Buradasınız
Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği Üyelerinden Mektup
diğer yazarlar
Geçtiğimiz günlerde hayata gözlerini açan Uluslararası İşçi Dayanışması Derneğimiz UİD-DER’in kuruluşundan duyduğumuz heyecan, coşku ve mutluluğun yanı sıra, derneğimizin düzenlediği “15-16 Haziran Genel Direnişi” konulu açılış etkinliğinden edindiğimiz izlenimleri sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Merhaba işçi ve emekçi dostlar,
Geçtiğimiz günlerde hayata gözlerini açan Uluslararası İşçi Dayanışması Derneğimiz UİD-DER’in kuruluşundan duyduğumuz heyecan, coşku ve mutluluğun yanı sıra, derneğimizin düzenlediği “15-16 Haziran Genel Direnişi” konulu açılış etkinliğinden edindiğimiz izlenimleri sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Bundan 36 yıl önce 15-16 Haziran günlerinde İstanbul’da yer yerinden oynamıştı. İşçiler ayağa kalkmış, sendikalarının yok edilmek istenmesine karşı büyük bir sınıfsal tepki göstermişlerdi. Fabrikalarda şarteller indirilmiş, sokaklar işçilerle şenlenmişti. İstanbul iki büyük sıcak gün yaşamıştı. 15-16 Haziran bu topraklardaki işçi mücadelesi açısından bir zirveydi. O güne kadar patronlar böyle bir gün görmemişlerdi.
Peki o günleri kimler hatırlıyor? Genç kuşak işçilerin çoğu, sınıfsal kimliğini ve mücadele tarihini bilmiyor. Oysa işçi sınıfını mücadeleye teşvik eden şey onun hafızasıdır. Mücadeleyle kazanılmış hakları korumak, yeni haklar kazanmak ve mücadele yolunu açmak için örgütlü olmamız zorunludur. İşte, uzun yıllardır İşçi Özeğitim Gruplarında yürüttüğümüz çalışmaların ürünü olarak kurduğumuz derneğimizin bu yolda bizi daha ileri noktalara taşıyacağına yürekten inanıyoruz.
Derneğimizin açılış etkinliği, 25 Haziran Pazar günü çeşitli fabrika ve bölgelerden ve çeşitli kentlerden 600’e yakın işçi kardeşimizin katılımıyla gerçekleşti. Çeşitli sendika şubelerinden işçi temsilcilerinin yanı sıra, DİSK’in kurucu önderi Kemal Türkler’in eşi Sebahat Türkler, yıllarını işçi sınıfının eğitimine vermiş Süleyman Üstün hocamız ve uluslararası işçi dayanışması mesajlarını iletmek üzere Avrupa’dan gelen işçi temsilcisi kardeşlerimiz aramızdaydı.
Yıldızlara Özgürlük müzik grubunun ve UİD-DER işçi korosunun seslendirdiği “Merhaba” şarkısının coşkusunu ve sınıfımızın mücadele tarihinde verdiğimiz şehitlerimiz için saygı duruşunu dernek genel sekreterimiz tarafından yapılan açılış konuşması izledi. Konuşmasının başlangıcında, UİD-DER’in işçi sınıfının mücadele tarihine bakışını ve genel amacını ifade eden genel sekreterimiz, hepimizin paylaştığı bir gerçeği dile getiriyordu: “Yolumuz, sömürü düzenini yıkarak, çocuklarımıza ve tüm insanlığa sınıfsız, sömürüsüz, barış ve mutluluk dolu bir dünya bırakmak isteyenlerin yoludur!”
Derneğimizin kuruluşunu mümkün kılan uzun soluklu çabalarımız açılış konuşmasına şu sözlerle yansıyordu: “Hepinizin bildiği gibi İşçi Özeğitim Grupları 10 yıla yakın bir zamandır faaliyetlerini birçok sendika tabanında yürüterek bugünlere geldi. Sendikalı-sendikasız, işli-işsiz, her kesimden sınıf kardeşlerimiz bu faaliyetlere katıldılar. Sınıf mücadelesinin içinde bulunduğu durumu, sorunlarını ve çözüm yollarını tartıştılar. Bu amaçla kendi özeğitim gruplarını oluşturdular. İşçi sınıfının ruhuna uygun bir disiplinle ve azimle çalışırsak çok yol kat edeceğimizi biliyorduk. Nitekim çalışmalarımız meyvesini verdi. İşçi Özeğitim Gruplarının faaliyetlerini kesintisiz sürdüren işçiler olarak Uluslararası İşçi Dayanışması Derneğini, UİD-DER’i kurduk! Böylece yıllardır sürdürdüğümüz çabalarımız taçlanmış ve kendimize olan güvenimiz, mücadeleye olan inancımız bir kat daha artmış bulunuyor!”
Açılış konuşmasında, işçi sınıfının ulusal ve uluslararası düzeyde dayanışma ve mücadele ruhunu canlandırmanın, birliğini ve örgütlülüğünü oluşturmanın önemi de vurgulandı. Derneğimizin bu amacı genel sekreterimizin konuşmasında yer alan önemli hususlardan biriydi: “Bu amaçla, işçi sınıfının dayanışma ve mücadele kültürünü geliştirmeye yönelik çeşitli çalışmalar sürdüreceğiz. İşçi Özeğitim Gruplarının çalışmalarını sendikalı ve sendikasız, işli ve işsiz tüm işçiler arasında yaygınlaştırmak hedefimiz olacak. Bunun için kurslar, seminerler, konferanslar ve paneller gibi eğitim faaliyetleri düzenleyeceğiz. Ayrıca, işçilerin ekonomik, sosyal, kültürel hak ve çıkarlarının korunarak geliştirilmesi için çaba sarf edeceğiz. Şimdiden hepinizi derneğimizin çalışmalarına bekliyor, birlikte yürümekten ve birlikte mücadele etmekten mutluluk duyacağımızı söylemek istiyoruz.”
Açılış konuşması sömürüsüz bir dünya için mücadele çağrısıyla son bulurken, salonda “Bütün Dünyanın İşçileri Birleşin!” sloganı yankılanıyordu. Dernek genel sekreterinin konuşmasının ardından sahneye davet edilen İspanyol tersane işçisi kardeşimiz coşkulu konuşmasına, Türkçe “Merhaba Dostlar” diyerek başladı. Ve enternasyonalizm ilkesinin işçi sınıfı hareketi için kilit önemini vurguladığı konuşmasına şu sözlerle devam etti: “2003 yılında emperyalist savaşa karşı yapılan büyük kitle gösterilerini hatırlıyorum. Tarihin kendileriyle başladığına inanan bazı küçük-burjuvalar o sıralar bu gösterilerin tarihteki ilk küresel (uluslararası) gösteriler olduğunu söylediler. Ama bu doğru değildi. Tarihte ilk uluslararası gösteri bundan yüz yirmi yıl önce 1886’daki ilk 1 Mayıs idi. O sırada ne internet vardı, ne cep telefonları, ne de e-mail. Ama çok daha önemli bir şey vardı: net fikirler, sınıf mücadelesinin fikirleri, Marksizmin fikirleri!”
İşçilerin bilincini, örgütlülüğünü ve mücadelesini yükseltecek türde bir önderliğe duyulan ihtiyaca vurgu yapan İspanyalı sınıf kardeşimizin konuşmasında ortak amacımız da dile geldi: “dünya kapitalizminin yıkılması ve dünya sosyalizminin kurulması”. Bu amaca ulaşmak için “uluslararası bağların güçlendirilmesi gerektiğini” belirten İspanyalı kardeşimizin, uluslararası dayanışma ruhuyla dolu şu mesajı hepimiz için bir başka coşku kaynağı olacaktı: “Uluslararası işçi hareketinin yeniden inşası yolunda büyük bir adım olacağına emin olduğum bu harikulade çabanızdan dolayı sizi kutluyorum”. Konuşması “Proletarios de todos los paises, unido!” (“Bütün ülkelerin işçileri birleşin!”) sloganıyla tamamlanırken, dudaklarımızdan dökülen coşkulu çağrı aynısıydı: “Bütün ülkelerin işçileri birleşin!”.
Derneğimizin açılış etkinliğine işçiler eşleriyle, anne ve babalarıyla, kardeşleriyle, çocuklarıyla katılmıştılar. Etkinliği hazırlayan bizler de izleyenler gibi çeşitli fabrikalarda, işyerlerinde çalışan işçilerdik. Günler öncesinden heyecanlı bir çalışma yürütürken 15-16 Haziran’ı yaratan mücadeleci işçilerin coşkusunu yüreklerimizde hissetmiştik. Etkinlikte, müzikten sunuma, dövizinden pankartına, çekim ekibinden çocuk bakım ekibine, yiyecek ve temizlik işine kadar hepimiz yapabileceğimizin en iyisini yapmaya çalıştık.
İki bölüm halinde yaklaşık olarak 3 saat kadar süren etkinlikte İşçi Özeğitim Grubundan iki işçi arkadaşımız sinevizyon gösterimiyle birlikte sunum yaptı. İşçi korosu türküler, marşlar söyledi, işçiler mücadele şiirleri okudular. UİD-DER’in işçi tiyatrosu ise, örgütsüz işçilerin karanlıklara gömülerek ömür tüketeceğini, ama mücadeleci işçiler ayağa kalkıp birleştiklerinde ortaya nasıl muazzam bir güç çıkacağını, devrimci heyecanla yoğrulmuş vücut dilleriyle bize anlatıyordu. Sahnedeki 20 kadar işçinin bu mim gösterisi sırasında tüm seyircilere ulaşan bir enerji dalgası yayılmıştı salona. Sınıfın mücadele tarihini sanki sayılı dakikalara sığdıran mim gösterisi, salondaki tüm işçiler tarafından ayakta coşkuyla alkışlanacaktı.
Hep bir ağızdan söyledik o gün türkülerimizi, marşlarımızı. En sonunda sıra sınıfımızın Enternasyonal marşını söylemeye geldiğinde, hepimiz gibi sıkılı yumruklarıyla bizlere eşlik ediyordu başı örtülü işçi anaları, işçi eşleri. Sonu gelmez coşkulu alkışların ardından kürsüden halay çağrısı yapıldığında, içinde yüzlerce kişinin yer aldığı halay dizileri oluştu. “Keşke tüm sınıf kardeşlerimiz aramızda olsalardı ve bu şölende yaşadığımız coşkuyu, duyduğumuz heyecanı ve mücadele arzusunu bizlerle birlikte yaşasalardı” diye düşünmekten kendimizi alamadık.
O gün haykırdığımız tüm sloganlar, günün anlam ve önemine uygun olarak işçi sınıfı enternasyonalizmini, sınıf dayanışmasını, sınıfsız bir dünya özlemini ve örgütlülüğün önemini salonda yankılandırmıştı. Salondan ayrılanların gözlerindeki ışıltı, derneğimiz UİD-DER’in geleceğe sağlam bir temel atmakta olduğuna dair inancımızı bir kez daha pekiştirmişti. Bu inançla, bu düzene tepki duyan, duyarlı tüm sınıf kardeşlerimizi UİD-DER çatısı altındaki çalışmalarımıza katılmaya çağırıyoruz.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Yaşasın Uluslararası İşçi Dayanışması!
UİD-DER üyesi işçilerin çağrısı
Ya elleri olmayanlar!
- 25 Haziran pazar günü…
- Birlikte mücadele dolu günlere
- Yıllardır verilen mücadele ve emek bir çatı altında toplandı
- Dünya yerinden oynar işçiler birlik olsa
- Zirveye doğru bir adım daha
- Düş değil bu hayal değil he hey be hey!
- Yaşasın örgütlü mücadelemiz
- Hepimiz işçiydik
- Sarp kayadan geçen yola MERHABA
- Büyük fırtınalarda büyük dalgalar yükselir
- 15-16 Haziran’ın coşkusunu bizlere yaşatan UİD-DER’e teşekkür ediyorum.
- 15-16 Haziran’ı anarken güneşin kollarını tutmak
- Yaratan ve yaşatan bizleriz
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...