Buradasınız
“Tatlı Dünyalar Yaratmak”
Tuzla’dan bir gıda işçisi
“Tatlı dünyalar yaratmak”, “gülen yüzler yaratmak” parolasıyla yola çıkan bir gıda fabrikasında çalışıyorum. Üretilen ürünlerin reklâmlarında, ilanlarında bunlara benzer pek çok şey görüyoruz çalışanlar olarak. İçeride çalışan bizlerin yüzlerinin ne kadar güldüğü meselesine gelince işler tamamen değişiyor. Patron için çok olan ama ay sonunu dahi getiremediğimiz ücretlerimiz, düzenli olarak yaşanan iş kazaları, yemek saatimiz, ağır çalışma koşullarımız yüzünden yüzlerimizden gülücükler değil sıkıntı eksik olmuyor.
Her fabrikada olduğu gibi bizler de daha pek çok sorunla karşı karşıyayız. Biz işçiler için yemek yiyebilmek, o gün ve ömrümüzün neredeyse 65 yılı çalışabilmek için çok önemli. İşçiler olarak bizlerin, üretim alanında bir robot misali çalışabilmek için o tempoyu karşılayabilecek miktarda gıdayı almamız gerekiyor. Ama patronlar bizleri daha fazla çalıştırabilmek için yemek saatimizden bile çalmaya uğraşıyorlar. Günde 8 saat çalışıyoruz ve tek molamız yarım saatlik yemek aramız. Yemek saatinde makineler kapatılmıyor. Yemeğe postalar halinde gidiyoruz. Vardiya bitimine 3-3,5 saat kala yemek molası başlıyor. Zaten o saate kadar açlıktan imanımız gevriyor ama bu da yetmiyor, ikinci posta çıkanlara yemek kalmadığı için o çalışma gününü salata ve çorbayla kapatıyoruz. Emeklilerin maaş kuyruğunu andıran sırayı aşıp, yemeğini yemek ve içebilirsen bir bardak çay içebilmek için sadece yarım saatin var. Bu yarım saati kesinkes aşmaman lazım. Posta başı her yemek saati dönüşünde bölümün kapısında, elinde saat bizleri bekliyor. Eğer ki geç kaldıysan vay haline. Hem çocuklar gibi azarlanıyorsun hem de ihtar yiyorsun. Geç gelmenizin nedenlerini (yolun uzunluğu, sıranın çok oluşu gibi) sıraladığımızda posta başı bizlere şu cevabı veriyor: “Ben anlamam, isterseniz hiç yemek yemeyin. Sizin yemek molanız yarım saat.” Ardından soruna çözüm olarak, zaten geç olan yemek saatini 15 dakika daha sonraya alıyorlar. Böylelikle bizler sıra beklememiş oluyoruz! Düşen tansiyonların, kalmayan yemeklerin pek bir önemi yok! Böylesi zamanlarda aynı zihniyetin bir başka tezahürü ise şöyle: “Yemek saatini hak ettiniz mi?”
Üretim alanına dışarıdan kesinlikle herhangi bir yiyecek sokamıyoruz. Tüm bunlar sendikalı bir işyerinde yaşanıyor. Sendikaların, bürokrasinin kucağına bırakıldığı durumlarda farklı bir şey zaten beklenemez.
Kölelik çağında, kölelerin efendileri kölelerinin karınlarını doyurmak zorundaydı. Bizler de bu düzenin ücretli köleleriyiz. Köleler gibi görünen zincirlerimiz olmasa da, bizleri bu düzene bağlayan kalın zincirlerimiz var. Bizleri açlıkla, işsizlikle kırbaçlıyorlar. Karnımız ne fabrikalarda ne de evde doyuyor. Köleler, günün ilk ışığıyla birlikte çalışmaya başlar, son ışığıyla birlikte çalışmaya son verirdi. Bizlerse vardiya sistemiyle, alabildiğine uzatılan çalışma saatleriyle kapitalist değirmende öğütülüyoruz hem de karın tokluğuna bile değil. Köleler, efendileri için “ses çıkaran alet”lerdi, ya bugün bizler patronlar için neyi ifade ediyoruz? Yüzlerce yıl geride kalan köleliği övdüğümden değil bu benzetme, ama onlar kendilerine yapılanları gördüler ve buna karşı durdular. Bizler de yapılanlara dur diyebilmeliyiz. Bunun da yolu, örgütlenip mücadele etmekten geçiyor. Örgütlülüğümüz bu mücadelede en güçlü silahımızdır. Bu silaha sahip çıkmalıyız. Günü geldiğinde bu silah kapitalistlerin kafasında patlayacaktır.
“Hizmet, Kalite, Güven”!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- Yıllık ücretli izinler çalıştığımız her bir yılın karşılığında biz işçilere tanınmış yasal bir haktır. Bu hakkı bütün bir yılın yorgunluğunu atmak için genelde yaz aylarında kullanmayı tercih ederiz. Kimimiz köyüne gider ailesine yardımcı olmak için...
- Fernas Madencilik işçileri direnişin 30. gününde Ankara’ya yürüyüş başlattı. Madenciler TBMM açıldığında Ankara’da haklı taleplerini bir kez daha duyurmayı planlıyorlar. CHP yönetimindeki Ankara Çankaya Belediyesi Çankaya Evleri’nde taşeron şirket...
- Siyasi iktidar, sefalete mahkûm ettiği emeklilerin kamu bütçesine çok büyük bir yük olduğunu iddia ediyor, zam taleplerini görmezden geliyor. Örneğin AKP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekçi “EYT demek geleceğin kaynaklarını bugünden tüketmek...
- Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Türkiye’de iş kazası ve meslek hastalıklarına ilişkin 2023 yılı istatistiklerini 4 Eylülde açıkladı. SGK’nın açıkladığı veriler ilk kez, İSİG Meclisi’nin açıkladığı iş cinayeti sayısını aştı. İSİG Meclisi verilerine göre...
- Sevgili işçi kardeşlerim ve işçi çocukları, söyleyeceklerimi bizim mahalledeki çocukların kendi ifadeleriyle yani olduğu gibi anlatacağım. Bu çocuklar yani benim onlara seslenişimle gençlerin istek ve taleplerini aşağıda okuyacaksınız. Gençlerle...
- Farklı sektörlerde çalışan bir grup genç UİD-DER’li işçi “İşçi Sınıfının Yönetmeni Ken Loach: HANGİ TARAFTASINIZ?” adıyla bir mini belgesel hazırlamış, belgesel UİD-DER Web TV’de yayınlamıştı. UİD-DER, filmleri belgesele konu olan işçi sınıfının...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet!” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 25 Eylülde İstanbul Saraçhane Parkında gerçekleşen işçi buluşmasına DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK yönetim kurulu...
- Türkiye’de işçi mücadelelerine yenileri eklenirken kazanımla sonuçlanan grev ve direnişler de oluyor. Bursa Kemalpaşa’da Eker Süt Ürünleri fabrikasında Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan 3 işçi 23 Eylülde fabrika önünde direnişe...
- Hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, reel ücretlerin düşmesi neticesinde yoksulluğun pençesindeki işçi ve emekçilerin öfkesi büyüyor. Sermaye sınıfı ve siyasi iktidar Orta Vadeli Programlarla işçi ve emekçilerin üzerindeki sömürüyü arttırıyor....
- DİSK Uluslararası İlişkiler Dairesi Müdürü Kıvanç Eliaçık tarafından kaleme alınan “Orta Doğu’da İşçiler ve Sendikal Hareket” kitabı geçtiğimiz aylarda NotaBene yayınlarından çıkmıştı. Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki Arap ülkelerine odaklanan, işçi...
- İran’ın Tabas kentinde bulunan bir kömür madeninde 21 Eylülde gaz sıkışması sonucu patlama gerçekleşti. Patlamada en az 51 işçi yaşamını yitirdi, 20’den fazla işçi yaralandı. Göçük altından henüz çıkarılamayan işçiler var. Başkent Tahran’ın 540...
- Son haftalarda ekranlarda ve sosyal medyada 21 Ağustosta kaybolan ve cansız bedeni çuvalla bir dereye atılmış halde bulunan Narin’le ilgili pek çok haber görüyoruz. Özellikle ilk günlerde Narin’in ağlayan annesine dair görüntüler durmaksızın...
- Gençlik yılları insanın kimlik edindiği, ayakları üzerinde durmaya başladığı yıllardır. Genç insan heyecan, enerji, coşku, duyarlılık ve değişim arzusuyla, geleceğe dair umutlarla doludur. Yaşanan her bir olay, edinilen her bir deneyim en canlı ve...