Buradasınız
AKP’nin Dayatmaları ve Sendikaların Yetki Krizi

Yürürlükte olan Sendikalar Kanunu’na göre, bir sendikanın işyerinde toplu iş sözleşmesi imzalayabilmesi için hem işkolundaki işçilerin en az %10’unu örgütlemesi ve yetki alması hem de o işyerindeki işçilerin yarısından fazlasını örgütlemiş olması gerekiyor. Hükümet mevcut İş Kanunu ile Sendikalar, Grev ve Lokavt Kanunlarını, Toplu İş İlişkileri Kanunu adı altında tek bir başlıkta yeniden düzenlemeyi önüne koydu. Son üç yıldır geçici hükümler yoluyla işkolu yetkilerini 2009 yılı verilerine dayanarak açıklayan Çalışma Bakanlığı, bu sene tasarının Meclis’ten geçeceği düşüncesiyle geçici hüküm getirmedi. Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısının ilk halinde işkolu barajı binde 5’e indirilmişti. Ancak patronlar, tasarı bu haliyle yasalaşırsa, işçilerin örgütlenmesini kolaylaştıracağı için bu düzenlemeye şiddetle karşı çıktılar, Çalışma Bakanını azarladılar. Bu defa tasarıda baraj %3’e yükseltildi. Ancak anlaşmazlıklar nedeniyle tasarı Meclis’te görüşülmedi, işkolu yetkilerinin neye göre belirleneceği konusu krize dönüştü.
AKP, 12 Eylül 2010’da düzenlenen referandumla sendikal barajları aşağı çekeceğini ve hatta işçilerin artık iki sendikaya birden üye olabileceğini söyleyerek demokrat pozlar kesiyordu. Ancak zerre kadar samimi olmadığı kısa zamanda ortaya çıktı. İşçiler sendikaya üye oldukları için işten atılmaya, sendikal baraj ise yerinde durmaya devam etti. İşveren örgütlerinin hizmetindeki AKP, işçilerin örgütlenmesinin önüne geçmek için elinden geleni ardına koymuyor. Sendikaların ve işçilerin talepleri dikkate alınmıyor. Sendikal barajlarla işçilerin iradesi ve örgütlenme hakkı yok sayılıyor.
Toplu İş İlişkileri kanun tasarısında öngörüldüğü üzere işkolu yetkileri için SGK verileri esas alınırsa, 100’den fazla sendikadan sadece Türk-İş’e bağlı 11, Hak-İş’e bağlı 1 sendika yetki alabilecek. DİSK’e bağlı sendikaların ise tümü barajın altında kalacak. Sendikalar yetkilerini kaybedince toplu sözleşmeden yararlanan sendikalı işçilerin sayısı daha da azalacak. SGK’da kayıtlı işçi sayısı 11 milyon, sendikalı işçi sayısı ise 787 bin civarında. Yani işçilerin ezici bir çoğunluğu örgütsüz durumda. Ancak patronlar sınıfı işçileri daha da derin bir örgütsüzlüğe mahkûm etmek istiyor. İşçileri işkollarında yetkili sendika bulamaz hale getirmeyi hedefliyorlar.
Sermayenin talebi, iş saatlerini uzatmak, esnek çalışmayı yaygınlaştırmak, kıdem tazminatına el koymak ve böylelikle işçileri daha çok sömürmektir. Bu saldırıları rahatça hayata geçirmek için karşılarında örgütsüz, boyun eğmiş ve güçsüz bir işçi sınıfı isteyen patronlar, işçilerin örgütlenmesinin önündeki engellerin olduğu gibi kalmasını, hatta daha da yükseltilmesini talep ediyorlar. Hükümet, yetki sorununu bir silah olarak kullanıyor. Sendikalara, yetki almaları karşılığında kıdem tazminatının fona devredilmesini kabul etmelerini ve Ulusal İstihdam Stratejisine karşı itirazlarını geri çekmelerini dayatıyor. Aksi takdirde onlarca sendikanın işkolu yetkisi alabilecek kadar üyeye sahip olmadığını kanıtlayan gerçek verileri açıklayacağı tehdidini savuruyor. Oysa işçilerin örgütlenmesinin önüne türlü engeller dikerek, sendikalı işçi sayısını her geçen gün düşüren yasaların ve uygulamaların asıl sorumlusu hükümet ve patronlardır.
Taşeronlaştırma, işten atmalar, geçici, sözleşmeli işçilik, esnek, güvencesiz çalışma Türkiye’de almış başını gidiyor. Bu sorunlarla baş etmek için örgütlenmek zorundayız. Patronlar, pervasızca sömürme özgürlüklerini yitirmemek için işçileri örgütsüz ve sendikaları yetkisiz hale getirmeye çalışıyorlar. İşçi sınıfının örgütlenmesini ve haklarını alması için mücadele vermesini “kaos” olarak görüyorlar.
Sendikalarımıza sahip çıkmak irademize sahip çıkmaktır. Sendikalarımızı patronlara ve bu saldırılar karşısında sessizliğini bozmayan sendika bürokrasisine teslim etmeyelim. Sendikalara üye olalım ve onları denetleyelim. Tek yumruk olup kıdem tazminatının fona devrine, taşeronlaştırmaya, güvencesizleştirmeye, esnek çalışmaya, sendikal barajlara, grev yasaklarına karşı mücadeleyi yükseltelim!
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
Son Eklenenler
- İşçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı mücadelesini, dayanışmasını güçlendirmek için çalışan UİD-DER’in, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle gerçekleştirdiği etkinlikler 16 Martta devam etti. UİD-DER’in İstanbul Avrupa ve Anadolu...
- Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençler eşitlik ve özgürlük talepleriyle, daha iyi bir yaşam özlemiyle bir araya geliyor, meydanlara çıkıyor. Almanya’da yapılan görkemli eylemlere katılan insanlar bu eylemlerine “iyi insanların isyanı...
- Geçtiğimiz günlerde, sigorta girişleri 1 Ekim 2008’den sonra olanların, emekli olduktan sonra çalıştıkları takdirde emekli maaşlarının kesileceği gündeme geldi. Üç kuruşluk emekli maaşıyla değil geçinmek, zorunlu gıda harcamasını bile karşılamak...
- Gece vardiyasında çalıştığımız bir gün elektrik kesildi. Biz de karanlıkta ayrı ayrı beklemek yerine üretimdeki arkadaşlarla yan yana geldik. Haliyle sohbet etme şansımız oldu. Bir ablamız iş kazası geçirmiş ve işvereni dava etmiş. İş güvenliği...
- Kapitalizm altında sağlık sistemi bolca kâr elde edilen büyük bir rant kapısı haline getirildi. Sağlık sektörü patronları için durum böyleyken sağlık çalışanları açısından tablo uzun çalışma saatleri, can güvenliğinin olmadığı iş ortamı, ağır...
- Ben Tahran Üniversitesinde öğrenciyim. Üniversiteye bağlı bir yurtta kalıyorum. Örgütlü bir şekilde hareket etmediğimiz için her gün yeni bir felaket haberiyle uyanıyoruz. Geçtiğimiz ay 14 Şubat akşamı bir arkadaşımızı kaybettik. Hem yurt hem de...
- Sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Bayramında Türkiye genelinde iş bıraktı, hastaneler ve İl Sağlık Müdürlükleri önlerinde, kent meydanlarında basın açıklamaları yaptı.
- Suriye’nin Lazkiye, Tartus, Humus ve Hama kentlerinde 6 Martta başlayan Alevilere yönelik saldırılarda yüzlerce kadın, erkek, çocuk katledildi. “Eski rejim kalıntılarının temizlenmesi” bahanesiyle gerçekleştirilen saldırılarda cihatçı çeteler evlere...
- İstanbul Şişli Belediyesi’nde DİSK/Genel-İş Sendikasına üye işçiler, ücretleri zamanında ödenmediği ve eksik ödendiği için 12 Martta belediye önünde eylem yaptı. İstanbul Tuzla’da bulunan Kuzey Star Tersanesi’nde taşeron şirkette çalışan DİSK/Limter...
- Almanya genelinde Birleşik Hizmet Sendikası Ver.di’nin çağrısıyla 10 Martta ülke genelindeki havalimanlarında 24 saatlik bir uyarı grevi gerçekleştirildi. Grev nedeniyle Frankfurt, Münih, Berlin ve Hamburg gibi en büyük ve en işlek havalimanlarında...
- Kış neredeyse geçiyor ve şu sıralar çevremdeki herkesten “hastalandım, bir türlü geçmiyor, öksürük devam ediyor” gibi şeyler duyuyorum. Ben de bu hastalığı yakın zamanda atlattım. Sonra kafama şu takıldı: Neden hastalıklar bu kadar uzun sürüyor? Bu...
- Hepimizin bildiği gibi sağlığa erişim bizim için neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. Sağlıklı kalmak, yoksullar için Fizan kadar, hatta uzay kadar uzak bir mesele haline geldi. Tıp teknolojisi hızla ilerliyor, ancak sömürü düzeni biz işçileri...
- Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde Arslanbey Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Tezcan Galvaniz’de toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 11 Martta grev başladı. İzmir Narlıdere Belediyesi taşeron şirketi olan NAR-BEL’de...