Buradasınız
Siyaset Nedir, Kimler Siyaset Yapar?

Başbakan Erdoğan yaptığı birçok konuşmada, sanki Tekel işçileri suç işlemiş gibi, “siyaset yapıyorlar”, “ideolojik” davranıyorlar diyerek onları suçlu göstermeye kalktı. Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu ise, 17 Ocak günü Tekel işçileriyle yapılan dayanışma mitinginde, “ben kefilim, vallahi billahi işçiler siyaset yapmıyorlar” dedi. Şu işin garipliğine bir bakın kardeşler: İşçilerin haklarını savunması gereken bir sendika başkanı ile sermayenin çıkarlarını güden hükümetin başı işçilerin siyaset yapmaması konusunda hemfikirler. Onlara göre işçiler siyaset yapmamalılar! Peki kardeşler, siyaset nedir ve işçilerin siyaset yapması gerçekten kötü müdür? Siyaset yapmak sadece kravatlı birtakım adamların tekelinde midir?
Başbakan, bakanlar ve sendika bürokratlarının yapmayın dediği siyaset, işçilerin ortak çıkarları için yaptığı eylem ve gösterilerdir. Tekel işçileri 4/C statüsünde çalışmaya karşı durarak, güvenceli çalışma hakkı için çeşitli eylemler yaptılar. Birleşerek kurdukları çadırlarında günlerce direndiler. Direnişlerini toplumun geneline yaymaya çalıştılar. Polisin saldırısı işçileri yıldıramadı, birleşen işçilerin eylemleri sokaklara taşmaya başladı ve dayanışma grevleri hayatı etkiledi. Böyle olunca, tıpkı CHP ve MHP gibi patronların siyasetini yapan AKP, halkın gözünde yıprandığı için korkmaya başladı. Sıkışan hükümet, Tekel işçilerini “yetim hakkı yiyorlar”, “yan gelip yatıyorlar” karalamalarıyla suçlayarak, işçilerin toplumda kazandığı saygınlığı yok etmeye girişti. Tekel direnişi, işçilerin ellerindeki hakları bir bir almaya alışkın olan patron siyasetçilerini korkuttu. Zira Tekel işçileri, oy verdikleri partilere ve güvendikleri siyasetçilere artık güvenmiyorlardı, mücadele içinde onların gerçek yüzlerini görmeye başlamışlardı.
Bugüne kadar sermaye yanlısı siyasetçiler, biz işçileri cahil yerine koyarak, siyaseti bilmediğimizi söylediler. Onlara göre biz “sürü”, kendileri ise “çoban”dı. İşçi ve emekçiler kendi kendilerini yönetemediklerinden, ortak hareket edemediklerinden ve iyi ile kötüyü ayıramadıklarından dolayı bizleri yönetmek için çeşitli partiler kurup, siyaset yapıyorlarmış! Güya kendi sınıflarının çıkarları için değil de, “halka hizmet” için siyasete soyunmuşlar! Patronlar sınıfının siyasetçileri bunları söyleyerek, “siyaseti bize bırakın, siz işçiler siyasete bulaşmayın, biz sizin adınıza da siyaset yaparız” diyorlar. Kendilerine “saadet”, “ak”, “doğru yol”, “cumhuriyet”, “anavatan”, “milliyetçi” gibi değişik adlar veriyorlar. Bu sıfatlarla biz işçilerin zihnini bulandırmak ve peşlerine takmak istiyorlar. Aslında hepsi de işçi ve emekçileri oy deposu olarak görüyorlar. Bizden istedikleri her beş yılda bir sandık başına giderek, kendilerine oy atmamızdır.
Siyaseti, patron partilerine sadece “oy vermek” olarak düşünürsek, çok büyük hata yapmış oluruz işçi kardeşler. Patronların siyaseti sürdükçe, biz işçiler ezilmeye devam ederiz. İşsizlik ve yoksulluk artarken, biz, patron partileri gelsin bizi kurtarsın diye boş yere umut ederiz. Sermaye yanlısı siyasetçiler bizlere yalan söylüyorlar. Onların siyaseti kâr, sömürü ve soygun siyasetidir. İşçi ve emekçiler için değil, patronlar için siyaset yaparlar. Patronların düzeni ilelebet sürsün, bir avuç para babası bu sömürü düzeninin keyfini sürsün diye bizi siyasetten uzak tutuyorlar. İstiyorlar ki, biz işçiler birbirimize güvenmeyelim, patronların kurduğu sağ veya sözde sol partilerden birine oy vererek birbirimize düşman olalım, onların yalan ve vaatlerine kanarak yıllarca boş yere durumumuzun düzeleceğine inanalım! Patron siyasetçilerinin bu ve benzeri yalanlarına karşı çıkarak demeliyiz ki, “sizlerin siyasetine de, yalanlarına da karnımız tok, biz bundan böyle patronların değil kendi siyasetimizi yapacağız.”
Biz işçiler haklarımızı ancak kendi bağımsız sınıf çıkarlarımız temelinde siyaset yaparak alabiliriz. Biz işçilerin siyaset derken anladığı, bütün işçilerin ortak talepleridir, ortak çıkarlarıdır. Bizler yaşadığımız toplumda işsizliğin, yoksulluğun, açlığın ortadan kalkmasını istiyoruz. Her işçinin iş güvencesine sahip olmasını, iş kazalarında ölmemesini, meslek hastalıklarına yakalanmamasını istiyoruz. Hepimiz asgari ücretin sefalet ücreti olmaktan çıkartılmasını istiyoruz. Fabrikalarda sendikalı, sigortalı ve daha insanca çalışma hakkına sahip olmak istiyoruz. Aldığımız ücretin zam ve vergilerle tekrar elimizden alınmasını istemiyoruz. Bizler de insanca yaşamak, sosyal faaliyetlere katılmak, sevdiklerimize zaman ayırmak istiyoruz. Biz işçilerin savunduğu bu talepleri, patronların düzeninden yana olan hiçbir parti ve siyasetçi savunamaz. Bu taleplerin hayat bulması için çalışmazlar, kendi efendileri olan patronlarla karşı karşıya gelmezler. O nedenle biz işçiler, siyasete katılmalı ve siyasetimizi kendi sınıf örgütlerimizde yükseltmeliyiz. Bizler insanın insan gibi yaşadığı, sömürünün ortadan kalktığı, herkesin eşit olduğu bir dünya kurmak için iktidarı kendi ellerimize almalıyız. Tüm bunları başarabilmek için, biz işçilerin bağımsız sınıf çıkarları temelinde birleşip örgütlenmesi gerekiyor. İşçi sınıfının siyaset yapmasının önüne konulan tüm yasaklar kaldırılmalıdır. Sendikalarda, UİD-DER gibi işçi örgütlerinde, işyerlerinde, mahallelerde, okullarda, kısacası hayatın her alanında sınıfımızın ve çıkarlarımızın siyasetini yapmalıyız.
8 Mart ve Kadın İşçilerin Sorunları
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
Son Eklenenler
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...