Buradasınız
“Talih Kuşu”nu Beklerken
Kötü yaşam koşullarını haklı olarak değiştirmek ve daha iyi koşullarda yaşamak isteyen işçiler, kendilerini bu çekiciliğe kapılmaktan alıkoyamazlar. Aslında böylece patronların da tuzağına düşerler.
İşçilerin yaşam koşulları zor! Düşük ücretler, işsizlik, bitmeyen yoksulluk işçilerin yaşamını tüketiyor. Oysa en iyi koşullarda yaşamak, tüm zenginliği üreten işçilerin hakkıdır. Biz işçiler de konforlu evlerde oturmak, az çalışıp kendimize daha çok zaman ayırmak, çocuklarımızı iyi okullarda okutmak ve yaşamın tadını çıkartmak istiyoruz. Ama kapitalist sömürü sistemi buna izin vermiyor. Tüm zenginlik bir avuç patronun ve onların ailelerinin elinde yoğunlaşıyor. Çoğunluğun ürettiğine azınlık el koyuyor. Bu haksız sistemi kabul etmemek ve değiştirmek için çalışmak gerekmez mi? Elbette gerekir. Fakat bunun için önce birlik olmak ve bilinçlenmek lazım.
Peki, patronlar işçilerin birlik ve bilinçli olmasını, haklarını aramasını isterler mi? İstemezler! Diledikleri gibi yönetmek için işçilerin dağınık olmasını isterler. Ama işçiye umut da vermek lazım ki, yaşadığı kötü koşullara isyan etmesin ve sömürü düzenine başkaldırmasın. İşte tam da bu nedenle topluma umut pompalanır. İşçi-emekçi halkın gelecek hayalleri canlı tutulmaya çalışılır. Umutların canlı tutulmasında şans oyunlarının çok büyük bir işlevi vardır. Birkaç liraya milyonların sahibi olma hayali gerçekten de çok çekicidir. Kötü yaşam koşullarını haklı olarak değiştirmek ve daha iyi koşullarda yaşamak isteyen işçiler, kendilerini bu çekiciliğe kapılmaktan alıkoyamazlar. Aslında böylece patronların da tuzağına düşerler.
Böylelikle işçi-emekçi halkın kapitalist sömürü sisteminden umudunu kesmemesi için devreye sokulan şans oyunları işlev kazanır. Sistemden beklentiler artar, zengin olma hayali bireysel kurtuluş hayalini kamçılar. Örgütlenmek, bilinçlenmek ve daha iyi koşullarda yaşamak için topluca mücadele etmek gerektiği fikri geri plana düşer, bu yöndeki çabalara kulak asılmaz. Şans oyunlarıyla uğraşan işçi, “bir kez daha şansımı deneyeyim” diyerek kısır döngüden çıkamaz. İşçi enerjisini tüketir ve hatta oyunlara kendisini öylesine kaptırır ki koşan atlardan, futboldan ve dönen toplardan bir dünya oluşturur kendisine.
Bu durumda kazananın patronlar olduğu açık değil mi? Üstelik şans oyunları, çok büyük paraların döndüğü muazzam bir sektör haline gelmiş bulunuyor. Yani şans oyunlarının patronlar ve devlet için ayrıca böylesi bir işlevi de var. Milli Piyango, Sayısal Loto, Şans Topu, İddaa, at yarışı gibi şans oyunlarıyla işçi ve emekçilere sahte umutlar dağıtılırken, devlet ve patronlar bu şans oyunlarından müthiş paralar kazanıyorlar. Başta savunma–yani savaş– sanayii ve TRT olmak üzere birçok kuruma para akıtılıyor. Devlet bizzat şans oyunlarını teşvik ederek yaygınlaştırıyor. İnternet üzerinden yasadışı olarak oynanan bahislerin ve yurt dışına akan paranın önüne geçme iddiasıyla devlet 2004’te bir yasal değişiklikle insanları İddaa oyununa yönlendirdi. İddaa oyununu başlangıçta oynayanların sayısı birkaç yüz bini geçmiyordu. Fakat İddaa, televizyon ve radyo reklamlarıyla, sokaktaki afişlerle toplumun gözünün içine sokuldu. Şu anda 3,5 milyondan fazla insan bu oyunu oynuyor. Neredeyse her mahallede, her köşe başında şans oyunlarının oynandığı bayiler var. Bunların yanı sıra, 1,5 milyonu aşkın kişinin de sanal bayi üyesi olduğunu belirtelim.
Zengin olma hayaliyle milyonlarca insan, İddaa, at yarışı ya da benzeri oyunların kuponları üzerinde kafa patlatıp duruyor. “Talih kuşu”nu bekleyen emekçiler, adeta atlarla özdeşleşiyor, onlarla koşuyor ve toplarla dönüyorlar. Tribünlerde ya da ekran başlarında atlara yapılan çağrılar, sevgi sözleri, öfkelenmeler, kahrolmalar, tükenmeler hep umudu gerçeğe dönüştürmek için. Ama “talih kuşu” gelmiyor ve insanları derin bir hayal kırıklığı sarıyor. Bu arada işten çıktıktan sonra geriye kalan zaman da harcanmış oluyor. Aslında emekçiler kelimenin gerçek anlamıyla, kaz gibi yolunmuş oluyorlar. Her işçi şunu söyleyebilir: “Benim vereceğim 3-5 liradan ne olacak?” Oysa gerçek böyle değil. Milyonlarca insanın 3-5 lirası toplandığında milyonlar oluyor, devletin ve patronların kasasına akıyor.
Bizim burada başka bir yol önerdiğimiz açıktır. Elbette biz işçiler yoksulluktan kurtulmayı ve güzel bir yaşamı hak ediyoruz. Ama bunun yolu asla şans oyunları oynamaktan geçmiyor. Bunu en çok da bu oyunu oynayanlar biliyor. Peki, umutsuz mu olalım, hayatımızı değiştirmek için bir şeyler yapmayalım mı? Elbette yapalım. Bunun için şans oyunlarından medet ummayı bir kenara koymalıyız; bir araya gelmeli, bilinçlenmeli ve yaşamımızı değiştirmek için mücadele etmeliyiz. İşçilere sahte umutlar dağıtmalarına, bizleri aldatmalarına, oyalamalarına, kör etmelerine izin vermeyelim. “Talih kuşu”nun gelmesi tesadüfe bırakılamaz. İşçiler içinde yaşadıkları koşulları değiştirmek için mücadele ettiklerinde “talih kuşu” çıkagelecek ve umutlarımız gerçeğe dönüşecektir.
Fabrika Kızı
İşçilerin Sordukları/10
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...