Buradasınız
Bir İş Görüşmesinin Anlattıkları
Tuzla’dan bir işsiz
Epey bir zamandır işsizim. Birkaç gün önce iki eski iş arkadaşımla bir çay içelim dedik. Arkadaşlarımdan biri bir tarih öğretmeni ve atanamadığı için işçiliğini kendi meslek grubunda değil de fabrikalarda yapıyor. Kendisine hal-hatır sorunca “sıkıntılı ve kızgınım” diye cevap verdi. Sebebini sorduk tabii ve bize şunları anlattı. İş görüşmesi için Sancaktepe İŞKUR’a yönlendirilmiş. Görüşme salonunda başta üç-beş kişi varken toplantı saati gelince salonda bekleyen sayısı 80-90 kişiyi bulmuş. İşçi alımı yapmak isteyen firma adına gelen yetkiliyi görünce giyiminden dolayı (üzerinde Atatürk tişörtü varmış) “bu kişi ile kolay anlaşabilirim” diye geçirmiş içinden. Yetkili salona girdikten sonra telefonunu çıkarıp bekleyenlerin resmini çekmeye başlamış. Ve kendisine garip garip bakan işsizlere şöyle sormuş: “Beş-altı ay önce burada gene bir görüşme yapmıştık firmamız adına, o zaman burada olanınız var mı şimdi aramızda?” Bir kişi “ben katılmıştım” demiş. Yetkili “söyle bakalım o zamanki görüşmede kaç kişi vardı burada?” diye sorunca “10-15 kişi vardık” demiş önceki görüşmeye de gelen.
Yetkili, “görüyorsunuz memleketin halini, şartlar apaçık ortada” deyip başlamış işin şartlarını anlatmaya: “12 saatten iki vardiya, zorunlu mesai, asgari ücret, hafta sonları da mesai var. Ama hafta içlerindeki 4 saat mesainin iki saatini gün içindeki yemek ve çay molaları için çalışacaksınız yani iki saatlik mesai ücreti alacaksınız...”
Giyimi ve ülke durumu tespitiyle arkadaşımın sempatisini kazanan yetkili bey asıl maksadını yavaş yavaş ortaya sermiş ve salondakilere; “Memleketin şartları ortada, işsizlik malum. Ben tiyatroya, sinemaya gitmek isterim, ailemle zaman geçirmek isterim, kendime zaman ayırmak isterim diyenler varsa hiç beklemesinler” demiş.
Arkadaşımın anlattıkları işçi sınıfının durumunu resmediyor. İnsanın öfkelenmemesi mümkün değil. Patronlar sınıfı krizi fırsata çevirerek tam bir fırsatçılık yapıyorlar. Bizden hafta içi hafta sonu demeden sürekli çalışmamızı istiyorlar. Ama sıra ücrete ve haklarımıza gelince bize kölelik koşullarını dayatıyorlar. Biz işçilerden istenen sadece üretmek ve hiç sorgulamadan bunu yapmamız. Şu kesin ki sermayeden taraf olanlar üstlerine ne giyerlerse giysinler, neye inanırlarsa inansınlar bunu biz işçilerin temiz duygularına oynamak ve temsil ettikleri sınıfın çıkarlarını korumak için kullanıyorlar. Burjuvazinin ve temsilcilerinin iktidar yanlısı veya muhalif olmaları biz işçiler için bir şey değiştirmiyor. Çünkü sıra işçi sınıfının haklarına yönelik saldırılara gelince ait oldukları sınıfın ortak çıkarları temelinde birleşiyorlar.
Biz işçilere düşen ise bu aldatmacalara kanmamaktır. Türlü değerlere sığınıp hak ve ekmek mücadelemize karşı olanlara inat mücadeleci sendikalarda ve işçi örgütümüz UİD-DER’de bir araya gelmeliyiz. Bizi mahkûm etmek istedikleri prangalardan kurtuluşun tek yolu mücadele etmekten geçiyor.
YÜREKLERİN GEZİNTİSİ
Devekuşunun Hikâyesi, Bizim Hikâyemiz
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
- Son Gülen İyi Güler!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...