Buradasınız
“Almanya’da Robotla Yarışıyoruz”
Pendik’ten bir işçi

Bayramda dayılarımı ziyarete gitmiştim. Küçük dayım, eşi ve çocukları Almanya’dan yıllık izini İstanbul’da kardeşlerinin yanında geçirmek için gelmişlerdi. Tatil olması nedeniyle ailecek 15 kişi pikniğe gittiklerinde beni de çağırdılar, onlarla pikniğe gittim. Çocuklar, gençler ve ihtiyarlar. Aileden tanıdığım, tanımadığım herkesle kısa sohbetler ettik.
Daha çok 29 senedir görüşmediğim Almanya’dan izne gelen dayımla sohbet ettim. Daha doğrusu ben sordum o cevapladı, yaşadıkları sorunları anlattı. Çünkü dayım çok yorgun ve suskun bir haldeydi. Oysa dayım eskiden çok konuşkan, türkü söylemeyi seven birisiydi, sesi de güzel olduğu için beğenerek dinlerdik. Ama eski şen, neşeli ve sosyal olan dayım gitmiş, suskun, sürekli uyumak isteyen biri gelmiş. Hasta olup olmadığını sorduğumda, “yok, hasta değilim. Cumartesi orada olup vardiya gideceğim. Üç haftadır izindeyim hep uyudum ama yorgunluğum geçmedi” dedi. Dayım Almanya’da metal işinde araba koltuklarının metal parçalarının montaj ve kaynak işinde çalışıyormuş. Fabrikada 500 civarında sendikalı ve kadrolu işçi çalışırmış. Bir de onun ifadesiyle “siz burada ne diyorsunuz. Hani kiralık işçiler var.” Ben de “evet, kiralık işçi, burada onun adına taşeron deniyor. Burada taşeronun girmediği işyeri neredeyse kalmadı” dedim. Dayım “bizim fabrikada yeni sayılır. Ama çok kötü kiralık işçi olmak” dedi. Fabrikada örgütlü olan sendikanın adını sorduğumda, başını kaşıdı, biraz düşündü. “Metal gibi bir şey” dedi. Sendikaya gidip gitmediğini sorduğumda, “çalışıp yorgun düşüp uyumaktan zaman mı kalıyor sanki. Ne sendikaya gitmesi? Hem yerinin nerede olduğunun da bilmiyorum” diye dert yandı. Çalışma koşullarını sorduğumda, “robotla yarışıyoruz. Robot bir koltuğun kaynağını 2 dakikada yapıyor. İkinci koltuğu 2 dakika içerisinde hazır etmemiz gerekiyor. Almanya’da robotla yarışıyoruz. Bir koltuğa parçaları dışında 320 vida takıyoruz. Yetiştirmek zorundayız. Yetiştiremediğimde robot bağırıyor. Şef gelip kiralık işçiyi gösteriyor. ‘O çıkartıyor, sen niye çıkartamadın?’ diyor.” Dayımın uyuması için sohbete ara verdik. Biz top oynadık, çay iştik, yemekler hazırladık. Dayım o sesin, gürültünün içinde temiz havada saatlerce uyudu.
Yemekten sonra odun ateşinde pişirilmiş çaylarımızı içerken bu kez dayımın eşiyle sohbet ettim. Dayımın eşi evlerde temizlik işlerinde sigortasız çalışıyormuş. Yengeme çalışma koşularını sorduğumda, “İş ağır değil ama çok yorucu. 13 yaşından beri ordayım. Zamanında sigortalı işe girdim ama sonra hep sigortasız çalıştım böyle işte” dedi. “Yani senin emekli olma şansın yok öyle mi?” Yanında bizim sohbetimizi dinleyen dayıma bakarak “benim sigortam o” dedi. Dayım başını iki yana sallayarak “yaş olmuş 52. 25 senedir bu işyerinde çalışıyorum. Emekli olmama daha 15 sene var. Ben 1500 avro maaş alıyorum. Tek kişi çalışsan senede bir izine bile gelemeyiz” dedi.
Çantamdanİşçi Dayanışması’nın son sayısını çıkartıp önlerine koydum. Başlık “İşçilerin Sorunlarına Kim Sahip Çıkacak?” Dayım başlığa bakarak “kim sahip çıkacak?” diye sordu. Ben de “oku sonra konuşalım” dedim. Eşi ise üçüncü sayfadaki “Emeklilik İşçiler İçin Bir Hayal mi?” yazısını okuduktan sonra “benim için bir hayal” dedi. Ben de “işçiler dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar hakları için mücadele etmezlersen bugünkü koşullarından bile daha kötü koşullarla karşı karşıya kalacaklar” dedim. Dayım “bu kiralık işçi işi çıkmasa iyiydi. Sendikanın da bir şey yaptığı yok. Sonumuz nasıl olacak bilmiyorum” dedi. Ben de sendikanıza siz sahip çıkacaksınız. Kiralık işçiler sizin düşmanlarınız değiller. Kiralık işçilerin de sizin sendikanızda örgütlenmesi için onları da yanınıza alarak birlikte mücadele vermeniz gerekir” dedim. Dayım “kiralık işçiler sendikalı olabiliyor mu?” diye sordu.
Yıllardır Almanya’da çalışan dayım ve yengemin yaşadıkları ve anlattıkları gösteriyor ki işçilerin yaşadıkları sorunlar neredeyse dünyanın dört bir yanında aynı. İşçilerin yaşadıkları sorunlar da, çözümler de ortak. İşçiler, sorunlarının çözümü için hep birlikte mücadele etmekten, örgütlenmekten başka bir çıkış yolu yok. Ya her gün biraz daha robotlaşarak insanlıktan çıkacağız ya da dünyanın neresinde olursak olalım bu sömürü düzeni kapitalizmi yok etmek için mücadele edeceğiz.
GMİS TTK’ da TİS İmzaladı
İşçiler İçin Hak, Adalet Var mı?
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/