Buradasınız
Yaşam Kavgasında Ayakta Durmak İçin Haydi 1 Mayıs’a
Mersin Üniversitesinden bir öğrenci

İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs, biz işçi ve işçi çocuklarına dünü, bugünü ve geleceği çok iyi anlatıyor. Geçmişte insanların çocuklarıyla beraber aynı fabrikalarda 14-16 saat çalıştırıldığı zamanlarda, hayatlarında çalışmaktan ve açlıktan başka hiçbir şeyleri olmayan insanların mücadelelerinin bir kazanımıdır 1 Mayıs. Ağır koşullar altında çalışan, iş kazaları geçirip uzuvlarından olan ya da hayatlarını kaybeden insanların mücadeleleriyle ortaya çıkan bir gündür 1 Mayıs. Küçücük çocukların, uzun saatler boyu ağır koşullarda çalıştırılmasına, kemiklerinin kırılmasına, yanlış kaynamasına karşı çıkanların verdiği mücadelelerle ortaya çıkan bir gündür 1 Mayıs. 1 Mayıs 1886’da greve çıkan yarım milyon işçinin temel talepleri şuydu: 8 saat iş, 8 saat uyku, 8 saat canımız ne isterse! Bu taleplerini haykıran işçiler üretimden gelen güçlerini kullanarak, grevlerle, iş durdurmalarla, mitinglerle taleplerini zor da olsa kabul ettirip bu günlere kadar ulaştırdılar. Yani bugün de hayatımızda olan 8 saatlik işgünü nice mücadelelerle kazanılmıştır.
Geçmişteki mücadelelerle kazanılan 8 saatlik işgünü hakkı, bugün elimizden alınmış durumda. Artan mesailerle birlikte iş saatleri 12-14 saate çıkıyor. Birden fazla işte çalışanların sayısı da az değil. Bugün patronlar tarafından işten atılmak korkusu, geçim sıkıntısı, borçlar gibi birçok zorluklar yaşayan işçiler 12-14 saat çalışmak zorunda bırakılıyor. Yaşam kavgasında ayakta durmak için çalışmaktan başka yolu olmayan işçilere uzun çalışma saatleri, düşük ücret, esnek, güvencesiz, taşeron çalışma reva görülüyor. Çalışma saatlerinin uzun, ücretlerin alabildiğine düşük olduğu bu dönemde işçilerin birliğini, beraberliğini oluşturması, mücadelesini büyütmesi gerekiyor. Bunun için 1 Mayıs’a, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününe sahip çıkması gerekiyor. Bu bilinçle, tarihte nice mücadeleler sonucu kazanılmış 1 Mayıs’a sahip çıkmak, gelecek nesillere bu mücadeleyi aktarmak biz işçi ve işçi çocuklarının görevidir. Bu 1 Mayıs’ta da tüm dünyadaki işçiler gibi bizler de alanlara çıkarak UİD-DER ile işçilerin birliğini, beraberliğini ve dayanışmasını pekiştirecek ve tüm meydanlarda taleplerimizi haykıracağız. YAŞASIN 1 MAYIS, YAŞASIN İŞÇİLERİN ULUSLARARASI MÜCADELESİ!
Çocuklar Geleceğimizdir
Neden 1 Mayıs’a Sahip Çıkmalıyız?
- Metal İşçisi Kadınlar Olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’leyiz
- Çocuklarımızın Geleceği İçin Haydi 1 Mayıs’a
- New York’lu İşçiler: Mayıs Ayında Kira Ödemiyoruz!
- Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Örgütlülüğümüz!
- Dünyada 1 Mayıs: Yasaklara, Baskılara İnat Mücadele!
- Sendikalardan 1 Mayıs Açıklamaları
- 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim!
- UİD-DER’li Kadınlar 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- Bugün 1 Mayıs Kardeş
- Birleşen İşçi Her Zaman Kazanır
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- 1 Mayıs’la Umudumuzu Yeniden Kuşandık
- Yaşasın 1 Mayıs!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Korkuya Teslim Olmuyoruz, 1 Mayıs Ruhunu Yaşatıyoruz!
- 1 Mayıs Geliyor ve Bir Kahraman Lazım!
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadelemizi ve Dayanışmamızı Güçlendirelim!
- İşten Atmalara ve Ücretsiz İzinlere Hayır!
- Sendikalardan Çağrı: Güzel Günler İçin 1 Mayıs’a!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...