Buradasınız
İşçilerin Sordukları/43
Kıdem tazminatı uygulaması nedir?
Kıdem tazminatı işçiler için iş güvencesi demektir. İşçilerin işten atmalara karşı mücadele ederek elde ettikleri bir haktır. Mevcut uygulamaya göre bir işyerinde bir yıl ve daha fazla çalışmış olan her işçi kıdem tazminatı almaya hak kazanmaktadır. İşçiler işten haksız bir şekilde çıkarıldıklarında, evlendiklerinde, askerlik nedeniyle iş sözleşmeleri sona erdiğinde ve 15 yıllık çalışma süresini doldurup 3600 gün prim ödediklerinde çalıştıkları yıl kadar kıdem tazminatı alabiliyorlar. Ayrıca işçiler fazla mesai ve sigorta priminin eksik ödenmesi, ücretinin bordroda farklı gösterilmesi, imzaladığı sözleşmeye dair patronun yanlış bir beyanda bulunması ve yanıltması, ücretini eksik hesap etmesi ya da ödememesi gibi hallerde de haklı bir şekilde işten ayrılarak kıdem tazminatı almaya hak kazanıyor. Kıdem tazminatı giydirilmiş brüt ücret olarak işçiye ödenir. Yani tazminat işçiye o işyerinde verilen yol, yemek, yakacak, eğitim yardımı, ikramiye, prim gibi tüm ek ücretler hesaba katılarak ödenir. Getirilecek olan fon sistemiyle bu koşullar tamamen ortadan kaldırılacak.
Kıdem Tazminatı Fonu işçilerin çıkarına mı? Hükümet ve patronlar neden “fon” istiyor?
Patronlar kıdem tazminatı dolayısıyla işçileri işten atarken iki kere düşünüyorlardı. Şimdi kıdem tazminatını “fon”a devrederek rahatça işçi çıkarmayı, işten çıkardıkları ya da haklı bir nedenle kendisi çıkan işçilere tazminat ödemekten kurtulmayı amaçlıyorlar. Hükümet patronlardan gelen talep doğrultusunda kıdem tazminatını patronların yükümlüğü olmaktan çıkarıyor. “Fon” uygulaması gelirse patronlar hiç düşünmeden işçileri işten atabilecekler. Hükümetin amacı kıdem tazminatını kaldırmak, taşeron, esnek ve kısa süreli sözleşmeye dayalı, alabildiğine ucuz bir işgücü piyasası yaratmaktır. Özel istihdam bürolarının, esnek ve güvencesiz çalıştırmanın önünü alabildiğine açmaktır.
Getirilmek istenen “fon” sistemiyle kıdem tazminatının 30 gün üzerinden değil daha kısa süre üzerinden hesaplanması planlanıyor. Böylece 10-15 günlük tazminat ücreti gasp edilmiş olacak. İşçiler fonda biriken parayı alabilmek için 10 yıl beklemek zorunda kalacak. Hükümet özel istihdam bürolarını yaygınlaştırmayı da planlıyor. Böylece işçiler aynı köle gibi başka patronlara günlük, aylık ya da senelik kiralanacak. Çoğu işçinin sürekli bir işi ve sigortası olmayacağı için fonda biriken kıdemi de olmayacak. Olsa bile bu son derece düşük olacak.
Ayrıca fonda biriken paraların patronlara peşkeş çekilmeyeceğinin de garantisi yoktur. Örneğin İşsizlik Sigortası Fonu da işçiler için oluşturulmuştu. Fakat işçilerden çok patronlara ödeme yapıldı. Şu an bu fonda biriken 92 milyar lira patronlara teşvik, yatırım, prim ödemesi olarak peşkeş çekilmektedir. İşçilerin denetiminde olmayan her fon patronların hizmetine açılmaktadır.
Hesaplamalara göre 10 işçiden sadece 1’i kıdem tazminatı alabiliyor. İşçilerin kıdem tazminatlarını alabilmeleri için bunun bir fona aktarılmasına gerek yoktur. İşçilerin tazminatlarını almalarının önündeki yasal engeller ortadan kaldırılmalıdır. İşçiye tazminatını ödemeyen patronlar cezalandırılmalıdır.
“Fona” karşı nasıl mücadele edilebilir?
Hükümet ve patronlar 2011 yılında da kıdem tazminatımızı gasp etmek için düğmeye basmışlardı. Mücadele örgütümüz UİD-DER, gerek başlattığı kampanyayla gerekse yaptığı örgütlenme çalışmalarıyla fabrikalarda, işçi semtlerinde işçi ve emekçileri bilinçlendirerek bir kamuoyu yaratmıştı. “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyelim!” sloganıyla toplanan 65 bin imza, işçilerin protestosu olarak Meclise teslim edilmişti. Gelen tepkiler üzerine hükümet geri adım atmak zorunda kalmıştı. Fakat patronlar sınıfı boş durmuyor ve işçilerin örgütsüzlüğünden faydalanmak istiyorlar. UİD-DER, bu saldırıya karşı örgütlü mücadeleyi yükseltiyor, 65 bin imzayı 100 bine tamamlamak için çalışma yürütüyor. Ayrıca Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK de, “Kıdem Tazminatlarımız İş Güvencemizdir Dokunma!” sloganıyla bir imza kampanyası başlattı. UİD-DER ve DİSK’in kampanyalarına destek olalım ve işyerlerinde, fabrikalarda birlik olup örgütlü mücadeleyi yükseltelim! Kıdem tazminatımızın gasp edilmesini ancak örgütlü mücadele ederek engelleyebiliriz.
- Senin Memleket Nere?
- Düşmanlığı ve Savaşları Nasıl Meşrulaştırıyorlar?
- İşçi Sınıfının Sömürüye Karşı Mücadelesi Durdurulamaz!
- İşçi Dayanışması 196. Sayı Çıktı!
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Umut Şarkılarını Birlikte Söyleyelim!
- Bahis Oyunu Aslında Kimin Oyunu?
- Depremin Yaraları Kanamaya Devam Ediyor
- Ne Kadar Vergi Veriyoruz, Karşılığında Ne Alıyoruz?
- Dert Bizde Derman Ellerimizde, Birliğimizdedir!
- İşçi Dayanışması 195. Sayı Çıktı!
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Sendikal Örgütlülük Kâğıt Üstünde Kalmasın
- Tarihin Bir Yankısı: Sınıfına İnan, Gücüne Güven!
- Bu Fikirleri Kimler Üretiyor?
- Kamuda Tasarruf Paketinden Payımıza Düşenler
- Kapitalizm Yıkılmadan İnsanlık Nefes Alamaz!
- İşçi Dayanışması 194. Sayı Çıktı!
- İcra ve İflas Yasasındaki değişiklik ne anlama geliyor?
- Covid-19, Kısa Çalışma ve Ücretsiz İzin Gerçeği
- AKP’nin Torba Yasası: Patronlara Kıyak, İşçilere Saldırı
- Pandemi, Ücretsiz İzinler ve Hak Gaspları
- İş Güvenliği Yasasına 4. Kez Erteleme Ne Anlama Geliyor?
- Kronik Hastalığı Olan İşçilerin ve Hamile Kadınların Yasal Hakları
- Koronavirüs ve Yasal Haklarımız
- Avukat Mesut Badem ile Arabuluculuk Üzerine/2
- Avukat Mesut Badem ile Arabuluculuk Üzerine/1
- İşçilerin Sordukları/78
- Emeklilik Hakkımız İçin Topyekûn Mücadele Edelim!
- Yargıtay’ın Hamile İşçiler İçin Emsal Kararı
- İşçilerin Sordukları/75
- İşçilerin Sordukları/74
- İşçilerin Sordukları/73
- İşçilerin Sordukları/72
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...