Buradasınız
Asgari Ücret ve AKP’nin İkiyüzlülüğü
İzmir’den İşçi Dayanışması okuru bir işçi

Asgari ücret yapılan zamma rağmen 250 dolara kadar düştü, yarın ne olacağı belli değil. Ücretlerimizdeki erime sınır tanımıyor. UİD-DER web sitesinde “asgari ücret dört kişilik ailenin ihtiyaçlarına göre belirlensin” yazıyor. İşçiler bekâr veya evli olsun her birinin bir ailesi var. Bir işçi ailesi ortalama dört kişiden oluştuğu için, asgari ücret de dört kişilik ailenin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir.
Asgari ücret bu yıl Aralık ayı gelmeden gündem edilmeye başlandı. İlk açıklamayı Türk-İş Başkanı Ergün Atalay yaptı ve “asgari ücret son 45 yıla değer olacak” dedi. Çünkü AKP’ye oy vermiş olan işçiler bile “artık yeter” demeye başladılar. Türk-İş de işçilerin gazını almak istedi. Havuz medyası her gün aynı büyük puntolarla “asgari ücrete büyük zam” başlıklarıyla çıktı. Erdoğan asgari ücret için “bugüne kadar olmuşun çok çok fevkinde (üstünde) bir artış olacak” dedi ve dün en büyük zammı yaptığını söyledi. Yani asgari ücreti 120 dolar aşağıya çekmek, tarihin en büyük zammı oluyor!
AKP o denli ikiyüzlü ve sahtekâr ki asgari ücret açlık sınırının altında kalmasına rağmen işçi sınıfının kadınlarından 3-5 çocuk doğurmalarını istiyor. Durup düşünüp kendimize bir soru soralım, bu hayat pahalılığında, bu yoksulluk içinde bir işçi ailesi 3-5 çocuğa nasıl bakacak? Bakamayacağı çok belli. O halde Erdoğan neden bunu istiyor? Çünkü işçilerin çok çocuk yapması demek yedek işgücü ordusunun yani işsiz sayısının artması demek. Bu da patronlara “bu şartlarda çalışacaksan çalış, yoksa dışarıda 100 kişi sıra bekliyor” deme fırsatı veriyor. Yani burjuvazi bu sayede işsizlik kırbacını sırtımızda şaklatarak bizi açlıkla terbiye edebiliyor.
İşçi kardeşler, bizler asgari ücrete çalışan milyonlarız. Ama asgari ücreti belirleyen bizler değiliz. Açıkçası bizim nasıl yaşayacağımıza, günde kaç lokma yiyeceğimize karnı tok, sırtı pek patronlar sınıfı ve onlar için sürekli haklarımıza saldıran siyasi iktidar karar veriyor. Sözde işçi sınıfının temsilcisi Türk-İş bürokratları da onların emrine amade, hazırolda bekliyorlar. Yani asgari ücrete ne kadar zam yapılacağına onlar kapalı kapılar ardında karar verdi. Her sene asgari ücrete yapılan zam, Ocak ayı maaşımız cebimize girmeden fahiş zamlarla buharlaşıyordu. Bu yıl ise kriz şimşek hızıyla derinleştiği için durumu tarif etmekte zorlanıyoruz. Çünkü gerçekten de baş aşağı düşüyoruz, tüm engeller ve frenler kalmış durumda. Bu durumu tersine çevirecek olan biz işçileriz! UİD-DER’in sürekli tekrarladığı gibi işçi sınıfı örgütlüyse her şeydir, örgütsüzse hiçbir şey. Yani işçi sınıfı yekpare örgütlü olmadan, bizi hiçe sayarak bizim nasıl yaşayacağımıza sömürücüler karar verecek.
“Bizde İşçi Çok Ucuz”
Örgütsüzlüğün Tarifi: Ekmek Köftesi
- Cambaza Bak Cambaza, İşçiler Yemiyor, Yutmuyor Artık
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Asgari Ücret Zammından Sonra…
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Asgari Ücret Bir Kez Daha Sefalet Ücreti Oldu
- DİSK’ten Çalışma Bakanlığı Önünde Asgari Ücret Eylemi
- Türkiye’de Asgari Ücret Düşük Değilmiş!
- Doğru Bilgi ve Çözüm İçin Mücadele Saflarına
- “Beklenen Enflasyon Oranı” Oyunu
- Asgari Ücret Hep Siyah Duman!
- 2024 Yılı İçin Asgari Ücret Açıklandı: Biz Bu Tiyatroyu Çok İzledik!
- Başkasından Çözüm Bekleme, Derman Ellerimizde!
- Hem İşçilerin Onayını Alacak Hem de…
- Asgari Ücret: Geçinmek mi Açlıktan Ölmemek mi?
- Yeni Asgari Ücret Eski Tiyatro
- Asgari Ücret: Refahtan Pay Değil Derinleşen Yoksulluk!
- DİSK’ten Açıklama: Asgari Ücret Değil Toplu Sözleşme!
- Asgari Ücret, Sefalet Ücreti
- Asgari Ücret: Kim Haklı, Meşru Olan Ne?
- Dolan Kimin, Boşalan Kimin Küfesidir?
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...