Buradasınız
Ülke Yangın Yeri, İktidar Oyunları Devam Ediyor
İzmir’den emekli bir işçi

“Memleket yangın yerine dönmüş” sözü son günlerde deyimden öte gerçek olarak yaşanıyor. Ülkenin birçok yerinde yangınlar insan, hayvan, börtü böcek ve ağaçları küle çevirmeye devam ediyor. Bu yangınların nedenini doğru bir şekilde anlamak için doğa katliamına son gaz devam eden iktidarın ve başta yandaşlar olmak üzere sermaye sınıfının icraatlarına bakmamız gerekiyor.
Yangınlar çıktığı bölgeleri yakıp küle döndürürken, tek adam rejimi “panik yok, hallederiz” der gibi son derece rahat. Sarayın 4 bakanı yangın bölgesine teşrif ettiler. Cenazede ölenlerin yakınlarına “gözünüz aydın” dercesine üzerlerinde tiril tiril beyaz gömlekler ve bir koruma ordusuyla gittiler. Eski Antalya Milletvekili olan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Manavgat’ta büyük bir tepki ve kinle karşılandı. Çavuşoğlu yangının içinde kalmış insanları bastırıp susturmaya çalıştı. Ardından “halkımız cömerttir” diyerek cebinin dibi delik halka para yatırmaları için IBAN numarası verdi. İmanlarını sermayeye tahvil etmiş, insanlıklarını tamamen yitirmiş olduklarından, ölüsü çıkmış halkın tabutuna bir çivi daha çaktılar.
Erdoğan ise kendisinin 13 özel uçağı varken ve “itibarlı” olmakla, “büyük devlet olmak”la övünürken üç yangın uçağı olduğunu söylüyor. Nihayetinde yangın kendi saraylarında çıkmamış. Yanan yerler sonuçta boş bırakılacak değil. TOKİ kepçesi, kazması ve küreğiyle oraya çökecek. Denize nazır lüks oteller yapılacak. Ağaç dediğin nedir ki gölgesi kâr getirmiyorsa?
Biz bu beyaz gömlekli bakanları, makam mevki sahiplerini Soma’da 301 madenci yerin derinliklerinde katledildiğinde de görmüştük. Acıdan kıvranan madenciyi iki polis kollarından tutarken, Cumhurbaşkanı Müşaviri Yusuf Yerkel hırsla tekmelemişti. “Ayağım incindi” diyen bu efendiye rapor bile vermişti Hipokrat yemini eden doktorlar. Aynı Yerkel ABD’de George Floyd öldürüldüğünde “kötülüğün sıradanlığı” diye tweet atarak gerçekten de kötülüğün sıradanlaştığını, bayağılaştığını göstermişti. Erdoğan ise yok olan 301 insanın canı değilmiş gibi “madencinin fıtratında var ölüm” sözleriyle meşrebini belli etmişti. Aslolan sermayenin büyümesidir, 301 madencinin ölmesi teferruattır demiş oluyordu. İçimizi sızlatan, öfke ve nefretimizi bin kat arttıran “güzel öldüler”, “kader, fıtrat” sözlerini hâlâ hatırlıyoruz.
İktidarın sadık havuz medyası yangınları “terör saldırısı, sabotaj” gibi göstermek için tek kişinin kaleminden çıkmışçasına başlıklar atıyor. Yangınlar birkaç gün önce başladı. Yangınların sebeplerini tam olarak anlamamız henüz mümkün olmayabilir. Fakat yangınları söndürmekte bu denli vurdumduymaz ve isteksiz davranan iktidar sorumludur. Yani bu yangınlar şayet bilinçli olarak çıkartılmışsa, ilk akla gelecek olan yıllardır doğayı talan edenler olmalıdır. Mesela yangınlar başlamadan Muğla Milas’ta ormana demirden canavarlarla girip ağaçları kesen Cengiz Holdinge karşı köylüler ormanda nöbet tutuyorlar. Herkese dayanışma çağrısı yaparken “Karşımızda Dikilen Taş Parçası” diyordu Nejla Işık isimli köylü kadın. Bu sözlerle ilgili bir yazı UİD-DER web sitemizde çıkmıştı.[1]
Aylardır Rize İkizdereli köylüler aynı Cengiz’in ormanlarına, derelerine saldırısına karşı mücadele ediyorlar. Cengiz, milletin, doğanın anasını ağlatırken iktidarın arkasında, jandarmanın emrinde olduğunu gördük. Doğasını koruyan köylülerin başına gelmeyen kalmadı. Yargı doğanın anasını ağlatan Cengizlere değil, doğasını korumak isteyen köylülere davalar açtı. Rize’de art arda gelen sel baskınları, ağaçlar kesildiğinde doğanın ne hale geldiğini net biçimde gösterdi. Erdoğan ise toplumu aptal yerine koyarak “doğa bizi sınava çekiyor” deyip insanların kafasına “keyif çayı” fırlattı.
Bu yangınların kimlerin işine geldiği ortada. Erdoğan’ın her depremden, selden, yangından sonra ellerini ovuşturarak “TOKİ yapar” dediğini iyi biliyoruz. Nitekim daha yangınlar tüm şiddetiyle devam ederken TOKİ web sitesinden “şirin” köy evleri örnekleri yayınladı, bunları yapacakmış, AKP’li bir belediye başkanı ise “tüm köylüler keşke bizim evimiz de yansaydı diyecekler” diyerek bu TOKİ evlerini övdü. İnsanın bu durum karşısında ağzına gelen tüm küfürleri sayası geliyor ama burası yeri değil. Sonuçta bunlar insan gibi gözüküyorlar ama aslında insan kılığında dolaşan sermayedirler, paradırlar. Karşımızdaki sermaye sınıfı işçinin emeğine, köylünün yaylasına, deresine çökmek için vahşice saldırıyor. Nejla Işık’ın ifadesiyle, işçiler, köylüler birlik olup mücadele etmeden bu kendilerine cenneti, bizlere cehennemi yaşatanları başımızdan atıp kendimiz baş olamayız.
[1] Karşımıza Dikilen Taş Parçası!, İşçi Dayanışması, 160. sayı
- Depremden Sonra Sel de Felakete Dönüştü
- Pakistan’da Seller Can Almaya Devam Ediyor
- “Yeşil Bursa”ya Ne Oldu?
- Ormana Girişleri Yasaklamak mıdır Önlem?
- Fırat Nehri Siyanür Akıyor!
- Doğada Can Bulan Ne Varsa Kapitalizmde Can Çekişiyor!
- Dünya Nüfusunun %99’u Kirli Hava Soluyor!
- ABD Colorado’da Yangın: Kapitalist Felaketler Bitmiyor!
- Gezegeni Kirleten Sistemin Temsilcileri Toplandı
- İklim Krizinin Nedeni İnsan mı? Öyleyse Hangi İnsan?
- Mersin’de Kaçak Granül İşletmeleri Zehir Saçıyor!
- Nasrettin Hocanın Akşehir Gölünü de Kuruttular
- İklim Krizi de Kapitalizmin Krizidir!
- Ağaoğlu’nun Cenneti, Bizim Cehennemimiz!
- Doğa Olaylarını Felakete Dönüştüren Açgözlü Sermaye ve Siyasi İktidardır
- Yangınlar, Seller, Deprem ve Konut Sorunu
- Tomrukların Arasında Cansız Bir Beden!
- “Yangın veya Sel Yaz”
- Sürülmüş Toprağın, Nehirlerin ve İşçilerin Bahtı
- Kapitalizm: Bu Deli Gömleği Dünyaya Dar Geliyor!
Son Eklenenler
- Mata Otomotiv’de 27 Şubatta üretimi durduran 1000 işçi, hakları için 27 Martta Ankara’ya yürüyor. Mata işçileri, iş güvenliği önlemlerinin alınması, yönetim ve amirlerin uyguladığı baskının son bulması ve yüzde 20 ek zam yapılması için işten kaçınma...
- Tıpkı depremden önce olduğu gibi depremden sonra da devlet yetkilileri sorumluluklarından kaçmaya devam ediyorlar. Hatta umursamazlıkta adeta birbirleriyle yarış halindeler! İlk imdada koşanın devlet olmasını bekleyen depremzedeler hayal kırıklığına...
- Depremzede emekçiler bu kış günlerinde sıcak bir yuvadan yoksunlar. Çoğunun giyecek doğru düzgün bir kıyafeti ya da belki sarılacak bir battaniyesi yok. Çocukların ayaklarında ayakkabıları yok. Kimisi sıcak bir çorbadan yoksun. Deprem bölgesinde...
- DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından Cengiz Holding binası önünde direnişçi işçilerle birlikte kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Satera Elektrik işçilerine direnişteki Mata işçileri ile MKS işçileri de destek verdi. Eyleme DİSK’...
- İran’da kız çocuklarının eğitim gördüğü okullarda 30 Kasım 2022 tarihinden beri zehirlenme vakaları görülüyor. İlk olarak Şiilerin kutsal saydığı Kum kentinde bulunan Kum Kız Sanat Okulunda görülen zehirlenme vakası, kısa sürede diğer okullarda da...
- Depremin üzerinden haftalar geçti ama ihmaller, keyfi tutumlar, umursamazlık, akıl almaz söylemler depremin sonuçlarını felakete çevirdi. Erdoğan depremin üçüncü gününde deprem bölgesine korumalarının da içinde bulunduğu upuzun bir konvoyla gitti. O...
- Belediye-İş üyesi Avcılar Belediye işçileri İstanbul Avcılar Havuz meydanında basın açıklaması gerçekleştirdiler. Eyleme Belediye-İş Sendikasından şube yöneticileri ve temsilciler, demokratik kitle örgütleri, emekten yana partiler ve UİD-DER katıldı.
- Fransa’da Macron hükümetinin emeklilik hakkına yönelik saldırısı işçi sınıfını bir kez daha ayağa kaldırdı. Hükümet emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkarmak istedi ancak işçi sınıfı bu saldırıya grevlerle, milyonları bulan protesto gösterileriyle...
- Emek ve Özgürlük İttifakı, Ankara’da düzenlediği basın toplantısıyla 14 Mayısta yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerine dair kararını açıkladı. “Ülkede demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, toplumsal adaletin gerçekleşmesi için yoksulluğa,...
- Türkiye, tarihinin en büyük depremini yaşadı ve iktidar yine sınıfta kaldı. Yıkılan 11 şehre ve enkaz altında kalan insanlara günlerce yardım elini uzatmadı devlet. Ama sürekli televizyonlarda “müdahale ettik, herkese ulaştık” diye reklam yaptılar....
- Yer bilimciler 6 Şubat’ta yaşanan Maraş merkezli deprem öncesinde açıklamalar yapıyor, uyarıyor ve gerekli önlemlerin alınması için çağrıda bulunuyorlardı. Bu çağrılara kulak tıkayan ve tek bir önlem almayan iktidar, depremin sonuçlarının felakete...
- 15 Martta İngiltere’de 700 bine yakın işçi greve çıktı. İngiltere bir kez daha işçi sınıfının gücüne tanıklık etti. Hükümetin “Bahar Dönemi” bütçesini açıkladığı güne denk getirilen grev, işçi sınıfının sermaye sınıfına ve hükümete karşı kararlı...
- Marmara fayı yakınındaki bölgelerde riskli evlerde milyonlarca insan oturuyor. Bu insanların çok büyük bir kısmının güvenilir bölgelere taşınacak ne paraları ne de imkânları var. Milyonlarca emekçinin hayatı risk altında... Bu insanlar kendi...