Buradasınız
“Bana Hiç Gelme Azrail, Ruhumu Sana Veremem, Çünkü Şirkette Rehin”
Ankara’dan bir işçi

2 Ekim Pazar günü derneğimizin Ankara Temsilciliği’nde yaptığımız etkinlikten bahsediyorum size. Ümit Kıvanç’ın hazırladığı 16 Ton belgeselini derneğimizde işçi ve öğrenci dostlarımızla birlikte izledik. Belgesel genel olarak bir insanlık tarihi anlatımıyla başlayıp günümüze doğru ilerliyor. İzlerken, “serbest piyasaya” ilişkin analizler eşliğinde bir maden işçisinin oğlunun yazdığı 16 Ton şarkısının pek çok versiyonunu dinleyip karanlıkta yaşayanların gözünden yukarıyı anlamaya çalıştık. “Serbest piyasa ekonomisi şöyle çalışır; madene inip inmemek serbesttir, sen inmezsen inecek başka biri mutlaka bulunacaktır. Madenci duasını eder ya da küfür eder ve aşağı iner. Ama inmeden mutlaka sevdikleriyle vedalaşır çünkü dinlediğiniz şarkıda söylendiği gibi, bir defa aşağı indikten sonra elveda deme şansı artık yoktur.” Bunlar belgeselde geçen birkaç cümle.
Madenciliğin ilk evrelerinde özellikle küçük çocuklar madene indiriliyordu. Çünkü onların küçük elleri ve bedenleri sayesinde ulaşılması zor yerlere daha rahat ulaşabildiği keşfedilmişti. O günden bugüne geçen uzun süreçte elbette yaşanan baskılar kadar verilen mücadeleler de yer alıyordu. Her geçen gün artan baskılara ve “iş kazalarında” yaşanan ölümlere dur demek için işçiler örgütlenmiş ve mücadeleyi de seçmiştir elbette. Belgeselin son bölümünde “kara elmas diyarı” olarak da bildiğimiz Zonguldak bölgesindeki maden işçilerinin yaşamları, bu topraklarda madenciliğin devlet eliyle nasıl palazlandırıldığı ve yaşanan ölümler kadar özellikle 1965’teki madenci direnişinden de söz ediliyor. Madende çalışmanın fazlasıyla zor olduğu koşulları anlatan belgesel bu süre içerisinde yaşanan “kaza”ların sayısal verilerini vererek son buluyor.
Kapitalizm varlığını sürdürmeye devam edebildiği için bizlerin koşulları da aynı şekilde devam ediyor. Bugün de hâlâ madenlerde her yıl binlerce işçi katlediliyor. Hiçbir önlem alınmadan inilen kuyulardan bizlerin cesetleri çıkartılıyor. Tüm bunların devam etmesini elbette hiçbirimiz istemeyiz. Ama buna karşı “ne yapabilirim ki” demekle olmaz. Bu sömürü düzeninin çarkını yok etmek ve kendi ellerimizle kendi dünyamızı yaratmak için yapılacak çok şey var.
- “Yüzücüler” Filmi: İnsanlığın Göç Yollarındaki Yaşam Mücadelesi
- Üzgünüz Size Ulaşamadık!
- Umutsuzluk içinde “Umut”
- Sahte umudun umutsuzluğu
- Umutla gerçek arasındaki fark
- Cabbar’ın ümitsiz umudu
- “Umut fakirin ekmeğidir” derler
- Yılmaz Güney’in UMUT filminden
- Dövüşenler ölenlerin tutmaz yasını!
- “Gazap Üzümleri” Film Gösterimi
Son Eklenenler
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...