Buradasınız
İsraf Meselesi: Porsiyonu Kim Küçültmeli, Kapitalizmi Ne Etmeli?

“Çelişkilerle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Bir yanda yerkürede açlıktan ölen insanlar, bir yanda israf edilen tonlarca gıda var.” Bu sözler “Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık” etkinliğinde konuşan Emine Erdoğan’a ait. Aynı konuşmasında çarpıcı veriler de aktarıyor. Mesela dünya genelinde soframıza ulaşana kadar her 100 gıdadan 33’ü çöpe gidiyor. İsraf edilen gıdanın üçte biri dünyadaki tüm aç insanları doyurmaya yetiyor. Ülkeler arası seyahat eden yiyeceklerin üretimden dağıtıma kadar sera gazı salımına katkısı yüzde 6…
Peki, ortaya koyduğu bu soruna çözüm olarak ne öneriyor? Diyor ki “Gelin hep birlikte basit önlemler alalım. Mesela alışverişe çıkmadan önce alınacaklar listesi hazırlayalım. Porsiyonlarımızı küçültelim. Sadece ihtiyacımız kadarını alıp bozulacağını bildiğimiz yiyecekleri istiflemekten vazgeçelim.” İsrafı önlemeye yönelik bu öneri emekçilerle dalga geçmekten başka bir anlama gelmiyor. Çünkü hayat pahalılığı yüzünden yaşam koşulları daha da kötüleşen milyonlarca emekçinin bir paket makarnayı bile hesap ederek almak zorunda kaldığı bir ülkede sarf ediliyor bu sözler. Eski düşünürlerden biri boşuna dememiş; “İnsan sarayda farklı, kulübede farklı düşünür” diye.
Kapitalizmde her şey kâr için üretilir. Faydalı olup olmadığına, çevreye zarar verip vermediğine, çöpe gidip gitmediğine bakılmaz. Hatta özellikle çabuk bozulacak ürünler üretilip bu ürünlerin tamir edilebilirliği kısıtlanır ki yenisini alalım.
Fildişi kulelerde yaşayanlara göre israf sorunu bireysel bir sorundur, çözümü de bireysel önlemlerdir. Yoksuluyla zenginiyle, işçisiyle patronuyla toplumun tüm kesimlerini aynı kefeye koyuyorlar. Kapitalist düzenin ve sömürücü sınıfın tüm günahlarını, “biz” diyerek tüm toplumun sırtına yüklüyorlar. Emine Erdoğan’ın bu yaklaşımında kapitalist düzenin egemenlerinin sınıfsal tutumunu görüyoruz aslında. Açlık, yoksulluk, israf, eşitsizlik, doğanın tahribatı gibi yakıcı sorunların kaynağının kapitalizm olduğunu, toplumun bu sistemin işleyişine göre hareket etmek zorunda bırakıldığını, en büyük israfa ve tahribata ise bizzat egemen sınıfın kendisinin yol açtığını gizlemek isteyen kapitalist sistemin temsilcileri, dünyanın her yerinde bu tür konuşmalar yapıyorlar. “Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık” gibi projeler hazırlıyor, etkinlikler organize ediyorlar. Duyarlılık pozları keserek toplumun vicdanına seslenirken gerçekte hedef şaşırtıyorlar.
Öncelikle şunu hiç akıldan çıkarmayalım: Kapitalizmde her şey kâr için üretilir. Faydalı olup olmadığına, çevreye zarar verip vermediğine, çöpe gidip gitmediğine bakılmaz. Hatta özellikle çabuk bozulacak ürünler üretilip bu ürünlerin tamir edilebilirliği kısıtlanır ki yenisini alalım. Henüz sapasağlam olan giysiler “modası geçtiği için” giyilmez olur. Cep telefonu gibi ürünler kısa sürede teknolojik olarak eskitilir, maddi gücümüz yetmediği halde yeni modellerini almak zorunda kalırız. Bu yöntemin adı “Planlı Eskitme”dir. Planlı Eskitme, kapitalizmin israf düzeni olduğunun en iyi kanıtıdır. Çöpe giden her ekmek gerçekte israftır ama kapitalizmde daha fazla üretim ve kâr anlamına gelir! Milyonlarca insanın aç kalması ve doğanın bu israftan zarar görmesi kapitalistlerin zerrece umurunda değildir.
Çok basit bir örnek verelim: Lokantalarda, marketlerde çalışan işçiler çok iyi bilir; restoranlarda kalan yemekleri çalışanların alması yasaktır, bırakalım bedava dağıtılmasını ucuza bile satılmaz. Aynı şekilde marketlerde son kullanma tarihi yaklaşan ürünler, bozulmaya yüz tutan sebzeler maddi gücü bunları almaya yetmeyen insanlara dağıtılacağına çöpe atılır. Sık sık çevre duyarlılığından söz eden kapitalistlerin gerçekte umurunda bile değildir çevre. Zaten çevreyi en çok kirleten de kendileridir. Dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesiminin kişi başına düşen yıllık karbon salım (emisyon) miktarı 70 tonun üzerindeyken, bu miktar en yoksul yüzde 50’de 1 tonun altında kalıyor. Örneğin süper zenginlerin ve devlet başkanlarının kullandığı lüks çantaları, giysileri, kaldıkları saray ve köşklerin harcamalarını düşünelim. Bir yere giderken beraberlerindeki onlarca koruma aracının havaya saldığı egzoz gazının verdiği zararı ve daha nicesini düşünelim.
Verdiğimiz bu birkaç örnek bile gerçeği görmek için yeterlidir. Gösterişli etkinlikler, kampanyalar yapmak, diğer taraftan lüks ve şatafat içinde yaşamaya devam etmek ama insanlara duyarlılık çağrısı yapmak tam bir sınıf ikiyüzlülüğüdür. Bu tür kampanyalarda amaç gıda israfının önlenmesi ya da doğanın korunması değildir. Burada amaç egemen sınıfın yol açtığı sorunları, felaketleri tüm topluma yıkarak, bireysel çözümler önererek kapitalist sistemi aklamaktır.
- Değişimi Asıl Yaratacak Olan Biziz!
- İşçi Dayanışması 178. Sayı Çıktı!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek!
- Enflasyon, Asgari Ücret ve İktidarın “Baz Etkisi” Oyunu!
- Tek Tek İşçiler ve İşçi Sınıfı
- 2023’e Girerken İşçi Sınıfının İsyan Fırtınası Sürüyor
- 2023’e Girerken 2022’den Çıkan Dersler
- İşçi Sınıfı Kitlesel Grev ve İsyanlarla Kapitalizme Hayır Diyor!
- İşçi Dayanışması 177. Sayı Çıktı!
- Karasabandan Cep Telefonuna!
- Başarının Sırrı ve Sömürüsüz Topluma Giden Yol!
- Esirler Dünyası Uyanmalı!
- Nasıl Bir Kutuplaşma?
- Sonunda Dedikleri Oldu: İşte “Büyük Türkiye”!
- İşçi Sınıfının Çocukları ve Anaları: Dün Başardılar Bugün de Başarabilirler!
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa Burjuva Tuzakları Aşabilir!
- İşçi Dayanışması 176. Sayı Çıktı!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek!
- Enflasyon, Asgari Ücret ve İktidarın “Baz Etkisi” Oyunu!
- Tek Tek İşçiler ve İşçi Sınıfı
- İşçi Sınıfı Kitlesel Grev ve İsyanlarla Kapitalizme Hayır Diyor!
- Karasabandan Cep Telefonuna!
- Başarının Sırrı ve Sömürüsüz Topluma Giden Yol!
- Esirler Dünyası Uyanmalı!
- Nasıl Bir Kutuplaşma?
- Sonunda Dedikleri Oldu: İşte “Büyük Türkiye”!
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa Burjuva Tuzakları Aşabilir!
- Bir Kapının Eşiğinde: Anahtar mısın, Kilit mi?
- Genç Kuşakları Çürüten Kapitalizme Karşı Mücadeleye!
- Asıl Dert “Aileyi Korumak” mı?
- İnsanlığın Düşmanları ve İnsanlığın Umudu
- Sermaye Sınıfına Haddini Bildirecek Olan Örgütlü İşçi Sınıfıdır!
- İnsanlığın Yeni Bir Dönüşüme İhtiyacı Var!
- Yoksullukla Nasıl Mücadele Edilir?
Son Eklenenler
- Türkiye’de emekçilere yaşamı zehir eden; fiziksel, toplumsal, psikolojik olarak derinden etkileyen bir yoksullaşma var. Ancak toplumdaki çıkışsızlık duygusu, bu yoksullaşmanın çok daha katmerli biçimde hissedilmesine neden oluyor. Tek adam rejimi,...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası 26 Ocakta İstanbul’da bulunan Tuzla Eğitmen Koleji önünde, sendikalı olduğu ve tatil hakkını savunduğu için işten atılan öğretmen İrem Erdem için basın açıklaması gerçekleştirdi. Eylemde bir konuşma yapan İrem...
- “Sizin de bildiğiniz gibi ev kadınları işçi sayılmaz, oysa evin işi, çocuğun bakımı bizim sırtımıza yıkılmış durumda. Mutfakta yapacağımız yemeği, yakacağımız doğalgazı, elektriği, suyu yani her şeyi hesap etmek zorundayız. Ürünlere gelen zamlar...
- Bizler Gebze’de yaşayan ev emekçisi, yemekhane ve metal işçisi kadınlarız. Taleplerimizi dilden dile yaydığımız “Yoksulluk Çığ Gibi Büyüyor, Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı” kampanyamızı Eylül ayından beri sürdürüyoruz. Kampanyamız...
- Adaletsizliğe, işsizliğe ve hayat pahalılığına karşı durmak istiyorsak; toplumun yapay temelde ayrıştırılmasına ve insanların ötekileştirilip aşağılanmasına karşı çıkıyorsak; grevlerimizi yasaklayan, demokratik hak ve özgürlüklerimizi yok eden tek...
- Bursa Demirtaş Sanayi Sitesindeki Barutçu Tekstil’de çalışan kadın işçiler Öz İplik-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atıldılar. İşçiler en meşru hakkı olan sendikalaşma haklarından vazgeçmeyerek fabrika önünde direnişe geçtiler. UİD-DER’li...
- Haklarını almakta kararlı özel sektör öğretmenleri 21 Ocakta Ankara’da bir kez daha taleplerini haykırdılar. Bingöl’de fırın işçileri kötü çalışma koşullarına artık yeter diyerek, 23 Ocakta DİSK/Gıda-İş Sendikası öncülüğünde Dörtyol Saat Kulesi...
- Ben çok fazla indirim kovalayan bir kadınım. Çünkü bir yandan kredi ödüyoruz bir yandan da tek maaşla iki çocuk yetiştiriyoruz. Mesela önceden alışveriş yaparken sıvı yağ, salça, çay gibi mutfak ihtiyaçlarından bir paket stok yapabilirken, şimdi...
- Metal patronlarının örgütü MESS ile yürütülen toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamayan Green Transfo Energy Turkey Enerji Endüstrisi San. ve Tic. A.Ş’de (eski ismiyle Schneider Enerji’de) işçiler, grev yasağına rağmen greve çıktılar....
- Schneider Enerji’de 23 Ocak günü fabrikaya grev pankartı asıldı ve sloganlarla fabrikada grev başladı. Ancak siyasi iktidar işçi düşmanı olduğunu bir kez daha kanıtladı, işçilerin grev hakkını bir kez daha yok saydı. Grevin ikinci gününde Erdoğan’ın...
- MESS kapsamında olan Schneider Elektrik, Hitachi, Grid Solutions Enerji, Schneider Enerji, Arıtaş Kriyojenik’e bağlı olan 11 fabrikada toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 23 Ocakta grev kararı alınmıştı. Yapılan...
- Dili, dini, rengi, etnik kökeni ne olursa olsun kapitalizm altında dünyanın tüm işçilerinin kaderi ortaktır. Yoksullaştırma politikaları, hak gaspları, baskıcı ve antidemokratik rejimler, emperyalist savaşlar, birbirini izleyen krizler dünya işçi...
- Adana’nın Yüreğir ilçesinde yetmiş kişinin çalıştığı Arçelik Yetkili Servisinde işçiler, DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikasına üye oldular. İşyerinde sendikalı çalışmak için mücadele yürüten işçilerden bazıları işten çıkarıldı. İşten çıkarılan işçiler...