Buradasınız
Ücretli Köleliğin Zincirlerini Kıralım!
Kölelik, Yunan ve Roma gibi pek çok uygarlıkta hayat bulmuş bir sistemdir. Köle olan anne babadan dünyaya gelenler köle olur ve hayatları boyunca efendileri için çalışırlardı. Savaşta tutsak edilmek, borcunu ödeyememek de köle olma nedeniydi. Köleler, tarlalarda, ev hizmetlerinde, madenlerde, taş ocaklarında çalıştırılırlardı. Kimi zaman da efendilerini eğlendirmek için yırtıcı hayvanlarla ya da birbirleriyle ölümüne dövüştürüldüler. Köleler çoğu kez ağır çalışma koşulları ve kötü muameleler sonucu hayatlarını kaybederlerdi. Tıpkı bir mal ya da hayvan gibi alınıp satılırlardı. Özgür olmalarının tek şartı ise efendileri tarafından azad edilmeleriydi.
Kölelik üretim ilişkileri ortadan kalkalı çok oldu. Aynı zamanda kölelik, modern dönemde tüm dünyada yasaklandı. O günlere dönüp bakacak olursak madenlerde, taş ocaklarında çalışan, tarlalarda ırgatlık eden, ekip biçen yani tüm zenginliği var eden, üretenler kölelerdi. Bugün içinde yaşadığımız kapitalist kâr düzenindeyse koca gökdelenleri inşa edenler, demire bakıra şekil verenler, tarlalarda, fabrikalarda çalışanlar işçiler. Peki, bugün işçi sınıfının içinde bulunduğu durumla tarihte kölelerin yaşadıkları arasında bir fark var mı acaba? Ağır çalışma koşulları, uzun çalışma saatleri, kötü muamele tıpkı geçmişte kölelerin olduğu gibi bugünün işçilerinin de en büyük sorunları arasında yer alıyor.
Geçmişte sahipler-efendiler vardı. Bugünse patronlar. Geçmişte alınıp satılan birer eşyaydı köleler. Onlara “ses çıkaran aletler” deniyordu. Kapitalist sistemde ise ücretli kölelik var. İşçi işgücünü ücret karşılığında satmak zorundadır, bunu yapmazsa aç kalır. Bugün patronların lehine çıkarılan yasalarla işçilerin durumu kölelerden farksız. İyice yaygınlaştırılan taşeronluk sistemiyle, özel istihdam bürolarıyla, gündeme getirilen kiralık işçilik uygulamasıyla işçiler köle haline getiriliyor.
Örgütsüz işçiler işten atılma, aç kalma korkusuyla patronların dayattığı ağır çalışma koşullarına, düşük ücretlere, güvencesiz çalışmaya kısacası bilcümle haksızlığa sesini çıkaramadan fabrika köşelerinde ömürlerini tüketiyorlar. İster o fabrikada ister bu fabrikada adeta bir yük hayvanından farksız, giderek artan iş temposuyla çalışıyorlar. İşçilerin kölelerden tek farkı işgüçlerini o ya da bu patrona satmaları karşılığında aldıkları üç kuruş paradır. Ev kirası, kredi kartı borçları, faturalar, ev kredisi, çocukların ihtiyaçları derken zaten işçinin eli kolu bağlanmıştır. İşçiler sözde “özgürler” ama aynı köleler gibi yaşayıp acı çekiyorlar. İşte bu nedenle kapitalizmde işçilere “ücretli köle” deniyor.
Geçmişte köleler büyük acılar içinde çalışır, alın teri akıtır ve efendilerini zengin ederlerdi. Şimdinin efendileri olan patronlar da işçilerin sefaleti ve acısıyla zenginleşiyorlar. Patronlar yattıkları yerlerden servetlerine servet katıyor, işçilerse ücretli köle olarak çalışmaya ve kendilerini “özgür” sanmaya devam ediyorlar. İşçi sınıfının ozanı Nazım Hikmet’in; “Büyük hürriyetinle çalışırsın el kapısında, ananı ağlatanı Karun etmek hürriyetinle hürsün!” dizeleri de bu durumu çok güzel özetliyor. Bugün işçi sınıfı içinde bulunduğu koşulları değiştirecek bir örgütlülüğe sahip olmadığı için durum her geçen gün daha da kötüleşiyor. Ancak umutsuzluğa yer olmamalı hiçbir zaman. Efendilerini eğlendirmek için aslanlara yem edilen, ağır çalışma koşulları altında can veren, köle pazarlarında satılan köleler zincirlerine rağmen pek çok kez ayaklandılar. Roma İmparatorluğu’na karşı isyan başlatan Spartaküs’ün adı hâlâ yaşıyor.
Ücretli köle olmadığımız, çocuklarımızın geleceği için kaygı duymadığımız bir yaşam sürmek istiyorsak bunun için ter akıtmak zorundayız. Efendilerimiz olan patronlar bizi azad etmeyecekler, biz zincirlerimizi kırıp özgürleşeceğiz. Ama bunun için örgütlenirsek! Patronların kapitalist kâr düzenine karşı mücadele edersek! Daha fazla kâr uğruna en insanlık dışı işlere girişmekten, savaşlar çıkarmaktan, işçileri açlığa, sefalete mahkûm etmekten, iş cinayetleriyle katletmekten geri durmayan patronlar sınıfının karşısına işçi sınıfı olarak çıkarsak! Modern çağın ücretli köleleri olarak bugünün Spartaküs’leri olmak için, sömürüyü, köleliği yıkmak için harekete geçersek! Gerçek özgürlük işte budur!
Köpeksiz Köyde Değneksiz Gezmek
Haribo’da Direniş Var!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...