Buradasınız
Soma’da Bilirkişi Raporu: Asıl Suçlu Önlem Almayan İşverendir

13 Mayısta Soma’da meydana gelen maden faciasında 301 işçi iş cinayetinde yaşamını kaybetti. Yüzlerce ailenin ocağına ateş düştü. Emekçiler yoğun bir acıya boğulmuşken, o dönemin başbakanı Erdoğan Soma’ya giderek “iş kazaları bu işin fıtratında var” açıklaması yaptı. Erdoğan’a göre iş kazaları ve iş cinayetleri “kader”di. AKP hükümeti dört bir koldan iş kazalarını ve iş cinayetlerini meşrulaştırmaya çalışarak Soma Holding patronunu kollamaya girişti. Oysa gerçekleşen katliamın asıl sebebi, Soma Holding patronunun gerekli iş güvenliği önlemlerini almamasıydı. Nitekim madenden canlı çıkan işçiler konuştukça bu gerçek net bir şekilde ortaya çıktı. Katliama karşı yoğun bir tepki oluşmasından dolayı AKP hükümeti facianın üzerini örtemedi ve bilirkişiler devreye girdiler. Son ve asıl bilirkişi raporu hazırlanarak savcılığa teslim edildi. Raporda, Soma Holding patronunun yanı sıra, Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) Yönetim Kurulu Başkanı, İşletme Müdürü, Maden İşleri Genel Müdürü, Migem yetkilileri ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri, gerekli denetimleri yapmadıkları için asli kusurlu bulundu. DHA’dan Taylan Yıldırım’ın hazırladığı haberde raporun ayrıntıları şu şekilde:
“Tüm güvenlik defterlerini ölçüm verilerine aykırı, birbirinden kopyalama sistemiyle doldurulan işletmenin, ayrıca 2017 yılına kadar üretmeyi taahüt ettiği kömürü de 3 yıl önceden çıkardığı, bu durumda işçilerin fazla üretim için çalışmaya zorlandıkları iddialarını doğrular nitelikte olduğu tespiti de raporda yer aldı.
Geçen 13 Mayısta, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’ye ait ocakta meydana gelen yangın ardından 301 madenci öldü. Türkiye’yi yasa boğan olay ardından kurtarma çalışmalarının tamamlanması ile başlayan adli süreçte, aralarında şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdürü Ramazan Doğru ile İşletme Müdürü Akın Çelik’in de aralarında bulunduğu 8 kişi tutuklandı.
Bilirkişi ilk kez faciadan 4 gün sonra girmişti
Maden ocağında kurtarma çalışmaları devam ettiği sırada bilirkişi heyeti, ilk olarak 4 gün sonra maden ocağına girdi. Ocakta incelemelerde bulunan heyet, buralardaki uyarı ve güvenlik sistemlerinin verilerine de el koydu. Heyetin ilk hazırladığı raporda da, ocak içerisinde normalin 10 katı yüksekliğinde 500 PPM korbonmonoksit gazı bulunduğu saptandı. Ayrıca zaman zaman ocaktaki korbonmonoksit gazı düzeyinin yükselmesine rağmen, içeride işçilerin çalışmaya devam ettikleri de yine raporda yer aldı. Bilirkişi heyeti, olaydan 2 ay sonra geçen 17 Temmuzda ikinci kez ocağa girdi. Gaz ölçüm sensörlerinin verilerine el koydu, yangının çıkışıyla ilgili incelemelerde bulundu.
İkinci rapor daha ayrıntılı yazıldı
Yaklaşık 2 ay süren inceleme ve yazım süreci ardından bilirkişiler, Prof. Dr. Ercüment Yalçın, Prof. Dr. Eyüp Akpınar, Prof. Dr. Ahmet Hakan Onur ile İş Güvenliği Uzmanı Alpaslan Ertürk tarafından hazırlanan 126 sayfalık rapor, soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısına teslim edildi. Rapor, giriş bölümü, havalandırma bölümü, sensör ölçümleri bölümü, keşifler, elektrik dağıtım hatları, trafo değerlendirmeleri, iş sağlığı ve güvenliği ile sonuç olmak üzere 7 ayrı bölümden oluştu. Türkiye Kömür İşletmeleri’ne ait olan ancak işletme hakkı Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin olan maden ocağının hem iç özellikleri hem de bulunduğu bölgenin coğrafi ve diğer özellikleri de yine bilirkişi raporunda yer aldı.
Güvenlik defterlerinin hiçbirisi verilere dayanmamış
Adli Tıp Kurumu otopsi raporlarına göre, işçi ölümlerinin, yüzde 85’e varan oranlarda karbonmonoksit zehirlenmesinden kaynaklandığı anlatılan bilirkişi incelemesinde, böyle kazalarda hayati öneme sahip olan gaz maskelerinin, kurallara uygun olarak belirli zaman aralıklarında kontrollerinin yapılmadığı saptandı. Yine havalandırma sistemlerini, yıllar içerisindeki kazılarla büyüyen ocağın yapısına göre yeniden düzenlenmediği, ocak içi planlardaki havalandırma sistemleriyle, kendilerine teslim edilen krokilerdeki sistemlerin de büyük farklılıklar gösterdiği tespit edildi. Raporda, temiz hava sağlayan sistemin, 4 kilometrelik bir uzunluğa sahip olmasının, uygun olmadığı görüşü dile getirildi. Ayrıca, korbonmonoksit gazı, oksijen, metan gazı gibi hava ölçümlerinin yazıldığı en önemli güvenlik kayıtlarından sayılan defterlerin, sağlıklı olarak doldurulmadığı gibi, rasgele ve daha önceki günlerden kopya olarak çekilip kayıtlara yazıldığı saptandı.
Ocakta bulunan, 48 gaz ve 19 karbonmonoksit gaz sensörünün büyük bölümünün arızalı olduğu, cihazların kalibrasyon sorunlarının olduğu, düzgün veri okuması yapmadığı raporda belirtildi. Bunun yanında, sensör verileri incelendiğinde, aynı tarihli defterlerdeki kayıtlarla birbirini tutmadığı gibi, geçen şubat ayından itibaren gerek karbonmonoksit gazı, gerekse de ocak içi sıcaklığın, çalışmayı imkansız kılacak şekilde sürekli artış gösterdiği, ancak güvenlikten sorumlu şirket elemanlarınca herhangi bir iş durdurma işleminin yapılmadığı da bilirkişilerce ortaya çıkartıldı.
Programlanandan 3 yıl önce kömür üretimi tamamlanmış
Facianın meydana geldiği ocaktan çıkartılan kömür raporlarının yanı sıra termik santral kayıtlarının da incelenmesiyle, şok gerçek de ortaya çıktı. Buna göre, ‘İleride telafisi olmayacak problemlerle karşılaşılabileceği gerekçesiyle’, sözleşmeyi feshedip devreden şirketin güvenlik sorunlarından dolayı programlananın çok altında miktarlarda, kömür çıkardığı, belirlendi. Buna karşılık Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.’nin ise, ocağın işletmesini devraldıktan sonra programlananın 2-2.5 katına varan oranlarda fazla üretim yaptığı, hatta sözleşmeye göre 2017 yılının Mart ayına kadar çıkarması gereken kömür miktarını (15 milyon ton) 3 yıl önceden facia tarihinde tamamladığı da tespit edildi. Bilirkişi raporunda bu verilerinde, işçilerin fazla üretim yapmaları için, çok çalıştırıldıkları ve kendilerine baskı yapıldığı iddialarını, doğrular nitelikte olduğu sonucuna varılacağını açıkladı.
Kanun uygulanmamış
Maden Kanunu’nda, kaza ile bağlantılı maddelerinin de sık kullanıldığı raporda, bilirkişi heyeti, ocaklardaki sensörlerin miktarı, güvenilirliği, bilgi aktarımını sağlayan çalışma esaslarına dair tedbirlerin, işveren ve denetleme görevindeki TKİ tarafından yapılmadığı görüşüne raporunda yer verdi.
Maden İşleri Genel Müdürlüğü'nün, (MTA) ocaktaki elektrik ve projeleri, mühendislik hizmeti sınıfına almamakla ilgili Maden Kanunu’nu ihlal ettiği, çalışanlara, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili zorunlu mesleki eğitimlerinde tam olarak verilmediği görüşü de, bilirkişilerce raporda ifade edildi.
Bilirkişi raporunda bir tek işçiler suçsuz
Raporun sonuç bölümünde heyetin raporunda şöyle denildi: “Soma Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, elde edilen bilgi ve belgeler ışığında, 13.05.2014 tarihindeki maden kazasının kaza öncesi teknik verilerin değerlendirilmesi sonrasında, pek çok ihmal ve kusurun biraraya gelmesi sonucu meydana gediği ve kazanın önlenebilir olduğu fikri heyetimizde oluşmuştur. Otopsi sonuçlarına göre, ölümlerin büyük çoğunluğu CO kaynaklı COhb (Karboksihemoglobin) zehirlenmesi sonucunda meydana gelmiştir. Bu boyutta bir zehirlenmenin meydana gelebilmesini sağlayacak CO konsantrasyonuna, yer altı ocağının boyutları göz önüne alındığında, tek başına bant, ahşap tahkimat ve PVC boru yanmasının neden olması olası görülmemektedir. Olayın ana kaynağı, U-3 trafosu etrafında ‘Topuk’ bırakılan kömürün kontrolsüz şekilde kendiliğinden yanması sonucu oluşan CO’nun hava girişine ulaşması, temiz hava ile temas eden kendiliğinden yanan kömürün tam yanmaya dönüşmesi, bu yangının 4 nolu kömür nakil bandının bulunduğu yola sirayet ederek, bu bölümdeki ve 3 nolu kömür nakil bandının bulunduğu yoldaki, bant, ahşap tahkimat ve PVC borulaür ve elektrik kablolarını tutuşturması, su ile soğutma çalışmaları sonucu açığa çıkan zehirleyici ve boğucu gazlardır.”
Yine sonuç bölümünde iki farklı tarihte yapılan incelemede, ocak içerisindeki kömürün yanmaya devam ettiği bilgisi verildi. Bilirkişi, “Ocak havasının denetimi için kurulan gaz izleme sensörleri, olayın başlangıcını haber vermiş ancak bu durum şirket yetkilileri tarafından dikkate alınmamıştır”, “Havalandırma şekli ve yöntemi, yangın tehlikesi olan bir yeraltı ocağı için uygun değildir”, “Vantilatör ve aspiretörlerin, gerektiğinde hava akımını ters yöne çevirebilecek tipte düzenlenmiş olmalıdır koşulu, ocakta yerine getirilmemiştir. Bu durum kurtarma faaliyetlerinde olumsuz etki yaratmıştır”, “Maden ocağında kullanılan gaz sensörlerinin, akredite bir kurum ve kuruluş tarafından kalibrasyonlarının yapılmadığı anlaşılmıştır”, “Kaza esnasında, olay yerindeki haberleşme cihazlarının, çalışmadığı ifadelerden anlaşılmaktadır, cihazların yeraltı standartlarına uygun olmadığı belirlenmiştir”, “İşyerinde tahliye amaçlı biri planlama söz konusu değildir”, “TKİ tarafından, hizmet alıp sözleşmesiyle, verilen kömür üretim işinin hükümleri açısından hileli görülmektedir” gibi maddelerinde bulunduğu kusurları 20 madde altında topladı.
Hazırlanan rapora göre, gerekli önlemleri almayan İşveren, işveren vekilleri, daimi nezaretçi, teknik nezaretçi, iş güvenliğinden sorumlu vardiya amirleri, iş güvenliği uzmanları, ocak havalandırma mühendisi, sensör kayıtlarından sorumlu personel, TKİ ELİ (Türkiye Kömür İşletmeleri, Ege Linyit İşletmeleri) kontrol baş mühendisi, TKİ ELİ Eynez ocağı kontrol mühendisleri, üretim izni veren Maden İşleri Genel Müdürü, MİGEM elemanları ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettileri, asli kusurlu olarak bulundu.”
- Çocuk İşçilikle Mücadele İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinin Büyümesiyle Mümkün
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- İşçiyiz, Filistin Halkına Yapılan Zulmü Kabul Etmiyoruz!
- Talan Yasasına Karşı Köylülerin Mücadelesi Sürüyor
- Sivas Katliamı 32. Yılında Lanetlendi, Katledilenler Anıldı
- Göçmenlerin Sağlığa Erişim Hakkı Yok Ediliyor!
- “Halkımız Yoksul Değil, Devletimiz Sosyal”
- Gazze’de Yardım Merkezine Saldırı: Kapitalizmin Geldiği Nokta
- Dünya Mülteciler Günü: Umut Kapitalizme Karşı Mücadelede!
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- ABD Büyükelçiliği Önünde Eylem: “Filistin’de Ablukaya ve İşgale Son”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...