Buradasınız
At ve Eşeğin Yol Hikâyesi
Gebze’den bir petrokimya işçisi
Bir tüccar tüm eşyalarını eşeğinin sırtına yüklemiş atının sırtına binmiş ve yeni pazarlar bulmak için şehre doğru yola koyulmuş. Ne at ne de eşek bir ay sürecek zorlu bir yolculuğa çıktıklarının farkındaymış. Başlangıçta bir zorluk görünmüyor, yol dümdüz ilerliyormuş. Yol uzadıkça türlü zorluklarla karşılaşacaklarından habersizlermiş.
At eşeğe dönüp “bu sahibimiz var ya, çok iyi biri” demiş. Eşek ise “nasıl bu kadar emin olabiliyorsun daha yeni yola çıktık. Hem o kadar iyi olsaydı sırtımıza bu kadar eşya yüklemezdi” diyerek atın söylediğine itiraz etmiş. At “oooho eşek kardeş sana da yaranılmıyor. Sahibimiz yıllardır bizi besliyor. O olmasa ne başımızı sokacak bir ahırımız ne de yemimiz olurdu” diyerek canhıraş sahibini savunmaya başlamış. Eşek ise olaylara çok farklı bir açıdan bakarak “evet hepsini sahibimiz veriyormuş gibi görünüyor. Aslında gerçek şu ki; bütün ihtiyaçlarını bizim sırtımızdan karşılıyor. Biz olmazsak dünya kadar yükü kim taşıyacak? Ahırımızın tüm tahtalarını, çimentosunu, tuğlasını biz taşıdık. Hatta sadece kendi ahırımız değil, sahibimizin evinin tuğlalarını bile biz taşıdık. Hatırlasana at kardeş, daha geçen ay sahibimiz ve ailesinin yemesi için unundan pirincine, şekerine varıncaya dek ne kadar yiyecek varsa evine kadar götürmedik mi?” diyerek anlatmaya çalışmış. Ancak eşeğin söyledikleri sanki ata ulaşmıyormuş gibi at “evet öyle ama bizim hayatımız bu, biz yük hayvanıyız” diye karşılık vermeye devam etmiş. Eşeğin sabrı taşmış ve “tabi senin için demesi kolay. Sen sahibimizi taşıdığın için kendini rahat sanıyorsun” diye kestirip atmış. At da bu sözlere karşılık aslında durumun sanıldığı gibi olmadığını; “öyle deme, biliyorsun ki sahibimizi taşımadığım zamanlarda ben de senin kadar yük taşıyorum” diyerek anlatmaya çalışmış. Eşek “haklısın fakat sana çok ağır ve pis işler yaptırmıyorlar” diyerek dert yanmaya başlayınca, at yine farklı telden çalıp “çünkü ben temiz ve bakımlı görünmeliyim. Sahibimin itibarı benim sırtımda” demiş. Bunun üzerine eşek de basmış kahkahayı. “Ha ha ha sevsinler itibarını. Ben olmasam bak o zaman sahip itibar falan dinler miydi hiç. Her türlü eşyayı taşırdın.” Eşeğin tepkisine bozulan at “sen öyle san. Sahibim bana o yükleri taşıtmaz. Sen eşek olduğun için en zor işleri yapıyorsun. Sahibimiz herkesi becerisine göre çalıştırıyor” diye karşılık vermiş.
Günlerce yol giden hayvanlar yorgunluktan artık yürüyemez hale gelmişler. On beşinci günün akşamı ovalar ve düz yollar bitmiş. Şehre giden yol koca dağların içinden geçiyormuş. Uçurumlar, sarp kayalıklar ve uzun bir tırmanış at ve eşeği bekliyormuş. Sahipleri yolculuğun son ve zorlu bölümüne geçmeden önce onları bir gece dinlendirme kararı almış ve dağların eteklerine kamp kurmuş. Ateşin başında at ve eşekten habersiz planlar yapan sahip, kendi kendine konuşuyormuş: “Şehre gidince malları satar çok para kazanırım. Güzel bir dükkân açarım. Şu at ve eşeği de kasaba satarım. Yoruldum sokak sokak dolaşıp malları satmaktan. Zaten at da eşek de çok yaşlandılar. Bu yaştan sonra işime yaramazlar. Varsın sucuk olsunlar.”
Sabah erkenden tekrar yola koyulmuş şehre giden yolcularımız. Yol çok zorluymuş. Eşek yüküne ve içinde bulunduğu duruma bakıp, “bu ne biçim bir hayat, bu dünyanın yükünü hep biz mi taşıyacağız böyle?” diyormuş. At da sızlanan eşeğe her fırsatta aynı tepkiyle yaklaşıp “sana da bir şey beğendiremiyoruz. Sahiplerimiz olmasa…” diye anlatmaya başlıyormuş. Eşek bu defa iyice sinirlenerek atın sözünü kesmiş ve şöyle demiş: “Sen de tutturdun bir sahiplerimiz olmasa, sahiplerimiz olmasa ne sahipmiş arkadaş! Seni duyan da ezelden beri hep sahiplerimiz vardı sanır.” Eşeğin son cümlesini duyan at birden hiddetlenmiş, “aman eşek sen de çok biliyorsun. Tabi ki de ezelden beri sahiplerimiz için yük taşırız.” Eşek, “dedem ben çocukken bize eski zamanlardan bahsederdi. Dedemin dediğine göre biz nesiller önce ne yük taşıyormuşuz ne de sahiplerimiz varmış.” At alaycı bir şekilde kahkaha atmış “sen de amma saçmaladın eşek kardeş. Öyle şey olur mu hiç? Ben kendimi bildim bileli yük taşırım. Benim babam da annem de ve onların babası ve annesi de yük taşırmış.” Eşek “sen öyle san. Önceden dünya böyle değilken yeryüzündeki her yer bizim evimizmiş. Dünyadaki tüm çayırlarda istediğimiz kadar yer içer ve özgürce gezermişiz.” At eşeğe inanmak istememiş. Çayırlarda özgür olma fikri hoşuna gitse de bunun nasıl mümkün olabileceğini bilmiyormuş çünkü.
Kendini sahibinin gözdesi sanan at eşeği rakibi olarak gördüğü için kafasını karıştırmaya çalıştığını sanıyormuş. “Biliyorum aklı sıra benim yerime geçmek istiyor. Sahibimizi o taşıyacak ve ıvır zıvırı bana taşıttıracak. Ben sahibimin gözünde asil ve gösterişli bir atım. Bana öyle herkesin yapabileceği işleri vermez. Eşek kıskançlığından böyle yapıyor. Ben de o göz var mı hiç?” diye düşünüyormuş. Yol ilerledikçe eşek taşıdığı yükün altında adeta ezilmeye başlamış. Atın, halinden anlayacağını düşünüp ona doğru dönmüş ve “at kardeş lütfen yükümün birazını taşır mısın? Sen benden güçlüsün bana yardım eder misin?” At böbürlenerek konuşmuş; “olmaz sahibimiz böyle uygun gördü. Demek ki bir bildiği var.” Eşek, “sadece birkaç parça yükümü sırtlansan yeter. Hem biraz dinleneyim, geri alırım” demiş ama nafile.
At eşeğin haline hiç acımamış. Bir süre daha yürümüşler. Az sonra yamacın kenarından geçerlerken eşek yamaçtan kaymış ve aşağı düşüp parçalanmış. Sahibi de hem eşeğin yükünü hem de eşeğin postunu ata yükleyerek yola koyulmuş. At iş işten geçtikten sonra kendi kendine söylenerek “oh olsun bana, zamanında arkadaşım eşeğe güvenip sözünü dinleseydim şimdi bu kadar yükü tek başıma taşımak zorunda kalmazdım” demiş. Taşıdığı onca yük yetmezmiş gibi şehre varınca kasaba satılmaktan da kurtulamamış.
Kıssadan hisse; sadece kendini düşünen, sınıfını, safını, yerini bilmeyenler sanmasınlar ki bu yol onları kurtuluşa götürür. Ezelden beridir yük hayvanı olduklarını zannedenler ve buna alışanlar olmasa “sahipler” onca yükü sırtlarına yıkamazlar.
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...