Buradasınız
Ali Mucizeler Diyarında
Gebze’den bir petrokimya işçisi

Ücretsiz izine çıkartıldığını öğrenen Ali, evine doğru giderken patronunun söylediklerini düşünüyordu. “Merak etme evlat, seni işten çıkarmıyoruz. Sadece işler durgun olduğu için izne çıkartıyoruz. Devlet hesabına günlük 39 lira yatıracak, aylık 1170 lira alacaksın. Hadi yine iyisin, yattığın yerden para kazanacaksın.” Ali bu sözleri düşünmüş ama işin içinden çıkamamıştı bir türlü. “Patron haklı gibi görünüyor. Çalışmadan para kazanacağım. Fakat çalışmadan para kazanmak? Devlet neden bize böyle bir para verecek ki? Ne kadar iyi bir devletimiz var.”
Derken Ali eve vardı. Eşi şaşırdı, neden o saatte eve döndüğünü sordu. Çok acıkmıştı. Önce hanıma yemeği hazırlattı. Köyden gelen kuru fasulye, bulgur ve turşudan oluşan yemekleri bitince anlattı her şeyi. Sonra koltuğa kurulup televizyonu açtı. A Haber’i izlemeye başladı. Ücretsiz izin meselesi kafasına takılmıştı ya, umutsuzluğa kapılmıyordu hiç. Çünkü peş peşe güzel haberler sıralanıyordu televizyonda. Ekonomi çok iyiydi, işçiyi işten atmak yasaklanmıştı, ücretsiz izne çıkarılanlara devlet yardım edecekti, emeklilere ikramiye verilecekti, buğdayın rekoltesi bu yıl çok iyiydi, fındık üreticisinin yüzü gülmüştü, doğal gaz bulunmuştu, Türkiye’nin itibarı artmıştı, koronaya karşı çok iyi mücadele veriliyordu… Ali kendini kötü hissettiği günlerde bile televizyonu açtığında keyiflenirdi. Müjdeli haberleri dinledikçe yorgunluğunu, maaşların geciktirildiğini, kredi borcunu unuturdu. Bu haberleri dinledikçe gururlanır, adeta bulutların üzerinde uçardı. Her yer mis gibi çiçek kokardı, derelerden süt, bal akardı sanki. Televizyonda anlatıldığına göre mucizelerle doluydu güzel ülkemiz. Mesela TÜİK’in verdiği rakamları dinleyince ülkede işsizliğin azaldığına çok seviniyordu. Misal kendisi işsiz değildi, izinde olmasına rağmen para alacaktı. Bunları düşündükçe rahatladı, gevşedi.
Eşine “hadi bir kahve yap da içelim şöyle karşılıklı” dedi. Fakat eşi “kahve de şeker de alamadım bey, valla para yetmedi, her şeye zam gelmiş” diye cevap verdi. “Doğru ya” diye düşündü Ali, “dolar çok yükseldi, her şeye zam gelir tabi”. Tekrar A Haber’e döndü. Birileri “dolar bizi ilgilendirmiyor, dolar borcun mu var?” diye soruyordu. Yine rahatladı. “Evet ya, dolar yükselse ne olur? Bu badireyi de atlatırız, yedi düvele kafa tutarız evelallah” dedi.
Ama hanımı yine bozdu keyfini. “Asgari ücretle geçinemiyorduk, şimdi 1170 lirayla nasıl geçineceğiz?” diye sordu. “Buluruz elbet bir yolunu. Herkes nasıl geçiniyorsa biz de öyle geçiniriz. Şunun şurasında bir-iki ay dişimizi sıkacağız” dedi. Hanımı “bir-iki ay diyorsun da kredi taksitlerini nasıl ödeyeceğiz? Ya izin uzarsa, ya işe çağırmazlarsa?” diye sorunca keyfi iyice kaçtı. “Kaç yıllık kocana güvenmiyorsun onu anladık. Hükümete de mi güvenmiyorsun? Kimseyi mağdur etmeyeceklermiş işte. Ne uzatıyorsun!” diye çıkışıverdi kadıncağıza. Yeniden televizyona döndü. Müjdeli haberler devam ediyordu. Ama artık zerre kadar keyfi kalmamıştı. Hanımının “ya işe çağırmazlarsa” sorusu kafasının içinde yankılanıyordu. Kanal değiştirdi; ecdatlarımızın Diriliş, Kuruluş, Uyanış serisinden bir bölüme kulak verdi. O da dirildi, kendine geldi, şöyle bir doğruldu oturduğu yerde. İçi yine gururla doldu, kahpe tekfurlara, düzenbaz Bizanslılara karşı kılıç kuşandığını hayal etti.
Böyle geçmişe dalıp gitmişken hanımı bir soru daha sordu: “E, şimdi senin sigortan da yatmayacak, öyle mi bey? O zaman Nisanda emekli de olamayacaksın! Ne olacak şimdi?” Bu soruyla huzuru iyice kaçan Ali, kalktı, yatmaya gitti. Ertesi gün uyandığında daha iyiydi. Varsın emeklilik birkaç ay geciksindi. Dişini sıkardı. İşe gitmek zorunda değildi, evde hanımıyla, çocuklarıyla birlikte kahvaltı etmenin tadını çıkaracaktı. Hanımından şöyle bol soğanlı bir menemen yapmasını istedi. Ama yağ bitmişti. Doğru markete yollandı. Yağ fiyatlarını görünce çileden çıktı, bastı küfrü. 5 litre yağın fiyatı ücretsiz izindeyken alacağı günlük paradan çok daha fazlaydı… O gün ne bol soğanlı menemen, ne müjdeli haberler, ne diziler Ali’nin kafasındaki soruyu silebildi: “Bu nasıl gidişat?”
4 Aralık Dünya Madenciler Günü
- Onlar Zevk-ü Sefa İçinde, İşçiye Gelince?
- “İstanbul’da Mezar Yeri Alamayız”
- Battaniyelere Değil Sınıfımıza Sarılalım
- Sağlıksız Gıdalara Mahkûm muyuz?
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- Hani Bu Topluma Güven Olmazdı!
- Sabancı’nın Mutlu Yaşam Sırları
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Yalanlara Değil Birleşmeye İhtiyacımız Var
- Kupona ve Kuraya Bağlanan Umutlarımız
- “Artık Kiracı Kalmaz”, TOKİ’ye Hücum!
- Yoksulluk Utanılacak Bir Şey Değil!
- İşçi Aileleri ve Kreş Çilesi
- Yaz Tatilinde Kriz Var!
- “Yok mu Arttıran?”
- Bakan Nebati’den “Işıl Işıl” Yorumlar ve Uçurumlar
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/