Buradasınız
Türkiye’de Çocuk İşçi Sayısı 2 Milyona Yakın

12 Haziran Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Günü vesilesiyle yapılan açıklamalar, ortaya konan rakamlar Türkiye’de ve dünyada çocuk işçilikte gelinen vahim durumu gözler önüne seriyor. Buna göre dünyada 200 milyona yakın, Türkiye’de ise 2 milyona yakın çocuk işçi bulunuyor. Henüz korunup kollanmaları gereken çocuklar, işçileşiyor, küçücük bedenleriyle ağır yüklerin altına giriyorlar. Çok düşük ücretlere çok uzun saatler çalıştırılan çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimi olumsuz etkileniyor. Yıllardır süren savaş nedeniyle ülkelerinden çıkıp Türkiye, Ürdün, Lübnan gibi ülkelere giden Suriyeli çocukların durumuysa daha da içler acısı.
Konuya ilişkin bir açıklama yapan İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi Sorumlusu ve Baro Genel Sekreteri İlke Erol, çocukların çalışma koşullarının Anayasa’nın 50. Maddesinde yer alan düzenlemeyle korunduğunu, bu maddede ‘kimse, yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz’ hükmünün yer aldığını, devletin de, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler alma ödevi olduğunu hatırlattı. Eğitim sisteminin 4+4+4 olarak düzenlendiği değişiklikle zorunlu eğitim çağının 14’ten 13’e düşürülmesinin çocuk işçi sayısını arttırdığını ifade eden Erol, yasal düzenlemelerdeki eksikliklerin ve denetimlerin yetersizliğinin çocuk iş kazalarının artışına da neden olduğunu vurguladı: “Türkiye’de çocuk işçi kazalarına ve ölümlerine maalesef sıklıkla rastlanmaktadır. İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisi verilerine göre iş kazası sonucu hayatını kaybeden çocuk işçi sayısı her geçen gün artmakta. 2012 yılında 32 çocuk, iş cinayetlerinde hayatını kaybetmişken, 2016 yılına gelindiğinde 56 çocuk iş cinayetleri sonucu hayatını kaybetmiştir. Bunun en can alıcı örneği Adana’da mobilya atölyesinde çalışan 16 yaşındaki çocuk işçi Ömer Faruk Sever’in 1 Mayıs günü yaşanan iş cinayetinde asansörde sıkışarak hayatını kaybetmiş olmasıdır. Diğer önemli bir grup ise Suriyeli aileler ve onların çocuklarıdır. AFAD (Afet ve Acil Durum) verilerine göre Türkiye’de kayıtlı Suriyeli mültecilerin yüzde 55’i 0–18 yaş grubunda yer almaktadır.”
Erol, Suriyeli çocukların İzmir’de ayakkabı imalat atölyelerinde 12 saat ve üzerinde çalıştırıldığını, mülteci çocukların kimi zaman atölyelerde uyuduklarını veya ayakkabıları evlerine götürüp aileleriyle birlikte işi sürdürdüklerini dile getirdi. Çalışma koşulları nedeniyle felç, his kaybı, düşük ayak hastalığı gibi hastalıklara yakalandıklarını ifade etti. Erol taleplerini şu şekilde ifade etti: “Kayıt dışı çalışan tüm çocuklar için kayıp bir neslin oluşmaması amacıyla acil koruma tedbirleri alınmalıdır. İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi olarak, çocukların ekonomik sömürüye maruz kalmamaları, tehlikeli işlerde çalıştırılmamaları, eğitimlerinin, sağlıklarının ve gelişimlerinin zarar görmemesi için uluslararası düzenlemeler çerçevesinde mevzuat değişikliği ile birlikte denetimlerinin yapılması konusunda tüm kamu otoritelerini göreve davet ediyoruz.”
Ne yazık ki kapitalist sömürü düzeni altında yapılacak hiçbir yasal düzenleme çocuk işçiliği önlemeye yetmeyecektir. Düşük ücretler, hayat pahalılığı, yüksek vergiler gibi nedenlerle giderek daha fazla yoksulluğa itilen işçi ve emekçi aileler, yaşamlarını sürdürebilmek için çocuklarını çalıştırmak zorunda bırakılıyor. Yoksul ailelerin çocukları patronlar sınıfının açgözlülüğünün, kâr hırsının kurbanı oluyor. Savaşsa bu kurbanların sayısını kat be kat arttırıyor. Oysa çocuklar ailelerinin gelecek umududur. Gerçeğe dönüşmesi umuduyla mutluluk hayallerini devrettikleri evlatlarıdır. Bu nedenle işçi ve emekçilerin yaşamlarını, umutlarını yok eden, evlatlarını kurban eden kapitalizme karşı mücadele etmesi boyun borcudur.
Arkadaş! Sorunu Yanlış Yerde Arama
- Polonez İşçileri Fabrika Önünde Kazanımlarını Kutladı
- Perfetti Van Melle’de Direniş Kazanımla Sonuçlandı
- Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir
- Dünya İşçi Sınıfı Yeni Yıla Mücadeleyle Girdi
- KESK TÜİK’in Sahte Enflasyon Rakamlarını Protesto Etti
- Harb-İş Eskişehir Şubesinden TİS Eylemi
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Balıkesir’de ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı
- İş Kazalarına Karşı Daha Fazla Örgütlenelim
- Hitachi Energy’de Anlaşma İmzalandı, Grev Sonlandırıldı
- TİS Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları Toplantısı Düzenlendi
- Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
- Kartal’da Binlerce Emekçi Haykırdı: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”
- Önümüzdeki En Büyük Engel Sömürü Düzenidir
- Kanatları Kesik Gençler Ülkesine Yolculuk
- 1-0 Önde Olmak İçin Örgütlü Mücadeleye!
- 2021 Tüm Emekliler Sendikası’ndan Tekirdağ’da Eylem
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Gözaltılara Karşı Eylem
- Kadınlar Şiddete, Eşitsizliğe, Yoksullaştırma Politikalarına Boyun Eğmiyor
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın sahte enflasyon verilerine dayanarak 2025 yılı için kamu emekçilerine yaptığı yüzde 11,54 oranındaki zam, kamu emekçileri tarafından ülke genelinde protesto edildi. 13 Ocakta iş durduran KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, ASİM-Sen...
- Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları...
- Günümüzde fabrikalarda, işyerlerinde “kolay yoldan para kazanma” hayaliyle şans ve bahis oyunları oynamak gitgide yaygınlaştı. Teknolojiyle birlikte kumarhane herkesin cebine girdi. Her molada, her köşede tüm başlar cep telefonlarına eğiliyor,...
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...