Buradasınız
Ağam Bizimle Eğlenir!
Sarıgazi’den bir işçi

Son günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak yaptığı açıklamalarla Sağlık Bakanını ve Milli Eğitim Bakanını sollayarak “Top 10 listesi”nde bir numara olmayı başardı! Önce doların yükselmesi karşısında “maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz?” dedi. Sonra Türkiye’nin hane halkı ve kamu borçluluğunda dünya ortalamasının çok altında olduğunu ileri sürdü övünerek. Hem de hesabı dolar üzerinden yaptı! Hesaba göre Türkiye’de hane halkı borçluluğu kişi başı 1291 dolar, buna karşılık dünya ortalaması 6271 dolar. Hani dolarla işimiz yoktu bizim, ne oldu? Maaşlarımız TL ile borcumuz TL ile ise neden dolara çevirip öyle açıklıyorsunuz? Çünkü işinize öyle geliyor. Çünkü TL değer kaybettikçe borcun dolar karşılığı düşüyor. Böyle olunca da dünya ortalamasının altına düşüyoruz.
Bazı gerçekleri görmek için ekonomist olmaya gerek yok. Birincisi lira dolar karşısında eridikçe elbette borç dolar cinsinden düşük çıkacaktır. Gelin bunu liraya çevirelim. Kişi başı borç 9500 lira yapıyor. Bir de kamu borcu var tabi. Kamu borcu, borç sahibi devlet de olsa tüm ülkenin borcu demektir. Devlet bu borcu ödemek için vergilerle, kesintilerle, kamu harcamalarında kısıtlamalar yaparak paşa paşa tüm ülkeye ödetir. Kamu borçluluğunda ise kişi başı payımız 2854 dolarmış. Yani yaklaşık 21 bin lira. İki meblağı toplayınca kundaktaki bebekten yetmişlik ihtiyara kadar ülkedeki her bireyin 30 bin liradan fazla borcu var demek oluyor bu! Dört kişilik bir aileyi düşündüğümüzde 120 bin liradan fazla eder.
Üstelik özel şirketlerin ve bankaların borcu buna dâhil değil. Ondan bize ne diyebilirsiniz ama bankalar ve şirketler dışarıdan kredi/borç aldıkları zaman hazine yani devlet garanti veriyor, kefil oluyor. Hem devlet/kamu hem de özel sektörün dış borcu 450 milyar doları geçmiş durumda. Ekonomi zaten krizde ve Türkiye dış borçlarını ödemede zorlanıyor ve böyle olunca da lira güvenilmez sayılıyor ve değer kaybediyor. Ya… Sermaye borç alıp yatırım yapıyor, kârını yükseltiyor, bedelini ise biz ödüyoruz.
İkincisi, borç karşılaştırması yapılırken sadece miktara değil, bunun harcanabilen gelire oranına bakılır. Yani gelirinin ne kadarını borç olarak ödüyorsun? 2020’nin ilk çeyreğinde borcun harcanabilir gelire oranı yüzde 46 oldu. Yani gelirimizin neredeyse yarısı borç ödemeye gidiyor demektir bu.
İnsan yapılan açıklamalarla gerçeği karşılaştırınca “Kibar Feyzo” filmini hatırlamadan edemiyor! Hani köyün ağası, Ankara’dan gelen yetkiliye “bütün köyü ben besliyorum, öküzünden başlık parasına her şeylerini ben veriyorum” diye övünürken öküz yerine koşulmuş Feyzo sabanı çekerken görünüyor ya… Sonra ağa foyası ortaya çıkmasın diye Feyzo’ya “git bizim evden iki öküz al” diyor. O da yetmiyor 6 bin liralık borcunu ödeyeceğini söylüyor. O güne kadar köylülere günahını vermeyen ağanın bu bonkörlüğü karşısında şaşıran Feyzo “ağam eğlenir benimle, vallaha ağamın başına güneş geçmiştir” diyor. Tabi yetkili gidince değil para almak, bizim Feyzo falakaya yatırılıyor ağaya nankörlük yaptığı için. Ama durun, filmin devamı da var. Merak edip de izlemeyenler izlesin, kıssadan hisse olur.
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi grevinde yaşananlar hakkında Marksist Tutum’da bir makale okudum. Tam da içimden geçenleri, cümlelere dökemediklerimi noktasına virgülüne kadar yansıtan bir yazıydı. Konuyu derinlemesine ele alan bu yazı her mücadelede...
- Zeytinlik alanları maden ve enerji işletmeciliğine açacak yasa teklifine karşı tepkiler sürüyor. Çeşitli illerden Ankara’ya gelen köylüler, talan yasasına karşı TBMM yakınında bulunan Cemal Süreya Parkı’nda direniş nöbetindeler.
- Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli mücadeleler, dönemeç noktaları vardır. 1970 Haziran’ı bu tarihte önemli bir yere sahiptir. Bugün halen aşılamamış bir zirve olan 15-16 Haziran direnişi sürecinde, işçi sınıfı yapay kutuplaştırma...