Buradasınız
UİD-DER ile Büyüyoruz, Olgunlaşıyoruz…
İstanbul’dan bir lise öğrencisi
Dostlar
Dostlarımız
Yanıyoruz!
Özlem tutuşturdu yüreğimizi
Dayanamıyoruz
…
Gümüş kanatlı kuşları
Uçurduk
Sizleri bekliyoruz…
Merhaba dostlar, bu özlem dolu günlerimizde UİD-DER birliğimizden, ailemizden bahsetmek istiyorum. Özellikle de bugünlerde çoğumuz UİD-DER’in kıymetini ve içinde bulunduğumuz sürecin ilerleyişini çokça düşünmüştür. Uzak gibi görünsek de buluşmaya, kaynaşmaya devam ettik. Ve bu durum bana bir kez daha ne kadar güçlü bir yapıda mücadele ettiğimi hatırlattı. Bu vesileyle duygularımı paylaşarak sizlerle tekrardan buluşmak istedim. Ben neredeyse dünyaya gözlerimi açtığımdan beri UİD-DER çatısı altındayım. Tabi o zamanları hatırlamıyorum, sadece o yıllara dair elimde birlikteyken olan fotoğraflarımız var. Ama ilerleyen yaşlarımda babamla 1 Mayıs mitinglerine katıldığımı hatırlıyorum. Daha sonra yaşlarımız ilerledi. O sekiz yaşlarında pek bir şey kavrayamayan ben gitti ve yerine biraz daha anlayabilen, kavrayan, öğrenen ve en önemlisi de nihayet sohbetlere katılabilen ben geldi. Artık elimden tutup beni yanlarına alan babam ile değil de yolları öğrenen, soran, akbil basıp bizi ayıran yolları aşıp gelen birisi olarak katılmaya başladım. O sıcacık kapıdan girdiğimdeki sıcacık karşılamalar beni daha da yakın hissettirmeye başladı UİD-DER’e. Bir de tabi yalnız olmadığımızı, bu kokuşmuş ve köhnemiş kapitalist sistemden birlikle sıyrılıp, çoğalarak kurtulabileceğimizi her defasında daha iyi öğrenmeye başladım ve öğrenerek ilerlemeye devam ediyorum. Sadece bununla da kalmadı arkadaşlarım oldu, bir ailem daha oldu. Sosyalleşmeye başladım, ilk tiyatroma, ilk konserime UİD-DER ile birlikte gittim. Hatta kalabalığın içinde hiç yapamam dediğim şeyler yaptım; şiir okudum, küçüklüğümden beri istediğim ama gerçekleşemeyen tiyatro çalışmalarına katıldım. Yani sizlerin yanında utanmamam gerektiğini, hatalarımı da sizlerle birlikte aşabileceğimi öğrendim. UİD-DER böyle bir örgüt işte! Birlikte büyüdüğün, olgunlaştığın, aktararak geliştiğin bir örgütlülük… Bu evde kalma süreci bana bunları tekrar anımsattı. Sizlerle de bunları paylaşmak, sıcacık yuvamızı bir de benden dinlemenizi istedim. İyi ki UİD-DER ile tanışmışım, iyi ki bu mücadeleye sizlerle katılmışım. Sevgiyle ve mücadele ruhuyla kalmanız dileğiyle, görüşmek üzere…
Yağmur en çok bizi ıslatır rahmetiyle.
Güneş en çok bizim tenimizi yakar.
Bedenlerimiz değildir yalnızca yanıp kavrulan…
Haykıran dilimizden değil bu ses sadece…
Acı çeke çeke nasırlanan yüreklerimizden.
Canım yanıyorsa benim, işten atılınca sen,
Sen, isyan ediyorsan benim yoksulluğuma,
İşte bu bizim sınıf kardeşliğimizden.
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Fırtınalar Yaratan Kelebekler!
- Sömürü Çarklarında Kaybolan Genç Yaşamlar
- MESEM: “Genç Eller” Üretiyor, Patronlar Sömürüyor!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- “Aman Çocuğum Sağa Sola Bulaşma” mı?
- “Enflasyon Canavarı”nı Üzerimize Salan Kim?
- Bir İlmek de MESEM Çıraklarından
- KYK Yurtlarında Ölmek İstemiyoruz!
- Bu Düzeni Yıkmak Boynumuzun Borcu
- Arel Üniversitesi Öğrencileri Servis Ücretine Neden İtiraz Ediyor?
- Aileler İstemese de Gençler Sorunları Görüyor
- Bizim Onlara İhtiyacımız Yok!
- “Bütün Suç Masadakilerin!”
- “Bizim Hayatımızda Şakaya Yer Var mı?”
- UİD-DER’de Bilinçlenelim, Haksızlığa Karşı Birleşelim
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...