Buradasınız
Alpagut İşçileri: “Üreten Biziz Yöneten de Biz Olacağız!”

İşçi sınıfımızın tarihi mücadele deneyimleriyle doludur. Bugün yol alabilmek, grev ve direnişleri başarıya ulaştırabilmek için mücadele tarihimize dönüp bakmalı, dersler çıkarmalı ve patronların karşısına daha güçlü, kararlı, bilinçli ve örgütlü bir şekilde çıkmalıyız. Mücadele tarihimize baktığımızda, örgütlü işçilerin kendi taban örgütlülüklerini yarattığı fabrikalarda, “üreten biziz yöneten de biz olacağız” sloganını nasıl hayata geçirdiklerini görüyoruz. Kuşkusuz bu deneyimlerden en önemlisi 1969 yılında Çorum İl Özel İdaresine bağlı Alpagut Linyit İşletmeleri’ndeki 786 işçinin öz-yönetim deneyimidir.
1969 Haziranında Alpagut işçileri, fabrikalarında bir araya gelerek toplantı yaptılar. Ücretlerinin yükseltilmesini, iş güvenliği önlemlerinin alınmasını ve 73 günlük birikmiş ücretlerinin ödenmesini istiyorlardı. Sendikaya başvurdular. Ama yanıt alamadılar, haklarını paslı çivi söker gibi söküp almak gerekecekti. Çünkü sendikanın şube başkanı Mehmet Kocatüfek, aynı zamanda işletmenin de bölge müdürüydü. Dolayısıyla sendika yönetimi işçilerin taleplerine kulak tıkıyor, Alpagut patronlarıyla birlikte hareket ederek işçilerin mücadelesini baltalıyordu. Sendika bürokrasisi, her fırsatta işçilerin kısa zamanda geri püskürtüleceğini söylüyordu Alpagut patronuna. Ama kararlı 786 maden işçisi 16 Haziran 1969’da harekete geçti ve işgal çığlığı yükseldi Alpagut ocaklarından.
İşçiler ilk iş olarak İşçi Genel Kurulu’nu oluşturdular. Üretimi yönetecek ve gerektiğinde üyeleri kurul tarafından değiştirilebilecek bir İşçi Konseyi seçerek işbölümü yaptılar. 8’er saatlik 3 vardiyadan oluşan çalışma düzeniyle üretimi yeniden örgütlediler. İşçilerin yönetimine geçen ocakta “artık kimse çalışmaz, tembelleşir” diyenlere inat, işçiler kat be kat fazla çıkardılar kömürü. İşçilerin örgütlülüğü karşısında domuz topu gibi birleşen büyük patronlar, işçilerden kömür almayarak boykot ettiler. Ancak Alpagut işçileri oluşturdukları satış komiteleri aracılığıyla, küçük işletmelere aracı olmadan, ucuza ve peşin kömür satarak işletmeyi %50 kâra geçirdiler. Patronların denetiminde zarar eden Alpagut Linyit İşletmeleri, işçilerin denetiminde kâra geçmişti. Birkaç haftada üretim hacmini %50 arttıran işçiler, günlük satış bedelini 8 bin liradan 40 bin liraya çıkartmışlardı. Paçaları tutuşan patronlar, valiye başvurarak mevcut duruma son verilmesini talep ettiler. İşçiler, “Fiili durum devam etmektedir, yapılmak istenen tüm görüşmelerin yeri Alpagut Linyit İşletmesidir” diyerek cevap verdiler sınıf düşmanlarına. Alpagut işçilerinin 35 gün boyunca sürdürdüğü bu şanlı direniş, işçilerin üretenler olarak başarılı bir şekilde yönetebileceğinin de tarihe altın harflerle yazıldığı bir mücadele örneğidir.
Derby fabrikasında 1200 işçinin katılımıyla gerçekleşen fabrika işgali… Kavel Kablo işçilerinin grev hakkının yasal bir hak olmasını sağlayan şanlı direnişi… Singer işçileri, Türk Demir Döküm işçileri, Sungurlar Kazan işçileri, Günterm işçileri ve irili ufaklı daha pek çok fabrikada işçilerin yükselttiği mücadele bayrağı, Alpagut işçilerinin ellerinde yönetimi ele alan tarihsel bir başarıya ulaştı. Bu başarı diğer fabrikalara da yayılarak mücadeleyi kat be kat yükseltti. Horoz Çivi işçileri, Gamak işçileri, Değirmen Köy işçileri, Turhanlar işçileri, Göllüce işçileri, Atalan işçileri, Bafa işçileri, Gıslavet işçileri, Bossa işçileri tek tek işgal çığlığını yükselttiler fabrikalarından. 1970 yılına gelindiğinde ise, işçiler yekvücut halinde 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’ni yarattılar. O yıllarda yaratılan bu mücadele geleneği bugün de işçi sınıfının genç kuşaklarına ışık tutmaya devam ediyor.
Aradan geçen uzun yıllara rağmen kapitalist sömürü düzeninin sahipleri ne yaparlarsa yapsınlar, işçi sınıfının geçmişiyle bugünü arasındaki mücadele bağını tamamıyla kopartamadılar. Geçtiğimiz yıl sanayi havzalarında metal işçileri, yaktıkları ateşi bir fırtınaya dönüştürerek mücadeleyi yükseltmişlerdi. Bürokratik sendika anlayışına, tabanın söz ve karar hakkının gasp edilmesine, düşük ücretlere, iş kazalarına karşı ayağa kalkan binlerce metal işçisi de fabrikalarını terk etmeyerek bu mücadele geleneğinin bir parçası oldular. Talepleri doğrultusunda fabrikalarını terk etmeden üretimi durdurdular. Bugünün işçi kuşakları olan bizler de geçmişin mücadele deneyimlerini ileriye taşımalıyız. Bu inançla mücadeleye atılan işçiler gelenekten geleceğe işçi sınıfının mücadelesini ileriye taşıyabilirler. Selam olsun Alpagut işçi yönetimini yaratanlara! Selam olsun o deneyimleri daha da ileriye taşımak için adım adım örgütlenenlere!
- Onurlu Bir Mücadele Deneyimi: 1948 Maden İşçileri Grevi
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- “Cinnet” Değil İşçinin Hak Mücadelesi: 1974 Ülker Direnişi
- Sungurlar Kazan Fabrikası Direnişleri
- Tariş Direnişi ve Direnişin Dönüştürdüğü Emekçi Kadınlar
- Cumhuriyet Tarihinin İlk Kitlesel İşçi Mitingi: 1961 Saraçhane Mitingi
- Tarihin Aktarma Kayışı ve Cezmi Baba Gibi Olmak!
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- 1928 Tramvay Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: 1974 Gıslaved Grevi
- Türkiye İşçi Sınıfının Mücadele Tarihinde DİSK’in Yeri
- 1969 Gamak Direnişi ve Şerif Aygün
- Berec Grevi ve Kadınlar
- Fotoğraf ve Tanıklıklarla 1968 Derby İşgali
- Tarihten Bir Yaprak: 1910 Bursalı İpek İşçilerinin Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: “Magirus’ta Grev Var”
- Tarih Bizim Rehberimizdir
- Özal’ın Yakasına Sarılıp Hesap Soran Baştemsilci
Son Eklenenler
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...
- Elizabeth Gaskell’in Kuzey ve Güney adlı romanını okumaya başlamadan önce, kitabı okuduğunu düşündüğüm birçok mücadele arkadaşımın yorumlarını almak istedim. Biri önce dört bölümlük dizisini izlememi tavsiye etti, bir diğeri uzun bir özet gönderdi....
- 19 Marttan bu yana başta gençler olmak üzere protestolara katılanları polis şiddetiyle gözaltına alan, tutuklayan, tehdit eden rejimin saldırıları giderek artıyor. Saldırılar karşısında geri adım atmayan ve faşist baskılara itirazını dersleri boykot...