Buradasınız
Asgari Ücrette Orta Oyunu ve Algı Oyunları Devam Ediyor
Sermaye sınıfının ve siyasi iktidarın orta oyununa dönüştürdüğü asgari ücret görüşmeleri devam ediyor. Şu ana kadar gerçekleşen üç toplantıda da hem orta oyununun hem de algı oyunlarının devam ettiğini görüyoruz. Son toplantıda dile getirilen 3100-3900 arasındaki rakamlar bu oyunu devam ettirmeye yöneliktir. Çünkü bu rakamlar asgari ücrette alt ve üst sınırı belirleme amacı taşımaktadır. Beklentisi 3900 lirayla sınırlandırılan emekçilere, Erdoğan’ın devreye girmesi ve Türk-İş üst bürokrasisinin “bastırmasıyla” 4000 lira civarında bir asgari ücret, “eşi benzeri olmadık bir rakam” olarak sunulmak isteniyor!
Liranın değer kaybıyla hayat pahalılığı şok dalgaları biçiminde büyürken, alım gücümüz hızla baş aşağı düşmeye devam ediyor. Bunu görmek için ekonomist olmaya, ince hesaplar yapıp defalarca toplanmaya gerek yok. Emekçiler reel ücretlerin nasıl eridiğini her gün markette, pazarda görüyorlar. Birkaç matematik hesabı yaparak bile asgari ücrette öngörülen azami artışın neye tekabül ettiğini bulmak mümkündür. Asgari ücretin 4 bin lira olmasıyla sayısal olarak bir artış söz konusu olsa da, gerçekte bu “eksi zam” anlamına gelecektir. Zira 2021’in başında 382 dolar olan asgari ücret, 4 bin lira olması halinde bugünkü kurla 285 dolar olacak. Yani yaklaşık 100 dolarlık bir kayıp söz konusu. Bugün “sıfır zam” yapılması halinde bile asgari ücretin en az 5348 lira olması gerekiyor. “En az” diyoruz çünkü liranın değer kaybı devam ediyor ve bunun nerede duracağını kimse bilmiyor. TÜİK’in resmi enflasyon rakamlarına hiç kimse inanmıyor, geldiğimiz noktada yıllık gerçek enflasyon yüzde 60’ı aşmış durumda. Üstelik henüz 2021’in sonundayız ve belirlenen ücret 2022 yılı boyunca geçerli olacak. Her gün ve hatta her saat fiyat etiketlerinin değiştirildiği, liranın değer kaybının devam ettiği, değil bir yıl bir hafta sonra bile ne olacağının belli olmadığı koşullarda 4 bin lirayı bir başarı hikâyesi olarak vermek emekçileri aptal yerine koymaktır.
Kardeşler, farkında olmamız gereken önemli bir husus var. Asgari ücrete yapılacak sayısal artış tek başına bir şey ifade etmiyor. Asıl mesele ücretimizle neyi ne kadar alabildiğimizdir, yani reel ücretlerdir. Örneğin 1923 yılında Almanya’da yaşanan hiper-enflasyon nedeniyle bir el arabası dolusu parayla fırından bir adet ekmek alınıyordu. Daha üç yıl önce Venezuela’da küçük bir alışveriş için valiz dolusu para taşımak zorundaydı insanlar. Bunun gibi örnekleri çoğaltmak mümkün. Bugün iktidarın iddia ettiği gibi asgari ücrette son yılların “en büyük” zammının yapılmasının, emekçilerin alım gücünü iyileştirmiyorsa hiç bir anlamı yoktur. Kaldı ki asgari ücrete yapılacak artışın dört kişilik bir ailenin asgari ihtiyaçlarını gerçekten karşılayacak bir oranda olması gerekmektedir.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, asgari ücreti tanımlarken şöyle diyor: Asgari ücret, “işçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir.” Bu tanım, Türkiye’de asgari ücretin hiçbir zaman gerçek anlamda bir asgari ücret olmadığını, daima işgücü maliyetinin altında kaldığını ortaya koyuyor. Peki, gerçek buyken Asgari Ücret Tespit Komisyonunda emekçileri temsil eden taraf olarak yer alan Türk-İş üst bürokratları ne yapıyor? Üçüncü toplantının ardından konuşan Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, marifetmiş gibi şöyle diyor: “Asgari ücrette işçinin kırmızıçizgisi 4 bin liradır.” Oysa bizzat Türk-İş, Kasım ayı için dört kişilik bir ailenin açlık sınırını 3 bin 191 lira, yoksulluk sınırını 10 bin 396 lira, bekâr bir işçinin yaşama maliyetini ise 3 bin 902 lira olarak açıklamıştı. Bugüne kadar “işçileri güldürecek bir ücret” beklentilerinin olduğunu söylemek dışında bir rakam telaffuz etmeyen Türk-İş üst bürokratları, şimdi açıkça işçiye 4 bin lirayı reva gördüklerini ortaya koymuş oluyorlar. Bu tutumun adı işçi düşmanlığıdır!
Kardeşler, Asgari Ücret Tespit Komisyonunda yer alan her üç taraf da (patronlar-siyasi iktidar ve iktidarın emrine girmiş Türk-İş üst bürokrasisi) adeta bermuda şeytan üçgeni gibi hareket ederek emekçileri sefalet girdabına çekecek adımlar atıyor. Bunu yaparken de sanki emekçilerin çıkarını gözetiyormuş gibi davranıyor, algı oyunlarıyla asgari ücret beklentilerini düşük tutarak emekçileri sefalet zammına razı etmek istiyorlar. Diğer yandan siyasi iktidar sözcüleri emekçilere sabır ve azla yetinme öğütleri vermeye devam ediyor. Örneğin Erdoğan Dolmabahçe Sarayında yaptığı konuşmada Bakara suresinden yaptığı alıntıyla emekçilere sabır çağrısı yaparak “Muhakkak ki sizi biraz korku ve açlıkla; mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle deneriz. Sabredenleri müjdele” diyor.
Rahat koltuklarında oturanlar, saraylarda lüks içinde yaşayanlar, işçinin emek gücünü sömürerek zenginliklerine zenginlik katanlar, devlet kaynaklarını yağmalayanlar emekçilerin gözünün içine baka baka utanmazca bir oyun oynuyorlar. Bu oyunu bozacak olan emekçilerin birliği ve mücadelesidir. İşçi sınıfı örgütlü bir güç olmadan asgari ücretin belirlenmesinde söz sahibi olamaz! Emek cephesi gücünü pekiştirip örgütlü bir şekilde sahneye çıkmadan bu yoksullaştırma politikasına karşı çıkamaz! Öyleyse işsizliğe, hayat pahalılığına, baskı ve zorbalığa karşı gücümüzü birleştirelim! 12 Aralıkta İstanbul Kartal Meydanında DİSK’in öncülüğünde düzenlenecek mitingde yerimizi alalım ve hep birlikte haykıralım:
Asgari Ücret Vergi Dışı Bırakılsın, Vergiler Patronlardan Kesilsin!
Tüm Ücretlerin Asgari Ücret Kadarı Vergi Dışı Bırakılsın!
Asgari/Temel İhtiyaçları Gerçekten Karşılayacak Bir Asgari Ücret!
Asgari Ücret Dört Kişilik Bir Ailenin İhtiyaçlarına Göre Hesaplansın!
Asgari Ücreti İşçi Kurulları Belirlesin!
- Türkiye’de Asgari Ücret Düşük Değilmiş!
- Doğru Bilgi ve Çözüm İçin Mücadele Saflarına
- “Beklenen Enflasyon Oranı” Oyunu
- Asgari Ücret Hep Siyah Duman!
- 2024 Yılı İçin Asgari Ücret Açıklandı: Biz Bu Tiyatroyu Çok İzledik!
- Başkasından Çözüm Bekleme, Derman Ellerimizde!
- Hem İşçilerin Onayını Alacak Hem de…
- Asgari Ücret: Geçinmek mi Açlıktan Ölmemek mi?
- Yeni Asgari Ücret Eski Tiyatro
- Asgari Ücret: Refahtan Pay Değil Derinleşen Yoksulluk!
- DİSK’ten Açıklama: Asgari Ücret Değil Toplu Sözleşme!
- Asgari Ücret, Sefalet Ücreti
- Asgari Ücret: Kim Haklı, Meşru Olan Ne?
- Dolan Kimin, Boşalan Kimin Küfesidir?
- Asgari Ücret Açıklandı: Sefalet Baki, Algı Oyunları Sürüyor!
- Asgari Ücret, Zamlar ve İşçilerin Söz Hakkı
- Asgari Ücret Gerçeği: Reel Ücretler Düşüyor, İşçi Sınıfının Yoksulluğu Büyüyor!
- Metal, Petrokimya, Gıda ve Kargo İşçileri: Türk-İş Başkanı İşçilerin Değil Sermayenin Sözcüsüdür!
- Asgari Ücret Görüşmeleri Algı Oyunlarıyla Başladı
- Asgari Ücrete Zam Tartışmaları
Son Eklenenler
- Fernas madencilik ve Akcanlar Tekstil işçileri günlerdir seslerini duymayan Çalışma Bakanlığı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Polonez işçilerine bir kez daha saldıran çevik kuvvet polisi işçileri ters kelepçeyle gözaltına aldı. Ankara...
- Diyarbakır’a bağlı Merkez Bağlar ilçesinde 21 Ağustos Çarşamba günü kaybolan 8 yaşındaki kız çocuğu Narin Güran’ın cansız bedeni 8 Eylülde dere kenarında bir torbanın içinde bulundu. Türkiye’nin çeşitli illerinde Narin’in katledilmesine karşı...
- Sakarya Hendek’te faaliyet gösteren Oba Makarna fabrikasında 15 Eylül Pazar günü yem silolarının yakınında patlama gerçekleşti. Patlama sırasında ve patlamanın etkisiyle çıkan yangında aralarında itfaiye işçileri de olmak üzere 30 işçi yaralanırken...
- İşçi sınıfının sömürüye, eşitsizliğe, adaletsizliğe karşı mücadelesinin sembolü haline gelmiş şarkılar vardır. O şarkıları üreten ve söyleyen ozanlar vardır işçilerin unutmadığı, kuşaklar boyu saygı ve sevgiyle andığı. Onlardan biridir Şilili ozan...
- ABD’nin Boston ve Connecticut eyaletlerinde binlerce otel çalışanı toplu sözleşme görüşmelerindeki anlaşmazlık nedeniyle grevler düzenledi. 1 Eylülde Massachusetts Park Plaza Hotel’in önünde gece yarısı eylem başlatan işçilere, ülkenin çeşitli...
- Topraktan başını güneşe uzatan filiz, meyve veren dal, ana rahminden kopup emekle, sabırla büyütülen çocuk… Yeşeren, serpilip gelişen, bugünden yarına geleceğe dönüşen yaşam… Biz emekçi kadınlar yaşam zahmetsiz, kahırsız, mutlulukla aksın isteriz....
- Burjuva partilerin vekil adayları seçim zamanı bizdenmiş gibi görünüp türlü vaatlerle oyumuzu almaya çalışırlar. Seçim biter bitmez sonraki seçime dek bizi umursamazlar. İşçi ve emekçilerin haklarına saldırı, sermaye sahiplerine kıyak anlamına gelen...
- 57 gündür direnişte olan Polonez işçileri gece ve gündüz fabrika önünde direnerek, polisin baskısına boyun eğmeyerek mücadele ediyor, sendikal haklarının tanınmasını istiyor. Antep’te bulunan Akcanlar Tekstil işçileri de 7’li vardiya sistemi...
- DİSK’in “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet” şiarıyla düzenlediği eylemler devam ediyor. 13 Eylülde Mersin’de Özgecan Aslan Barış Meydanında gerçekleşen eyleme DİSK’e bağlı sendikalarda örgütlü işçiler, DİSK Yönetim Kurulu,...
- Soma Katliamında sorumluluğu olan ve daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisinin 10 yıl sonra yargılanmaya başlandığı davanın ikinci duruşması 12 Eylülde Soma 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görüldü. Sanıklar bir kez daha mahkemeye getirilmezken, sanık...
- 78’liler Hareketi, 12 Eylül askeri faşist darbesinin 44. yılında İstanbul Taksim Kazancı Yokuşunda basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya 20’nin üzerinde kurum temsilcisi ve UİD-DER’li işçiler katıldı. “12 Eylül Tekçi Rejimle İç İçe Sürüyor”...
- İşçi sınıfının genç ve çalışkan evlatları, hepinize sınıfımızın samimi sıcaklığıyla merhabalar. Her birinizin mutlaka duyduğu, gördüğü, alıp okuduğu, hatta belki arkadaşlarınıza da önerdiği kişisel gelişim kitapları üzerine sizlerle hasbihâl etmek...
- Zaman hızla akıp gidiyor. Gündemimiz de aynı hızla değişiyor. Hiç düşündük mü, nasıl oluyor da yaşanan büyük olaylar, felaketler bile çok kısa sürede hiç olmamışlar gibi gündemden çıkıyor? Mesela Haziran ayında Diyarbakır ve Mardin’de çıkan orman...