güvenliği bozucu” gerekçesiyle grevlerimiz yasaklanırken, patronlara bizim güvenliğimizi sağlamadıkları için, düşük ücretlere çalıştırıldığımız için, iş cinayetlerinde öldüğümüz için neden hiçbir yaptırım uygulanmıyor? O nedenle TAMAM…
Teknoloji gelişti, ülkemiz büyüdü. Peki, neden biz işçilerin ekmeği günden güne küçülüyor? Teknoloji bu kadar gelişmişken, iş kazalarının, iş cinayetlerinin önüne geçilebilecekken neden bütün bunlara “fıtrat” denilerek kabullenmemiz isteniyor? O nedenle TAMAM…
İnşaat sektöründeki büyümeler, yapılan siteler, alışveriş merkezleri şunlar bunlar muazzam. Peki, bu yapılan yerlerde biz işçilere ne kadar yer var? Uzaktan izlemek bedava ne de olsa, değil mi? Bir ev alabilmek için kaç yıl çalışmamız gerekiyor haberiniz var mı? O nedenle TAMAM…
Asgari ücretin yaşanabilir seviyeye gelmesini istediğimizde “kaynak yok, daha fazlası patronlara yük” dediniz. Açlığı, yoksulluğu çeken biz, ama patronların çıkarlarını savunup sonra fakir edebiyatı yapan siz. Bunca zaman “kötünün iyisi” dedik ama ben yanıldığımı gördüm. Safını patronlardan yana belirleyip bu kadar açıktan işçi düşmanlığı yapanlara söyleyeceğim tek söz: Artık yalanlara karnım tok. TAMAM!
- İşyerinde Gelen Ölümler
- Çocuk İşçilikle Mücadele İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinin Büyümesiyle Mümkün
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- 14 Mayıs Seçimleri: İhtiyacımız Bir Kurtarıcı Değil Örgütlülüktür!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- UİD-DER ve TİP’ten İstanbul/Avcılar’da Ortak 1 Mayıs ve Seçim Çalışması
- Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Adaylarını Tanıttı
- Emek ve Özgürlük İttifakı Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Kararını Açıkladı
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...