Buradasınız
Ücretli Öğretmenlerin Sorunları
Ankara’dan bir öğretmen

Merhaba, ben Ankara’da çalışan bir ücretli öğretmenim. “Öğretmenim” dediğime bakmayın. Yaptığım işe bakarsanız evet öğretmenim ama aslında kadrolu öğretmenlerin sahip olduğu hakların hiçbirine sahip olamayan, iş güvencesi olmayan, yarın için hayal kuramayan ücretli bir köleyim. Oysaki üniversiteyi okurken ne hayallerimiz, ne umutlarımız vardı. Ben fizik bölümünü bitirdim. Üniversitedeyken devlet okullarında öğretmenlik yapmayı hiç düşünmedim çünkü dershanede çalışmayı düşünüyordum. Okul bittikten sonra dershanede öğretmenlik yapmaya başladım. Ama ne yazık ki eğitimle ilgisi olmayan, tamamen ticarethane olan dershanelerde daha fazla sömürülmeye dayanamadım. Düzenli ve yarın ne olacak demediğim bir işim olsun istiyordum. O yüzden de devlet okullarında çalışmak istiyordum. Bunun için bize okulda verilmeyen pedagojik formasyon almam gerekiyordu ve 4 yıllık üniversite eğitimime 1,5 yıl daha ekleyerek formasyon aldım. Sandım ki formasyon aldıktan sonra iş hallolacak. Ama asıl iş, daha doğrusu asıl sorun ondan sonra başlıyor. KPSS!!! Hayatımızı altüst eden bu sistemin tam ortasına oturmuş olan KPSS; insanın en verimli zamanlarını çalan KPSS.
Toplumda adil ve güvenilir sanılan KPSS ve buna benzeyen sınavlar aslında hiç de güvenilir değil. Son yıllarda yaşanan kopya olayları, bu sınavların bazı insanların çıkarları doğrultusunda kullanıldığının açıkça göstergesi oldu. 2010 KPSS’de yaşanan kopya olayının üzeri örtüldü ve birçok kişinin haksız bir şekilde çok iyi yerlere ataması yapıldı.
Biz okullardan öğretmen olacağız hayalleriyle mezun olurken bunlar karşımıza çıkıyor. Öğretmen olmak için gerekli eğitimi zaten okullarda alıyoruz. Mezun olurken de bu şekilde mezun oluyoruz. O halde okul bittikten sonra başka hiçbir sınava girmeden atanmak en doğal hakkımız olmalı. Ama binlerce insanı yarış atı haline getirerek oyalayan ve hiçbir seçiciliği olmayan KPSS’ye girmek şart koşuluyor. KPSS’ye girmek de yetmiyor. Geçtiğimiz yıllarda sınavda birinci olan bir öğretmen arkadaşımız kadro açılmadığı için yine de atanamadı. O kadar çok öğretmen açığı olmasına rağmen kadro açılmıyor, atamalar yapılmıyor. Neden? Çünkü Milli Eğitim Bakanlığına yeteri kadar bütçe ayrılmıyor. Milli Savunma Bakanlığına bile çok daha fazla bütçe ayrılıyor. Bu da eğitime verilen önemin derecesini gösteriyor. Hal böyleyken yapılmayan atamaların eksikliklerini gidermek için ücretli öğretmenler çalıştırılıyor. Kimdir ücretli öğretmenler? Kadrolu öğretmenin aldığı maaşın nerdeyse üçte birini alan, ders saat ücreti 7 TL bile olmayan öğretmenlerdir ücretli öğretmenler. Bunun dışında ücretli öğretmenler kadrolu bir öğretmenin sahip olduğu hiçbir hakka sahip değiller. Öğretmenlerin yararlandığı hiçbir indirimden yararlanamıyorlar. Öğretmen kimliği ve paso verilmiyor. Promosyon gibi hiçbir hakları yok. Sigortaları girdikleri ders saati üzerinden yatırılıyor. Ücretli bir öğretmenin aldığı maaş 700-800 TL civarında. Ücretli öğretmenlere yapılan bu ayrımcılık bu uygulamalarla açık bir şekilde görülüyor. Yapılan bu haksızlıklara, aslında sadece ücretli öğretmenlere değil, bu sistem içinde yapılan tüm haksızlıklara karşı mücadele etmeliyiz.
Görüyoruz ki bu sömürü düzeninin hiçbir adaleti, hiçbir vicdanı yok. Eğer biz bir şeyler yapmazsak bu sistemin sonu da yok. O halde ücretlisi, kadrolusu, sözleşmelisi ve dershanesiyle bütün öğretmenler, onların yetiştirdiği öğrencilerin velileri ve bütün işçi-emekçiler birleşip örgütlenmeli ve yapılan bu haksızlıklara dur demeliyiz.
İşsizlik Fonuna da Kar mı Yağdı?
“İşimi Geri İstiyorum!”
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- 1 Mayıs 1977’de hayatını kaybeden emekçiler, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla Taksim Kazancı Yokuşunda bir araya gelinerek anıldı. “Yaşasın 1 Mayıs” pankartının açıldığı anmaya sendikalar, emekten yana kurumlar, siyasi partiler ve UİD-DER...
- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi ve İstanbul Tabip Odası (İTO) 28 Nisan İş Cinayetlerinde Ölenleri Anma ve Yas Günü dolayısıyla Kadıköy’de Süreyya Operası önünde “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye” şiarıyla basın açıklaması gerçekleştirdi.
- İşçi sınıfının Uluslararası Birlik Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. Tüm dünyada ekonomik yıkımın emekçileri, emekçi gençliği çıkışsız bıraktığı bir dönemde, Türkiye’de de baskıları, yasakları arttıran, korku iklimi yaratarak...
- Merhaba kardeşler. Biz İstanbul Avrupa Yakasında yaşayan kadınlarız. Kimimiz çeşitli sektörlerde çalışan işçileriz, kimimiz emekliyiz, kimimiz de ev emekçisiyiz. Ankara’dan, Gebze’den UİD-DER’li kadınların 1 Mayıs’ta haykıracakları taleplerini...
- Bizler genç işçi ve öğrencileriz. Kendimizi bildik bileli, “böyle gelmiş böyle gider” denildi bize hep. “Bu insanlardan bir şey olmaz, sen sesini çıkarırsan yalnız kalırsın”… Fakat geçtiğimiz günlerde neredeyse bütün kentlerde işçi ve emekçiler, ön...
- Bugün dünyanın pek çok ülkesinde büyük kitleler, sömürüye, baskılara, emperyalist savaşa karşı meydanlara çıkıyor, isyan ediyor, genel grevler örgütlüyor. Tarih gösteriyor ki sömürüye ve faşizme son verebilecek, kitlelerin isyanını başarıya...
- 1 Mayıs işçilerin çalışma koşullarını düzeltmek için bir araya geldiği tarihsel bir günün adıdır. Bizler de her yaştan, her meslekten işçiler olarak çalışma koşullarımızı düzeltmek için 1 Mayıs’ta bir araya gelmeli, taleplerimizi hep bir ağızdan...
- UİD-DER’li gençler 1 Mayıs’a hazırlanıyor. İstanbul Anadolu Yakasından genç kardeşlerimiz neden 1 Mayıs alanında olacaklarını anlatıyorlar.
- Zenginlerin milyonlarca dolar ödeyerek kendilerine “kıyamet sığınakları” inşa ettirdiklerini biliyor muydunuz? Sığınak deyince aklınıza öyle soğuk ve karanlık, daracık mahzenler gelmesin. Bu sığınaklarda yok yok! Yapay zekâ destekli tıbbi bakımdan...
- Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de önemli bir siyasi figür. Ama biz UİD-DER’li işçiler, onu, önce temsilciliklerimizde, ev buluşmalarımızda izlediğimiz Beynelmilel filmiyle tanıdık ve sevdik. Sonra “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!”...
- Mersin’de “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” adlı etkinliğimizin ardından biz emekçi kadınlar olarak 1 Mayıs’ta alanlarda haykıracağımız taleplerimizi dile getirdik. 1 Mayıs coşkumuzla tüm emekçi kadınları 1 Mayıs’ta birlik olmaya, dayanışmaya...
- Hizmet-İş Sendikasında örgütlü Ankara Altındağ Belediyesi işçilerinin 21 Nisanda başlayan grevi devam ediyor. İstanbul Şişli Belediyesi işçileri alacakları ödenmediği için 24 Nisanda belediye önünde eylem yaptı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, 1886’dan günümüze inatçı bir gelenek olarak yaşamaya devam ediyor. Türkiye’de 1 Mayıs’ın sembolü haline gelen 1 Mayıs Marşı, “Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır...