Buradasınız
8 Mart’ı Emekçi Kadınlara Sorduk

Tarih 1857 yılının 8 Martını gösteriyordu. New York’taki bir dokuma fabrikasında çalışan kadın işçiler bir grev başlattılar. Daha insanca çalışma koşulları ve ücretlerin arttırılması gibi taleplerle yola çıkmışlardı. Bu mücadele sürecinde patron tarafından fabrikaya kilitlenen 129 kadın işçi, çıkartılan yangından kaçamayarak hayatlarını kaybettiler. 1910 yılında, II. Enternasyonal, Clara Zetkin’in önerisiyle 8 Mart’ı, mücadele eden kadın işçilerin anısını yaşatmak ve mücadeleyi yükseltmek üzere Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü olarak kabul etti. O tarihten bu yana her 8 Martta işçi sınıfı çeşitli etkinliklerle yaşatıyor bu mücadele gününü.
Bizler de UİD-DER’li işçiler olarak Gebze temsilciliğimizde yapmış olduğumuz şenlikle 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Gününü kutladık. Kadın emekçilerle yaptığımız söyleşilerde yaşanan sorunlar bir kez daha gün ışığına çıktı.
UİD-DER: Sizce ev kadınlarının yaşadığı sorunlar nelerdir?
Bir ev kadını emekçi: Bütün sorunlarımızın altında geçim sıkıntısı var bence. Evde sadece eşim çalışıyor, maddi ve manevi tüm sıkıntıları ise ben çekiyorum. Eşim uzun saatler çalışmanın stresiyle eve gelirken, ben de bütün gün evde yaşadığım sıkıntıların stresiyle onu karşılıyorum. Dolayısıyla kavgalar yaşayabiliyoruz. Eşim bu sıkıntılardan dolayı kendini dışarı atabiliyor, benim ise öyle bir şansım olamıyor. Bence boşanmalar da bu nedenlerle yaşanıyor.
UİD-DER: Geçim sıkıntılarınız nelerdir?
Bir ev kadını emekçi: Benim iki çocuğum var ve sürekli ihtiyaçları oluyor. Zaten evimizde tek kişi çalışıyor. Eşimin aldığı maaştan faturalar, çocukların ihtiyaçları derken elde bir şey kalmıyor. Kendi ihtiyaçlarımdan hep fedakârlık etmek zorunda kalıyorum bu yüzden. En temel ihtiyaçlarım bile bazen lüks olabiliyor.
UİD-DER: Kriz aile ekonominizi nasıl etkiledi?
Bir ev kadını emekçi: Çok etkilendik tabii. Maaşlara zam yok ama bütün ihtiyaçlarımıza zam var. Çocuklara bakan olmadığı için kendim de çalışamıyorum. Bir türlü yetiremiyoruz ay sonunu. Kriz var diyorlar, ama herkesi 12 saat çalıştırıyorlar.
UİD-DER: Etkinliğimizi ve UİD-DER’in çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
Bir ev kadını emekçi: Ellerinize sağlık, çok güzeldi her şey. Keşke herkes kadınlara buradaki gibi değer verse. Ben bir kadın olduğum için gurur duydum. Çocuklarımızın geleceği için uğraşan birilerinin olduğunu bilmek güzel. Kadınların da yapabileceği çok şey varmış demek. Benim iki kız çocuğum var. Onların ileride benim yaşadığım sıkıntıları yaşamasını istemiyorum. Bunları yaşamamaları için ne yapmaları gerekiyorsa yapmalarını isterim.
UİD-DER: Kadın işçilerin işyerlerinde yaşadığı sorunlar nelerdir?
Plastik işkolunda çalışan bir kadın işçi: Tuvaletlere kartla giriş çıkış yapıyoruz. Bu kartlar da erkek ustabaşlarında oluyor. Kadınsal ihtiyaçlarımız olduğunda zor durumda kalıyoruz. Bizim önerilerimiz ve sorunlarımız ciddiye alınmıyor. Erkek işçilerin bize bakış açıları genelde olumsuz. Özellikle gece vardiyalarında kadınlar tacize bile maruz kalabiliyorlar.
UİD-DER: Fabrikanızda kreş, emzirme odası, servis var mı?
Plastik işkolunda çalışan bir kadın işçi: Tabii ki yok. Bırakın kreş ve emzirme odasını, hamile işçiler zor şartlarda çalışıyor. Birçok hamile işçinin bu çalışma koşulları yüzünden çocuğunu kaybettiğini çeşitli fabrikalardan duyuyoruz.
UİD-DER: Bu sorunları çözmek için nasıl mücadele etmeliyiz?
Plastik işkolunda çalışan bir kadın işçi: Biz kadın işçiler de erkek işçiler gibi ekmeğimiz için çalışıyoruz. Sorunlarımız erkek işçilerden iki kat daha fazla. Bence kadın işçiler olarak kenetlenmeli ve birlikte hareket etmeliyiz. Fabrikada patron kadın erkek ayrımı yapmadan bizleri sömürüyor. Bizler, erkek işçi kardeşlerimizle birlikte hareket ederek bu sorunları çözebiliriz.
UİD-DER: Kadın işçilerin sorunları erkek cinsinden mi kaynaklanıyor?
Plastik işkolunda çalışan bir kadın işçi: Ben daha önce bu tür sorunların erkeklerden kaynaklandığını düşünüyordum. Eminim ki birçok kadın da böyle düşünüyordur. Fakat bunun böyle olmadığını, bataklığın kaynağının aslında kapitalist sistem olduğunu UİD-DER’deki etkinliklere katılarak öğrendim.
UİD-DER: Kadınların savaşlar nedeniyle yaşadığı insanlık dışı koşullara karşı ne yapmalıyız?
Plastik işkolunda çalışan bir kadın işçi: Savaş kadın-erkek-çocuk ayrımı yapmadan hepimizin canını yakıyor. Bizler anayız, çocuklarımızı bin bir zorlukla büyütüyoruz. Egemenlerin kendi çıkarları uğruna yarattıkları bu insanlık dışı koşulları dünyadaki hiçbir emekçi kadının kabullenmesi mümkün değil. Bu yüzden de dünyadaki tüm haksız savaşlara karşı Türk-Kürt-Iraklı-Filistinli demeden birlikte mücadele etmeliyiz.
UİD-DER: Etkinliğimizi nasıl buldunuz? UİD-DER’in çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
Plastik işkolunda çalışan bir kadın işçi: Etkinlik çok güzeldi. İçinde bulunduğum için de ayrıca mutluluk duydum. UİD-DER’in çalışmaları ben ve benim gibi kadın işçilerin bilinçlenmesine katkı sağlıyor. Daha önce birçok konuda daha farklı düşüncelere sahiptim. Ama UİD-DER’le tanıştıktan sonra olaylara bakış açım değişti. Buradan bütün kadın işçilere seslenerek herkese UİD-DER’in çalışmalarına katılmalarını tavsiye ediyorum.
UİD-DER: Kadın işçilerin fabrikalarda, sokakta ve evde yaşadığı çifte ezilmişliğe karşı erkek işçiler ne yapmalıdır?
İşsiz bir erkek işçi: Biz bu yönden çok eksiğiz aslında. Çünkü bizi böyle yetiştirdiler. Kadınların sorunlarıyla ilgilenmedik ve onları önemsemedik bu zamana kadar. Bugüne kadar kadın işçilerin başına bir şey geldiğinde “bunu hak edecek bir şey yapmıştır mutlaka” diye düşünüyordum. Bunun böyle olmadığını, kadın işçilerin sorunlarının erkek işçilerin sorunlarından daha fazla olduğunu UİD-DER’de öğrendim. Bu yüzden kadın işçilere yapılan her türlü ayrımcılığa ve baskıya, erkek işçiler de karşı koymalıdır.
UİD-DER: Etkinliğimizi nasıl buldunuz? UİD-DER’in çalışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
İşsiz bir erkek işçi: Çok güzel bir etkinlikti. Gerçekten çok büyük zevk aldım. Ben kadınların bunları yapabileceğini bilmiyordum. Kadın işçiler şiirler okuyor, şarkılar söylüyor, sorunları hakkında konuşmalar yapıyorlar. Ben buraya ikinci kez geliyorum. UİD-DER’in kadınlara bakışı çok farklı. UİD-DER’li kadınların duruşu da çok farklı, burada çocuklar bile bilinçli.
UİD-DER: Teşekkür ederiz.
- Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Yalçınkaya ile Söyleşi
- Dev Sağlık-İş Bursa Sorumlusu Alper Küçük ile KÇP Üzerine Söyleşi
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...