Buradasınız
Sorun Vicdanlı Patron mu, Sömürü Düzeni mi?
Milyonlarca işçinin aklına şu tür sorular hep takılmıştır: “O kadar zengin olan patronlar neden işçiden üç kuruş parayı esirgerler? Onca parayı, malı, mülkü mezara götürecek halleri yok ya! Her yıl milyonlarca lira kâr yapan şirketler, elde ettikleri kârların küçük bir kısmını işçileriyle paylaşıp, işçileri tonla sıkıntıdan kurtarsalar ne olurdu yani!”
Bu sorulara üretilen yanıtlar, hep patronun ya da şirket ortaklarının huyundan suyundan söz edilen sohbetlerle devam eder. İşçiler patronların ne ölçüde cimri ya da bonkör, ne kadar vicdanlı ya da vicdansız olduğuna dair gözlemlerini dedikodu tadında paylaşırlar. Ancak şu soru bir türlü yanıtlanmaz: Patronlar, işçilerin emeğini sömürerek o kadar zengin hale gelmelerine rağmen, neden işçilerin ücretlerini yükseltmekten hep kaçınırlar?
Soru basit gibi görünse de yanıtı o kadar basit değil. Bu sorunun yanıtı aslında bu dünyanın düzenini anlamanın da en önemli anahtarıdır. Diyelim ki 20 bin lira paranız var. Bu durumda ne yapardınız? Pek çok işçinin cevabının şöyle olacağı açık: “Borçlarımı kapatır rahat ederdim”, “evin eksiklerini alırdım”, “bu işten ayrılır, iyi bir işe girene kadar tatil yapardım” vb…
Peki ya 20 bin değil de 20 milyon lira, yani başlangıçta zikrettiğimiz 20 bin liranın bin katı bir paranız olsaydı ne yapardınız? İşte tam bu noktada çok ilginç bir durum ortaya çıkıyor. Bir kişi 20 bin liraya sahip olunca 20 bin lira ile istediğini yapabiliyor. Ancak aynı kişinin 20 milyon lirası olunca işler değişiyor. Kişi, 20 milyon liranın sahibi gibi gözükse de, gerçekte 20 milyon lira “kişiye sahip oluyor”. 20 bin lirayı dilediğince harcayabilirsin ama 20 milyon lirayı dilediğince harcayamazsın!
Şöyle ki, 20 milyon lira paranız varsa, ne yapacağınıza dair yanıtlarınız derhal değişmek zorundadır. Bundan böyle bu parayı korumak ve arttırmak öncelikli kaygınız haline gelecektir. Yani yatırım yapmak bir zorunluluk olarak karşınıza çıkacaktır. Peki, nereye yatırım yapacaksın? İster çok sayıda daire alıp kiraya ver; ister şirket kurup ticaret yap, ister bir imalathane kurup birilerini işe alarak üretim yap… Her halükârda bu parayla yatırım yapmak, yani bu parayı sermaye haline getirmek zorunda kalacaksın. Artık bu sermayeyi daha da arttırmak öncelikli kaygın, hatta yaşama sebebin haline gelecektir. Yani sermaye sana sahip olacak. Sermayeyi büyütmek için işçileri sömürecek, gece gündüz çalıştıracaksın.
Sermaye, sahibine çeşitli ayrıcalıklar sunacaktır elbette. Lüks konut, lüks araba, statü, “saygınlık”, güç vb… Ancak sahibi de o sermayeyi daha fazla büyütmekle yüz yüze, o sermayenin hizmetkârı ve bekçisine dönüşecektir. Dini, imanı, vicdanı, değer yargıları kalmayacaktır. Hepsi de sermayenin çıkarına hizmet edecek biçimde dönüşüme uğrayacaktır. Örneğin Soma’da kömür madeninde 301 işçi öldükten sonra maden sahibinin oğlu şöyle demişti: “Asıl mağdur biziz; kaza yüzünden çok para kaybettik.”
Sermaye aslında birikmiş emekten başka bir şey değildir. Bu birikmiş emek, elbette patronların emeği değil, işçilerin karşılığı ödenmemiş emeğidir. Sermaye işçilerin sömürüsüyle büyür. Kapitalizm, kapitalin, yani sermayenin egemen olduğu düzenin adıdır. Kapitalist diye adlandırılan patronlar ise sermayenin “kişileşmiş” halidirler. Patronlar sahip oldukları sermayeyi arttırmaya çalışmakla hem sermayeye hizmet eder, hem de sermayedar olmanın ayrıcalıklarını yaşarlar. Kapitalistler sermayenin büyümesini hedefler, işçilerin refahını değil. Sermaye için önemli olan insan değil kârdır. Politikacılar patronlarla iç içedir, işçilerle değil. Savaşlar bile rakip sermayelerin çıkar kavgalarından çıkıyor. Her kapitalist daha fazla üretmek, daha fazla satmak ve kâr etmek ister. Rekabet edemedikleri takdirde batarlar. Bu nedenle hiçbir patron vicdana gelip “şu kadar parayı da işçilerle paylaşayım” demez. “En iyi patron” bile işçileri sömürmek zorundadır. Meselâ Ali Koç gibi patronlar bazen kapitalist sistemden şikâyet ederler ama kendilerine ayrıcalıklar sunan bu sistemden vazgeçemezler.
Baştaki soruya dönersek, sorun patronların iyi veya kötü, vicdanlı ya da vicdansız olması değildir. Sorun kapitalist sömürü düzenidir. Patronları vicdansız para düşkünü yapan da bu sistemdir. Biz işçiler bir taraftan haklarımız için mücadele ederken, diğer taraftan bu sömürü düzeninin yıkılması için mücadele etmeliyiz. Birlikte üreten işçiler neden birlikte yönetemesin? Fabrikaları, işletmeleri hatta ülkeleri işçilerin, emekçilerin kurduğu meclisler yönettiği zaman; sömürünün, savaşların ve krizlerin olmadığı çok daha güzel bir dünyaya kavuşacağız.
Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...