Buradasınız
Ücretler Yükseltilsin, İş Saatleri Kısaltılsın!

Biz işçiler evimizin geçimini sağlamak, temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için çalışmak zorundayız. Ancak patronlar ücretlerimizi o kadar düşük tutuyorlar ki, ne kadar çalışıp didinsek iki yakamızı bir araya getiremiyoruz. Kredi kartı borçları birikiyor, ihtiyaçlar erteleniyor, kemerler sıkılıyor ama yine de ay sonu gelmek bilmiyor. Bu nedenle pek çoğumuz fazla mesailere katlanmak zorundayız. Bütün gün tükenerek çalıştığımız yetmezmiş gibi, bir de fazla mesai yaparak ömür tüketiyoruz. Ücretimizi üç kuruş arttırabilmek için mesai yaptıkça hayatımız çalışmaktan ibaret oluyor.
Pek çok işyerinde ücretlerin düşük olmasından şikâyet eden işçilere patronlar şöyle der: “Maaş az ama bizim işyerimizde istediğin kadar mesai yapabilirsin.” Neden onca çalışmamızın karşılığında asgari ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz kadar bir ücret alamadığımız konusunda gerçekleri söylemezler. “Sizlerin sırtından elde ettiğimiz kârlar çoğalsın diye ücretinizi kısıyoruz” demezler. Sanki gece gündüz demeden 12-14 saat çalışmak zorunda olmak normalmiş gibi davranırlar. Patronlara göre işçilerin tek işi çalışmak, ha makine ha işçi! Böyle gelmiş böyle gider dememizi ve buna inanmamızı isterler.
İşçiler ne kadar çok mesai yaparlarsa yapsınlar geçimlerini sağlayacak bir gelir düzeyine ulaşamıyorlar. Onca yorgunluğun ve tükenmişliğin sonucunda elde edilen gelir, aldığımız ücretin biraz fazlası oluyor. Aslında ücretlerimizi arttırmanın yolu fazla mesailere kalmak değildir. İşçiler ancak birlik olup örgütlendiklerinde ve mücadele ettiklerinde durum değişebilir ve daha iyi bir ücret alabilirler. Adına kapitalizm denen ve işçileri patronların ücretli köleleri haline getiren bu sömürü düzeni ortaya çıktığından beri, yani yaklaşık 250 yıldır patronlarla işçiler arasında işgünü ve ücretler konusundaki mücadele devam ediyor. Patronlar işçileri daha uzun saatler boyunca ve daha düşük ücretle çalıştırmak isterken, işçilerse geçinebilecekleri bir ücret için, insanı tüketen uzun çalışma saatlerinin düşürülmesi için mücadele etmişlerdir. Bu anlamda pek çok başarı da elde etmişlerdir.
Kapitalizmin ilk dönemlerinde işgünü, güneşin doğuşundan batışına kadardı. Başta Amerikan işçi sınıfı olmak üzere tüm dünya işçileri, on yıllar süren mücadeleler sonucunda işgününü önce 12 saate, sonra 10 saate, daha sonra da 8 saate indirmeyi başardılar. 8 saatlik işgünü için verilen mücadeleler çok çetin geçmiş ama işçiler sonunda hem 8 saatlik işgünü hakkını hem de 1 Mayıs’ı, yani “İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Gününü” kazanmışlardır.
8 saatlik işgünü işçi sınıfının en önemli kazanımlarından biridir. Çünkü bu hak işçilere dinlenebilecekleri, sosyal hayata karışabilecekleri ve daha ileri haklar için örgütlenebilecekleri bir zaman sağlamıştır. Aşırı yorgunluk nedeniyle işyerlerinde düşüp bayılan, dinlenmekten başka bir şey düşünemeyen işçilerin yerini, sosyal hakları için, siyasi talepleri için mücadele eden işçiler almıştır. Bazı ülkelerde bu mücadeleler, işgününün 8 saatin de altına düşmesini sağlamıştır.
Teknoloji çok gelişti. Üretim fazlasıyla hızlandı ve üretilen ürünlerin miktarı arttı. Mağazalarda, vitrinlerde, depolarda dünyadaki tüm insanların ihtiyaçlarını karşılayabilecek kadar çok ürün birikiyor. Dünyada çalışabilecek nüfusun tümünün günde dört saat çalışması halinde insanların her türlü ihtiyacını karşılamaya yetecek ürün üretilebilir. Oysa bugün geldiğimiz aşamada işgünü kısalmak yerine uzuyor. Patronlar 8 saatlik işgünü hakkımızı fiilen elimizden aldılar. 12 saatlik günlük çalışma neredeyse normal hale geldi. İşçiler, haklarını korumak ve yeni haklar elde edebilmek için bir araya gelebilecekleri, örgütlenebilecekleri zaman bulmak bir yana aşırı yorgunluk, iş kazaları ve meslek hastalıkları ile boğuşuyorlar. Çünkü işçiler patronlar karşısında birlik değiller.
O halde yapılacak şey bellidir: İşçi kardeşlerimizle bir araya gelmek, patronlara ve onların sömürü düzenlerine karşı ortak tutum almak; taleplerimiz için hep birlikte mücadele etmek! Tıpkı bizden önce yaşamış işçi kardeşlerimiz gibi.
Bizimle aynı sorunları yaşayan ve aynı talepler için mücadele etmek isteyen işçilerle 1 Mayıs alanlarında bir araya gelmek, bize ne kadar güçlü bir sınıf olduğumuzu bir kez daha gösterecektir. UİD-DER’in başlattığı “Ücretler Yükseltilsin, İş Saatleri Kısaltılsın!” kampanyasını 1 Mayıs alanlarına taşıyalım ve taleplerimizi hep birlikte haykıralım!
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
Son Eklenenler
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın yüzde 16’lık sefalet zammı dayatmasına karşı 26 Haziranda Türkiye genelinde yarım gün iş bıraktı. Türkiye Sağlık-İş Sendikasına...
- İspanya’nın güneyinde bulunan sanayi kenti Cadiz’de yaklaşık 30 bin metal işçisi grevde. 18-19 Haziranda 2 günlük grevlerinin ardından talepleri karşılanmayan işçiler 23 Hazirandan bu yana süresiz grevdeler. CCOO ve UGT sendikalarına üye işçiler,...
- Gençlik dönemi, insan hayatının en heyecanlı, en meraklı ve en enerjik zamanlarıdır derler. Bu yönleriyle gençlik bir nehre benzetilebilir; coşkulu, yönünü arayan, bazen de önüne çıkan taşlara çarpa çarpa yolunu bulan… Bazen hızlı, bazen yavaş akar...