Buradasınız
Açlık Ordusu Patronların Korkusu

İnsanlık, kapitalizmin plansız ve anarşik doğası yüzünden her geçen gün daha ağır sorunlarla karşı karşıya geliyor. Dünyayı hızla içine çeken ekonomik kriz ve savaş ortamı da bu sorunların daha yakıcı ve ağır geçmesine yol açıyor. Buna daha fazla sessiz kalamayan kitleler ise yoksulluklarına ve sefaletlerine isyan ediyorlar. Nisan ayında da böylesi bir isyan dalgasına tanık olduk. Mısır’dan Haiti’ye kadar 40’a yakın ülkede işçi ve emekçi kitleler bir dilim ekmek bulabilmek için sokaklara döküldüler. Patronlar sınıfının emrindeki hükümetlerin, askerlerin ve polisin tüm bastırma girişimlerine rağmen, ayaklanan yüzbinlerce insanın birikmiş öfkesi adeta bir kasırga gibi esti ve önüne çıkan her şeyi devirdi.
Aç insanlar, “gece gündüz çalışıyoruz ama yiyecek bir dilim ekmek bile bulamıyoruz” diye haykırıyordu. Bu sözler, adına kapitalizm denen sömürü düzeninin özeti gibidir. Dünya nüfusunun ezici çoğunluğunu oluşturan milyarlarca insan işsizlik ve yoksulluk altında inliyor. 1,5 milyardan fazla insan açlıkla boğuşarak hayatta kalmaya çalışıyor. İsyancı kitlelerin başbakanı istifa ettirdiği Haiti’de, gıda ürünleri aşırı pahalı olduğu için insanlar “çamur kurabiyesi” yiyorlar. Son bir ayda, gıda fiyatları dünya genelinde birkaç kat arttı. Temel besin maddelerinden olan pirincin kilo fiyatı 1,5 dolara ulaştı ki bu durum günlük geliri 2 doların altında olan 3,5 milyar insan için felâket anlamına geliyor.
Tüm bunların sebebi kapitalist sistemdir. Kâr uğruna en temel insani ihtiyaçları bile hiçe sayan bu düzen, açlıktan gözleri büyümüş, karınları şişmiş bebekleri doyurmak yerine, otomobil yakıtı yapımında kullanıyor milyonlarca ton tahılı. Kapitalist sanayileşmenin sonucu olan küresel ısınma yüzünden eskiden tarım yapılabilen araziler çölleşiyor, su kaynakları hızla kuruyor. Milyonlarca ton gıda maddesini depolarında saklayan gıda tekelleri ise, fiyatlardaki aşırı artış karşısında ellerini ovuşturuyorlar. Çünkü bu artışlar, işçi sınıfının cephesinde açlıktan ölümlere yol açarken, parababaları için daha fazla kâr anlamına geliyor. Spekülatif borsa oyunlarıyla, fiyatların daha da artması için her şeyi yapıyorlar. Para kazanma tutkusuyla gözleri o kadar dönmüş durumda ki, açlıktan kıvranan insanların kahredici görüntülerine hiç aldırmadan, fiyatların düşmemesi için stoklarındaki gıda maddelerini denize dökebiliyor yahut yakabiliyorlar.
Yarattıkları bu yıkım tablosu karşısında önerdikleri tek şey ise, açlık sıkıntısı çeken ülkelerin hükümetlerine yapılacak birkaç yüz milyon dolarlık bağıştır. Bu para, açlığa yol açan gıda tekellerinden herhangi birisinin bir günlük kârından bile azdır. Üstelik vermeyi düşündükleri bu kırıntı için bile şartlar koşuyorlar. Boş midelerinin gurultusunu bile bastırmayacak denli cüzi gıda yardımı karşılığında, aç insanların çalıştırılması gerektiğini, sefalet içinde yüzen bu insanların “tembelliğe alışmaması” için bunun gerekli olduğunu söylüyorlar. Ve bunu söylerken yüzlerinde en ufak bir utanma duygusu oluşmuyor. Sanki açlığın ve yoksulluğun sebebi, bu sıkıntılarla boğuşmak zorunda kalan işçi-emekçi kitlelerin tembelliğiymiş gibi konuşuyorlar. Açlığın sebebi, ne artan dünya nüfusu ne de işçi sınıfının tembelliği ya da “akılsızlığı”dır. Bugün dünyada tüm nüfusu doyurmaya yetecek kadar yiyeceğin mevcut olduğunu bizzat sermayenin sözcüleri itiraf ediyorlar. Yani gerçek sebep, doğası gereği planlı üretimden alabildiğine uzak olan ve üretimi sadece kâr amacıyla gerçekleştiren kapitalizmdir.
Zaten burjuva uzmanların komik denebilecek bağış önerilerinin asıl hedefi de, aç insanların çektiği sıkıntıların giderilmesi değil, ayaklanan açlar ordusunun yarattığı korkudur. Çok iyi biliyorlar ki bu açlık ordusu bir şekilde durdurulamazsa sonunda kapitalist sistemi tehdit eder hale gelecek. O yüzden de, aç insanlara 500 milyon doları yeterli gören burjuvazi, bu insanların isyanını bastırmak için kullandığı askerlerin ve polislerin silahlanması için milyar dolarları gözünü kırpmadan harcayabiliyor. Boş mideleri ekmek yerine kurşunla doldurmayı tercih ediyor. Göstericilerin üzerine biber gazı ve tazyikli su sıkıyor, onları copluyor ve üzerlerine hakiki mermilerle ateş açıyorlar.
Burjuvazi korkmakta sonuna kadar haklıdır. Çünkü kitleler, açlıklarının verdiği öfke ve cesaretle yürüyorlar polisin, askerin, copun, topun, tüfeğin üzerine. Çünkü bunların hiçbiri doyurmuyor onların boş midelerini. “Ekmek yoksa barış da yok!” diye haykırıyorlar. Bıçak kemikte diyorlar ve bu yüzden çalıyor sömürünün tehlike çanları. Yürüyorlar ayakları kan içinde, ekmeğe ve ete doymak için. Şimdilik bir dilim ekmek için yürüyorlar. Ama yarın sadece ekmek için değil, hürriyetsizleri hürriyete doyurmak ve burjuvazi denen yağmacı soyunun kökünü kurutmak için de yürüyecekler!
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
Son Eklenenler
- Petrol-İş Sendikasında örgütlü grevci TPI Kompozit ve Temel Conta işçileri ile grevlerini kazanımla sonuçlandıran DYO Boya işçileri ve sendika düşmanlığına, işten atma saldırılarına karşı direnen TEKSİF üyesi Digel Tekstil işçileri, İzmir Menemen...
- Yıllar önce çalışıp ayrıldığım işyerinden bir işçi arkadaşım anlattı. Patron ekonomik krizden dolayı iflas ettiğini, işyerini kapatacağını söylemiş işçilere. Sonra patronla birlikte oturup ağlaşmışlar; “ne güzel bir işyerimiz vardı, ne güzel bir...
- Başlıkta yer alan ifadeler, Hakkı Özkan’ın “Grevden Sonra” romanındaki öncü işçi Nuri’nin eşinin sözleridir. Nuri, grevde öncüdür; mayası sağlam, kararlı bir işçidir. Yazar Hakkı Özkan matbaa işçiliği yapmıştır, yaşadıklarını romana aktarmıştır. “...
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...
- Bak, ufukta görünen/ Özgürlüğün bayrağını sallayanlar/ Başı dik/ Gözleri umut umut bakanlar/
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...