Buradasınız
Sigortaya Dair Bir Öykü: Ferhat
Güzelyalı’dan bir işçi

Ferhat, henüz 16 yaşında tekstil atölyesinde çalışan bir gençtir. Her sabah annesinin tatlı sesiyle uyanır ama yatağın koynundan çıkmak istemezdi. Sıcacık, mışıl mışıl bir uyku her şeye değerdi. Uykuya doymak mümkün değildi. Ama ne çare… Çarçabuk işe gitmek için yataktan fırlar ve aceleyle yapılan bir kahvaltının ardından yollara düşerdi. Annesi arkasından içlenerek bakardı Ferhat’a: “Şuncağız, el kadar çocuk. Gözümün nuru. Fakat sırtında evin yükü. Ah Ferhat’ım ah, baban sağ olsaydı da, sen fabrika yerine mektebe gidebilseydin.”
Koşa koşa çıkardı evden Ferhat, geç kalırsa yevmiyeden giderdi. Eve gelecek nimet azalırdı yoksa. Bir hevesle koşardı dikiş makinelerinin arasından. Kolu diken Ayşe’den alır, yaka dikecek Mehmet’e götürürdü. Ortacıydı Ferhat. Her işe koştururdu. Patronu Ferhat’ı çok severdi, çok kıymet verirdi ama sigortasını yapmamıştı kaç zamandır. Ferhat arkadaşlarıyla sohbet ederken yaşça büyükleri sıkıştırırdı onu: “Yeter artık Ferhat, bu akşam çık ustabaşının karşısına ‘sigortamı yapın artık, sigortalı olmak istiyorum’ de” derlerdi. Ferhat onları kırmamak için tamam derdi ama içinden de “ustabaşı beni çok seviyor, patron neredeyse oğlundan ayırt etmiyor. Patron beni ortada bırakmaz. İyi şeyse mutlaka beni de sigortaya kaydettirir” diye söylenirdi.
Bir gün patron Ferhat’ı çağırdı. “Oğlum Ferhat, al şu harçlığı bugün izinlisin, gönlünce gez, eğlen” dedi. Ferhat ilk başta anlam veremedi ama o gün izinli olduğu için sanki uçuyormuşçasına ayrıldı işyerinden. Meğersem sigorta müfettişleri fabrikaya teftişe gelecekmiş. O yüzden patron sigortasız işçileri bir bir göndermiş. Oysa çırak işçiler ne de sevinmiştiler “bugün rahat bir nefes alacağız” diye.
Ferhat tüm bunlardan habersiz, Eminönü iskelesinde gözü takıldı balık ekmeğe. Şöyle tatlı tatlı yutkunup, simite talim etti. Bindi Eminönü vapuruna. Ama binmez olaydı. Kendisiyle yaşıt, ayağı topal bir genç gördü. Ferhat’ın yüreği sızladı. Kederlendi. Simit boğazına dizildi. Benim de ayağım sakat kalırsa top bile oynayamamam. Ne acı dedi.
Cumartesi işyerine gittiğinde, sigorta müfettişleri işyerini teftişe geldiği için patronun onu gezmeye gönderdiğini öğrendi. Sigorta kelimesi kafasında döndü durdu: “Ne işe yarar ki gerçekten bu meret?” Mesai bitti ertesi gün pazardı, dinlenebilecekti. Erkenden kalkması gerekmiyordu. Güzelce uykusunu aldı, kahvaltısını yaptı, annesine yardım etti. Sonra fırladığı gibi sokağa, başladı top peşinde koşturmaya. Her hafta sonu Ferhat bunu yapardı. Tek eğlencesiydi top peşinde koşturmak, maç yapmak.
Hafta başı yeniden iş başladı. Bir çırpıda biten malları bir arkadaşından diğerine götürüyordu. Sonra depodan iplik almasını istediler. Merdivenin tepesine çıktı Ferhat, ama elinde paketler bir anda devriliverdi, kendisini yerde buldu. Ayağının kemikleri bin bir parçaya ayrıldı. Tuzla buz oldu Ferhat’ın ayağı. Hastaneye götürdüler, top oynarken kırdı dediler. İş kazası oldu demediler. Ne bir tutanak tutuldu Ferhat için ne de bir kayıt yapıldı.
Patronu çok seviyordu ya Ferhat’ı, ilk ameliyatını üstlendi. Ama Ferhat’ın ayağının düzelebilmesi için 2 ameliyat daha yapılması gerekiyordu. Bu ameliyatlar için patron Ferhat’ı tanımaz oldu. Ağır aksak yürüyen, topallayan Ferhat tekrar döndü işyerine. Çalışayım belki birkaç ay sonra tekrar ameliyatımı yaptırır patron, diye düşündü. Geçti patronun karşısına. “Döndüm, çalışmak istiyorum” dedi. Oysa ne kadar zor gelmişti ona yürümek. “İş istiyorum” dedi. Patronun cevabı “ben sağlam adam istiyorum, kusura bakma” oldu. Ferhat’ın başından o an kaynar sular döküldü. Bütün inancını yitirdi.
Baba gibi değer verdiği patronu onu yüz üstü bırakmıştı. Ne sigortasını yaptırmış, ne de yüzüne dönüp bakmıştı. O an anladı Ferhat, patrondan ne baba olur, ne de arkadaş. “Keşke gerçek arkadaşlarımı dinlemiş olsaydım” diye düşündü: “Şimdi sigortam olsaydı ayağım topal kalmazdı belki. Ameliyatımı yaptırırdım, kurtulurdum. Ömür boyu çekeceğim patrona olan güvenimin ve inancımın acısını. Topallayan ayağımı ömür boyunca taşıyacağım.”
“Ayıdan post, patrondan dost olmaz” derler. Siz, siz olun, sigortanızın yapılması için ısrarcı olun.
İş Cinayetleri Durmak Bilmiyor
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- 2025-2026 eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte, öğrencilerin okul ve kırtasiye masraflarının artması Türkiye’nin birçok ilinde tepkiyle karşılandı. 5 Eylül’de İstanbul’dan Ankara’ya, Edirne’den İzmir’e birçok kentte Eğitim Sen öncülüğünde “...
- Kayyum yönetimindeki Van Büyükşehir Belediyesi tarafından işten atılan 223 işçinin işlerine geri dönme, İzmir Karşıyaka Belediyesi işçilerinin ücretleri için mücadelesi devam ediyor.
- Sonbahar geldi. Ama hâlâ yıllık izne veya tatile çıkmayan arkadaşlarımız, komşularımız ve yakınlarımız var. “Tatile gideyim, şöyle bir kafamı dinleyip koca bir yılın yorgunluğunu atayım” diyebilen insan sayısı her geçen gün azalıyor. Asgari...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’in araştırma birimi DİSK-AR tarafından hazırlanan “Enflasyon ve Artan Vergi Yükü” Raporu, 2025 yılının ilk 8 aylık döneminde işçilerin yaşadığı ücret kayıplarını gözler önüne serdi. Raporun sonuçları, 5...
- Her gün yeni bir gündemle uyanıyoruz. “İktidardakilerin dertleri ya da amaçları nedir, neyi hedefliyorlar” gibi sorular sormamız bile tuhaf oluyor. Güya bizi düşündüğünü, bizim için çalıştığını ileri süren iktidar sorunları büyütüyor, içinden...
- ABD’de geleneksel olarak her yıl Eylül’ün ilk Pazartesi günü kutlanan Emek Günü’nde, bu yıl da ülke genelinde yüz binlerce emekçinin katıldığı kitlesel eylemler düzenlendi. New York, Boston, Şikago başta olmak üzere birçok şehirde sokaklara çıkan...
- Afganistan’da on binlerce emekçi, 31 Ağustos gecesi derin bir acıya uyandı. Ülkenin doğusunda yer alan Kunar eyaletinde meydana gelen 6.0 büyüklüğündeki deprem, kısa sürede büyük bir yıkıma yol açtı. İlk belirlemelere göre en az 2200 kişi yaşamını...
- Düşük ücretler, iş güvenliği önlemlerinin alınmaması ve ağır çalışma koşulları nedeniyle işçilerin yaşadığı sorunlar büyüyor. Çalışma yaşamını düzenleyen yasalar yalnızca kâğıt üzerinde kalıyor, patronlar hiçbir yaptırıma maruz kalmadan hukuksuz...
- Sosyal medyaya, Türkiye’nin geleneksel sermaye kesimlerinin önde gelenlerinden olan bir annenin paylaşımı düştü.
- Birleşik Metal-İş ve Türk Metal sendikaları 4 Eylülde sendika genel merkezlerinde basın toplantıları yaparak TİS tekliflerini açıkladılar.
- Rejimin toplumsal muhalefeti sindirmeye yönelik saldırıları artarak sürüyor. 2 Eylülde İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP İstanbul 38. Olağan İl Kongresini iptal etti. İl Başkanı Özgür Çelik’i ve yönetimi görevden alarak yerine kayyum atadı.
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...