Buradasınız
“Vermez ki”, “Mücadele Etmezsen Tabii ki Vermez!”
Emekli bir işçi
Geçen Pazar günü sabah bir şeyler almak için markete gittim. Önünden geçtiğim reyonlarda çalışanlara, “günaydın, kolay gelsin” diyerek dolaşıyordum. Yaklaştığım bölümde çalışan işçiler ise, “hoş geldiniz beyefendi” diyerek çalıştıkları bölümün ürünlerini methediyorlardı. Ben tavuğa bakıyorum, çalışan “efendim bilmem ne pilici” diyor. Yanındakine bakıyorum. “Efendim bu da bilmem ne pilici” diyor. Ben de “bunların ikisi de piliç, ikisi de çiftlikten. Siz günde kaç saat çalışıyorsunuz” diyerek konuyu değiştiriyorum. Market çalışanı, “beyefendi isterseniz süt danası verelim, fiyatı çok uygun. İndirim var. Bugün 23 lira” diyor. Ben de “sen bir günde kazandığın parayla kaç gram et alabiliyorsun?” diye soruyorum. Reyonda çalışan ürkekçe sağına-soluna bakıyor. Tekrar, “bugün indirim var, çok uygun, çok uygun” diyor.
Yani bütün reyonlarda çalışan işçiler bir işçi gibi değil de çalıştığı reyonun patronu gibi davranıyordu. Diğer reyonda çalışanlara da kendisi gibi bir işçi değil de rekabet etmesi gereken bir başka patronmuş gibi bakıyorlardı. Bense onlara günde 12 saat çalışıp, kendi mutfaklarına senede bir uğramayan, sofralarında yer almayan eti, balığı, 8 saat çalışmayı, tatil yapıp dinlenmeyi hatırlatıyordum. Onlarsa adeta kendi haklarının neler olduğunu öğrenmekten korkuyorlar ve bunlar için mücadele etmek yerine gözlerini kaçırarak, içten içe “patron vermez ki” diyorlardı.
Alacaklarımı aldıktan sonra parasını ödemek için sıraya girdim. Kasada çalışana da “günaydın, kolay gelsin” dedim. “Günaydın beyefendi, sağ olun” dedi. Başını kaldırıp yüzüme bakınca beni tanıdı. Ama yüzü asıktı, moralinin bozuk olduğu saklamaya çalışmasına rağmen belli oluyordu. “Hayırdır, iyi görünmüyorsun, bir sorun mu var” diye sordum. “Yok, bir şey ağabey işten çıkacağım, biraz canım sıkılıyor” dedi. “İşten neden çıkıyorsun, daha iyi bir iş mi buldun” dedim. “Yok, iş bulamadım ama çıkacağım” dedi. “Peki, tazminatını hesapladın mı, ne kadar alacaksın?” diye sordum. “Tazminat mı? Vermez ki” dedi. Ben de “mücadele etmezsen tabii ki vermez dedim. “Nasıl, ne tazminatı” diye sordu, ben de “bayağı kıdem ve ihbar tazminatı, yoksa sana geçen ay verdiğim İşçi Dayanışması bültenini okumadın mı? Haziran sayısında İşten Atıldığımızda Ne Yapmalıyız? yazısı var. Okumadın mı?” dedim. “Ağabey vallahi başlıklara baktım ama daha okumadım” dedi. Aslında işten çıkmak istemediği, yani çekip gitmesi için müdürlerin baskı yaptığı açıkça belli oluyordu. Marketin içinde ve kasa çıkışında kameralar var. Bu kameralar yüzünden rahat konuşamıyordu. “Mutlaka oku ve Pazar günü de dernekte yapılacak 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi etkinliğine sen de gel” diyerek derneğimize davet ettim. “15-16 Haziran’da ne olmuş ki, ama ben Pazar günleri çalışıyorum” dedi.
Bugün işçiler öyle örgütsüz, öyle yalnız ki, kendi hakkına kör, sınıf kardeşine düşman, karın tokluğuna bir köle gibi çalışıyorlar. Markette çalışan işçiler en az lise mezunu, 20-30 yaş aralığında genç işçiler. Yaptıkları işlerin bütün ayrıntılarını öğrenmişler. Tıpkı gökdelenler yapan inşaat işçileri gibi, uçaklar, bilgisayarlar yapan, ekmek pişirenler ve diğer işleri yapanlar gibi, hayatı var eden milyarlarca işçi gibi… Örgütsüz oldukları için her biri robot gibi sadece patronların istediklerini yapıyorlar. Fakat hiçbiri kendi sınıflarının geçmiş kuşaklarının fabrikalarda şalterleri indirip yollara döküldüklerini, 15-16 Haziran’da patronların nasıl fabrikalarını bırakıp kaçıp gittiklerini, 8 saatlik işgününü nasıl kazandıklarını ne yazık ki bilmiyorlar.
Patronlar işçilerin bir robot gibi çalışmalarını, bir köle gibi her baskıya boyun eğmelerini istiyorlar. İşçilerin geçmiş mücadele deneyimlerini öğrenerek, karşılarına dikilip hak istemelerini isterler mi? Elbette ki istemezler. İşçilerin haklarını öğrenecekleri yerler UİD-DER gibi işçi örgütleridir. Ben de bir zamanlar haklarını bilmeyen, örgütsüz olan işçi kardeşlerim gibiydim. Şimdi UİD-DER’liyim. Yani örgütlüyüm. Markette, kasada çalışan işçiye İşçi Dayanışması bültenini her ay veriyorum. Tanıdığım ve yeni tanıştığım işçilere İşçi Dayanışması bültenini veriyor ve UİD-DER’e davet ediyorum. UİD-DER’de işçiler haklarını öğrenecekler ve örgütlü bir mücadele içerisinde kendilerine ve sınıf kardeşlerine güvenerek birbirlerine sıkı sıkıya sarılacaklar. Örgütlü işçiler patronların görme dediğini gören, bilme dediğini bilen işçilerdir. İşçi kardeş, sen de gel ve örgütlü mücadeleye katıl.
İşçi Kızı
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- İzmir’de Bayraklı ve Çiğli belediyelerinde emekçiler haksız işten atmalara ve maaş kesintilerine karşı mücadele ediyor. Bayraklı Belediyesi’nde çalışan Tüm Bel-Sen üyesi kamu emekçileri ve belediye işçileri, ücretlerindeki haksız kesintileri 14...
- “Çöl kalsın gurbeti, çöl kalsın Zonguldak’ı...” Eşini maden kazasında kaybetmiş bir emekçi kadın, duyduğu acıyı bu sözlerle haykırır. Aslen bir öğretmen olan Hasan Kalyoncu, tayin olduğu Karadeniz şehirlerinde bunun gibi nice feryada tanık olur ve...
- Geçtiğimiz Ramazan Bayramında emekçilerin çoğunluğu çocuklarına bayramlık bile alamadan bir bayram geçirmek zorunda kaldılar. İmkânını bulup memleketine giden emekçiler yol ücretleri, yakıt parası derken ellerindeki üç kuruşu da tükettiler. İmkânı...
- Türkiye işçi sınıfı tarihindeki en büyük işçi katliamı olan Soma maden katliamının üzerinden on yıl geçti. Acımız da öfkemiz de taptaze. Ne yazık ki bu on yılda binlerce işçi kardeşimizi daha iş cinayetlerinde yitirdik. Kapitalist kâr düzeni her gün...
- Ticaret Bakanlığı 2 Mayısta İsrail’le ticaretin tamamen durdurulduğunu açıkladı. Bakanlık 9 Nisanda ise ihracatı “kısıtlama” kararı almıştı. 7 Ekimden bu yana kahve zincirlerini, deterjan markalarını boykot çağrıları yapan, fırınlara, bakkallara “...
- Merhaba dostlar. Ben İstanbul’dan bir eğitim işçisiyim. Haftalar öncesinde başlayan coşkumuz, enerjimiz takvimler 1 Mayıs dediğinde zirveye çıktı. 1 Mayıs’ı geride bıraktık ama ben hâlâ çok heyecanlıyım. 1 Mayıs’tan önce kendi kendime düşündüğüm ve...
- Merhaba dostlar, bizler Gebze’de yaşayan genç işçi ve öğrenci gençler olarak geçtiğimiz 1 Mayıs’ta UİD-DER ile mücadele alanlarında yerimizi aldık. Bu sene derneğimizin aldığı ortak karar ile Bursa ve Lüleburgaz’da 1 Mayıs mitinglerine katıldık....
- Hep birlikte çok uzaklara baksak/ Bugünden yarından çok uzaklara/ Geçmişin ve geleceğin en uzak düşüne/ O barış ve kardeşlik çağına/
- 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği Soma Katliamının 10’uncu yılında Soma ve İstanbul başta olmak üzere pek çok yerde eylemler yapıldı. Somalı madenciler anıldı, iş cinayetleri protesto edildi. İstanbul Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri...
- Arjantin’de sendikaların çağrısıyla işçiler 9 Mayısta 24 saatliğine genel greve gitti. Faşist devlet başkanı Javier Milei ve hükümetine karşı yapılan genel grev çağrısına çeşitli sektörlerden işçiler karşılık verdi. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT...
- Zorlu bir yıldan geçerken işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı, heyecan ve coşku içinde karşıladık. UİD-DER olarak 1 Mayıs’a işçi kentleri Lüleburgaz ve Bursa’da katıldık. Lüleburgaz’da geçirdiğimiz ilk 1 Mayıs’ımız...
- Emekli bir işçi: Bu 1 Mayıs’ta da sınıf kardeşlerimizle kol kola yürüdük. Sınıfımızın taleplerini hep birlikte haykırdık. İyi ki önümüzde bizlere yolu açan sınıfımızın mücadele örgütü UİD-DER var. Kendini, sınıfın taleplerine ve sadece sınıfın...
- Bugün 13 Mayıs 2024. Soma madenci katliamının 10. yıldönümü. 10 yıldır dinmeyen bir acı ve öfkedir Soma Türkiye işçi sınıfının kalbinde. Çünkü Soma’nın hesabı sorulmadı, çünkü Somalar devam ediyor, çünkü kapitalistlerin kâr hırsı yeni Somaların...