Buradasınız
Sınıf Kardeşliğini Yükseltelim

Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde atık kâğıt toplayarak ekmeğini kazanan Suriyeli bir emekçi geçtiğimiz günlerde 3 kişinin saldırısına uğradı. Önce kamyonla Suriyeli emekçinin motoruna çarpan saldırganlar çıkan tartışma sırasında onu öldüresiye dövdüler sonra da ekmek teknesini ateşe verdiler. Son bilgilere göre hastaneye kaldırılan emekçinin durumu ağır.
Bu olay basit bir kavga gibi algılanamaz. Saldırıya uğrayan kişi ülkesindeki savaştan kaçarak bu topraklara sığınmış, ekmek parasını kazanmaya çalışan bir emekçi. Bu nedenle de anlaşılmayı ve korunmayı hak ediyor. Ama kendi iktidarlarını ya da ırkçı fikirlerini topluma dayatmak isteyenler, emekçiler arasına düşmanlık tohumları saçıyor. Sonuç; mülteci-göçmen işçilerin onur kırıcı muamelelere maruz kalması, her alanda fiziksel-psikolojik şiddet ve bu olaydaki gibi sonucu ölüm olabilecek saldırılar. Diğer bir yandan da zihnine düşmanlık tohumları ekilenler insanlıktan çıkıyor.
İşsizliğin dolayısıyla yoksulluğun zirve yaptığı, kutuplaştırma ve düşmanlaştırmanın yaygınlaştırıldığı bir toplumda emekçilerin huzurlu olması beklenemez. Emekçiler içine düşürüldükleri girdabın sorumlusunu arıyorlar çünkü artık nefes almak istiyorlar. Etkin ve yaygın medya kanallarında ise dertlerine çözümden ziyade manipülasyonla karşı karşıya kalıyorlar. Muhalefet partileriyse adeta topluma “sorunlarınızın kaynağı iktidarın ülkeye doldurduğu Suriyelilerdir” mesajı veriyor. İktidar partisi ise mazlumun dostu, savaştan kaçan Suriyelilere kurtuluş umudu olduğunu propaganda ediyor. Ama mülteci-göçmen işçilerin topluma tam entegrasyonu için gerçekçi adımlar atmıyor. Mesela göçmen işçileri hâlâ “misafir” statüsünde tutuyor. Bütün bunların sonucunda yoksulluğuna ve çaresizliğine çözüm bulamayan emekçiler kör bir kuyuya düşmüş gibi, oraya buraya çarpa çarpa çıkış yolunu bulmaya çalışıyorlar.
Ekmeğini, alın teri dökerek kazanan insanlar, eğer kışkırtılmazlarsa farklı milletten ya da dinden olsa da kendileri gibi insanlara yakınlık duyarlar. Bu halkların kardeşliğidir, sınıf kardeşliğidir. Egemen sınıfın siyasetçileri ise kendi yalanlarını, hırsızlıklarını örtmek için mülteci işçi ve emekçileri paratoner gibi kullanırlar. Kendilerine bırakıldığında kardeşlik gösteren emekçiler egemenlerin oyunlarına geldiğinde toplumda azınlıkta ve güçsüz kalanlara yapılanlara sessiz kalabiliyorlar. Fakat ne zaman ki bu oyunun farkına varıp yapılan haksızlıkların hesabını birlikte ve yüksek sesle sormaya başlarsak işte o zaman bunları yapanların cesareti kırılır.
Bugün Türkiye’de 4 milyona yakın Suriyeli mülteci var. Birlikte çalışıp, aynı mahallelerde yaşıyoruz. Ortak ekmeğimizi paylaşıyoruz. Komşu oluyoruz, evlenip aile kuruyoruz. Şimdilik nadir de olsa gün geliyor bizi sömürenlere karşı omuz omuza mücadele ediyoruz. Ve bütün düşmanlaştırma çabalarına rağmen bir arada yaşayabiliyoruz. Ekmeğimize göz koyan, aynı tezgâhta omuz omuza çalıştığımız Suriyeli ya da başka milletlerden göçmen işçiler değildir. Onlar da tıpkı bizim gibi hayatta kalmaya, çocuklarını doyurmaya, iyi bir gelecek kurmaya çalışıyorlar. Ne zaman ki birlikte hareket ederiz o zaman sınıf kardeşliği bağlarımız güçlenir. İşte o zaman ne “yabancı” olmanın acılarını ne de haksızlığa karşı duramamanın utancını yaşarız.
Ziya Egeli’nin göçmen işçileri anlattığı “Ben Muhammed Aden” şiirinin son mısrasıyla bitirelim sözlerimizi. Egemenlerin yalanlarına inat hep birlikte haykıralım kardeşçe yaşayacağımız bir dünya özlemimizi:
Ben Muhammed Aden;
İstemeden girdim hayatınıza, biliyorum…
Ne siz,
Ne de ben, istemeden…
Ne isterim işinden olsun herhangi biriniz,
Ne de, kimsenin çocuğu aç kalsın benim yüzümden.
Ama isterim,
Hem de çok isterim
Hepimizin karnının ortak bir kazandan doymasını,
Ve bütün dünyanın
Hepimizin ortak vatanı olmasını.
- “Suriyeliler Kendi Ellerinin Ekmeğini Yiyor”
- “Mülteci Düşmanlığı Yapan Tezgâhıma Gelmesin”
- “Bizi Soyanlar Göçmen ve Yoksul Değil, Buralı ve Zengin”
- Göçmen Düşmanlığı Kimin İşine Geliyor?
- Emekçilerin Mülteci Düşmanlığından Çıkarı Yoktur!
- “İstanbul’da Herkes Yabancı”
- İnsanlık Aya’nın Gözlerinde Saklı
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Dümen Yelpazesinde Yaşam Savaşı
- Bu Düzen Çocuklarımıza Bir Oyuncak Bile Veremez
- Bursa’da Göçmen Faciasının Hatırlattığı Acı Gerçekler
- Ortak Duygular Yapay Duvarları Yıkar
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Göç Sorunu: Hangi Yola Girmeli, Kime Karşı Durmalı?
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Kimin Yanındayız, Kime Karşı Duracağız?
- Adu: Bir Çocuk ve Mültecilik
- Mülteci İşçilerle Biz Bir Sınıfız
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Sınıf Kardeşliğini Yükseltelim
Son Eklenenler
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...
- Zamanın çarkları döner, takvim yaprakları birer birer savrulur, yaşananlar birer birer unutulur. Fakat bazı değerler, deneyimler vardır ki, kuşaklar değişse de yitip gitmez, çünkü onlara sahip çıkanlar, onları geleceğe taşıyanlar vardır. İşçilerin...
- İktidar, yıllardır Türkiye’yi “şahlandırdığını”, ekonomiyi büyüttüğünü anlatıp duruyor. Televizyonlarda bol bol rakam gösteriyor, beton kulelerle övünüyor. Ama sokakta, evde, işyerinde bambaşka bir hayat yaşanıyor. Milyonlarca genç ne okulda ne işte...
- Artık eski kuşak bir işçi olarak, gençliğimde başımdan geçen bir olayı anlatacağım. Yıllar evvel “iş kazası” nedeniyle biri ağır iki ayrı ameliyat olmuştum. Sonrasında bir buçuk seneye yakın yatalak kalmıştım. Bu sürenin 7 ayını evde geçirmiştim....
- UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılan bir engelli arkadaşımız, dünyada 1 milyar engelli olduğunu söyledi. Bu rakam 8 milyarlık dünya nüfusunun yüzde 12,5’ine denk geliyor. Yani her 8 kişiden biri engelli! TÜİK verilerine göre de Türkiye’de en az 10 milyon...
- ABD’nin her yıl “özgürlük ve bağımsızlık günü” olarak kutladığı 4 Temmuz, bu yıl resmi törenlerin ve barbekü partilerinin ötesine geçerek işçi ve emekçilerin öfkesine sahne oldu. “Amerika’ya Özgürlük” sloganıyla onlarca şehirde gerçekleşen...
- Şüphesiz ki koşullar insanın ruh halini belirlemede çok etkili olur. Aynı şekilde tersine, bilinçlenen, ruh halleri değişen insanlar koşulları belirlemekte ve değiştirmekte çok etkili olur. Örneğin yoğun bir kış mevsimin yarattığı ruh hali, öyle bir...
- “Kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak, kamuya ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak, verilen görevleri layıkıyla yerine getirmemek hem vebal hem de günahtır. Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım yapmak, tanıdığı kişilere öncelik...
- Petrol-İş Sendikasında örgütlü grevci TPI Kompozit ve Temel Conta işçileri ile grevlerini kazanımla sonuçlandıran DYO Boya işçileri ve sendika düşmanlığına, işten atma saldırılarına karşı direnen TEKSİF üyesi Digel Tekstil işçileri, İzmir Menemen...
- Yıllar önce çalışıp ayrıldığım işyerinden bir işçi arkadaşım anlattı. Patron ekonomik krizden dolayı iflas ettiğini, işyerini kapatacağını söylemiş işçilere. Sonra patronla birlikte oturup ağlaşmışlar; “ne güzel bir işyerimiz vardı, ne güzel bir...
- Başlıkta yer alan ifadeler, Hakkı Özkan’ın “Grevden Sonra” romanındaki öncü işçi Nuri’nin eşinin sözleridir. Nuri, grevde öncüdür; mayası sağlam, kararlı bir işçidir. Yazar Hakkı Özkan matbaa işçiliği yapmıştır, yaşadıklarını romana aktarmıştır. “...
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...