Buradasınız
Vicdansız Patron, Vicdansız Kapitalizm
Ankara’dan inşaat işçileri
Merhaba işçi kardeşler! Bizler büyük bir şantiyede çalışan inşaat işçileriyiz. Çalıştığımız sahada beş binden fazla işçi var. Şantiyede şahit olduğumuz bir olayı sizlerle paylaşmak istedik. Bu şantiyede 18 yaşından küçüklerin çalıştırılması yasak. Geçenlerde işe giriş ofislerine İlhan isimli 14 yaşında bir çocuk geldi. Babasını trafik kazasında kaybedince evin sorumluluğu küçücük bedenine yıkılmış. Sorup soruşturduğu tanıdıklarından biri İlhan’a yardım etmek istediğini söylemiş. İlhan’ı türlü vaatlerle gurbete gelmesi, şantiyede çalışması için ikna etmiş. Bu taşeron şantiyeye çocuk işçi alımının yasak olduğunu bildiği halde bunu İlhan’a söylememiş. İlhan ufacık bedeniyle devasa binaların arasında çalışmak için gurbet ellere gelmiş.
İlhan şantiyeye geldiğinde çalışmasına izin verilmedi. Çocuğu çalışması için getiren taşerona bile bile neden getirdin diye sorduklarında taşeron patronu şu cevabı verdi: “Benim için çocuk ya da yaşlı fark etmez ben kazanacağım paraya bakarım.” Buradan da anlaşılacağı üzere o patronun İlhan’a ve ailesine gerçekten yardım etmek gibi bir niyeti yok. İlhan’ı çocuk olduğu için her türlü ayak işinde çalıştıracak, eline üç kuruş sıkıştıracak sonrada memlekette vicdanlı, iyi adam pozları kesecek.
İlhan’ın tekrardan memlekete dönecek yol parası bile yoktu. Öylece ortada kalakalmıştı. Biz işçi arkadaşlarla İlhan’a yardımcı olduk. İlhan küçük olmasına rağmen işverenin zalimliğini ama bunun karşısında işçilerin dayanışmasını fark etti. Bize içtenlikle teşekkür etti.
Bu olayda da görüldüğü gibi kâra dayalı kapitalist sistem insanları öyle bir hale getiriyor ki vicdanları köreltiyor. Burada sorun tek başına o işverenin vicdansızlığı değil. Sistemin insanları ne hale getirdiğidir. Sadece İlhan değil, onun gibi nice çocuk bu sıkıntılarla boğuşuyor. Hastalıktan, savaşlardan, yokluktan, iş cinayetlerinde ailesini kaybetmiş çocuklar çalışıyor ve onların emek gücü, bedenleri; kalpsiz, zalim, aç gözlü patronların sermayesi oluyor.
Ne şantiyede ki taşeron patronuna ne de bu dünyanın vicdansızlığına kızmak, hayıflanmak tek başına bir işe yarıyor. Çocukların çocukluğunu yaşayabileceği, oyunlar oynayabileceği bir dünya kurmanın yolu bu köhnemiş kapitalist sisteme karşı birlikte ve örgütlü bir mücadele vermekten geçiyor.
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...